Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabataş'ta başörtülü bir kadının taciz edildiği iddiasını ortaya atan; ancak iddianın doğruluğu hakkında eleştirilere maruz kalan gazetecilere sahip çıktı. Erdoğan, "Bir anne yanında çocuğu da olduğu halde bir grubun Kabataş’ta tacizine maruz kaldı. Ne oldu biliyor musunuz? Kimse o kadını taciz edenleri konuşmadı, onları kınamadı, onların peşine düşmedi. Tacize uğrayan kadına ise etmedik hakareti bırakmadılar. Terbiyesizce, ahlaksızca, vicdansızca o kadının üzerine gittiler, gitmeye devam ediyorlar. Hatta bu hanımefendi ile ilgili gidip incelemesini yapıp, olumlu yazılar yazan 4 tane bayan köşe yazarına da, olmadık hakaret de bırakmadılar. Şimdi de bir taraftan yalan yanlış hakaretler sosyal medyada üzerlerine gitmeye devam ediyorlar." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da gerçekleştirilen Türk Metal Sendikası Kadın İşçiler 20. Büyük Kurultayı’na katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, ilk olarak dün şehit olan pilotlar için Allah’tan rahmet, ailelerine de başsağlığı dileklerini iletti.

Erdoğan, kadınlarla ilgili konulara değindiği konuşmasında Kabataş olayına da değindi. Erdoğan, şöyle konuştu: "Bir Gezi olayları yaşadık. Bu Gezi olayları sırasında bir genç kadın ki genel başkanı olduğum partinin bir belediye başkanının gelinidir bu. Bir anne yanında çocuğu da olduğu halde bir grubun Kabataş’ta tacizine maruz kaldı. Ne oldu biliyor musunuz? Kimse o kadını taciz edenleri konuşmadı, onları kınamadı, onların peşine düşmedi. Tacize uğrayan kadına ise etmedik hakareti bırakmadılar. Terbiyesizce, ahlaksızca, vicdansızca, o kadının üzerine gittiler gitmeye devam ediyorlar. Hatta bu hanımefendi ile ilgili gidip incelemesini yapıp, olumlu yazılar yazan 4 tane bayan köşe yazarına da olmadık hakareti de bırakmadılar. Şimdi de bir taraftan yalan yanlış hakaretler, sosyal medyada üzerlerine gitmeye devam ediyorlar Hani tacizde esas olan kadının beyanıydı. Hukuk böyle diyor. 'Müftünün karısıyım' diyerek istismar yapana sesini çıkarmayanlar, tacize uğrayanın acısını deşmek için seferber oldular. Müftünün karısı falan değil ha…Tam bir istismar. Bir taraftan bakıyorsunuz çarşaflı kadınlara rozet takarken, öteki taraftan çarşaflı kadınları köle olarak gösteren sergiler açtılar bu ülkede. Milletin değerleri ile uyumlu görünmek adına bir yanda çarşaflı kadınlarla resim çektirirken, diğer yandan zincire vurup sergi salonunun ortasına oturttular. Benim annem de başörtülü edebiyatı yaparken aynı zamanda elleri öpülesi anaları evlatlarının mezuniyet törenlerine, düğünlerine almayıp, gözleri yaşlı şekilde kapılardan çevirdiler. Demek ki bunlar için önemli olan kadının bizatihi kendisi değil, sadece bazı kadınlar. Asıl ayrımcılık işte budur. Her ölümden her acıdan kendileri için elverişli bir malzeme çıkarmanın peşinde koşanlar var ya, işte asıl ayrımcı onlardır. Üniversite kapısında başörtülü nöbeti bekleyenler var ya, işte asıl ayrımcı onlardır. Bu milletin kendi bağrından çıkardığı kurumlar olan imam hatipleri meslek liselerini oralarda okuyan kız öğrencilerimizi sırf kendi kalıplarına uymuyor diye tahkir edenler var ya, işte asıl ayrımcı onlar. Tacize uğrayan kadının kendisine değil kıyafetine bakanlar var ya, asıl ayrımcı onlar. Güya kadın haklarını savunmak için ortaya çıkan bu gibiler aslında kadınlara en büyük hakareti ediyorlar. Ayrımcılığa maruz kalan şiddete uğrayarak hayatını kaybeden taciz edilen kadınların hakları asla bu şekilde savunulamaz."