Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'nde görevli bir doktor hakkında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'yi eleştirdiği gerekçesiyle fakülte dekanlığı tarafından soruşturma açıldı.

Türkiye Tabipler Birliği ve Çanakkale Tabipler Birliği tarafından 25 Nisan 2015'te, "Hekimler ve Barış" konulu uluslararası bir konferans düzenlendi. Yeni Zelanda Tabipler Birliği, Dünya Tabipler Birliği, Avustralya Tabipler Birliği ve Türkiye Tabipler Birliği başkanları da katıldı. Bir konuşma yapan ÇOMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi'nde görevli Dr. Çağdaş Balcı hakkında fakülte dekanlığı tarafından, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirdiği, siyasi ve ideolojik propaganda yaptığı gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.

Soruşturma dolayısıyla bugün Çanakkale Tabipler Birliği, Sağlık Emekçileri Sendikası'nın desteğiyle eylem düzenlendi. Dr. Balcı'nın görev yaptığı hastane önünde toplanan grup, slogan atarak tepki gösterdi. Daha sonra yürüyüşe geçerek, ÇOMÜ Tıp Fakültesi Dekanlığı önüne gittiler. Burada bir açıklama yapan Dr. İlhan Pirinçciler, "Çağdaş Balcı'ya karşı tamamen art niyetle başlatılan bu soruşturma, en ufak ifadeyle mobingdir. Mobingin kelime anlamı, herkes tarafından bilindiği gibi bezdiridir. Dr. Çağdaş Balcı'ya karşı bu soruşturma ile başlanan psikoloji şiddet baskı, taciz, kuşatma ve sıkıntı vermektir." şeklinde konuştu.

Daha sonra olay hakkında açıklama yapan KESK Çanakkale Basın Sözcüsü, ÇOMÜ Araştırma Hastanesi Nöroloji Bölümü'nde araştırma görevlisi olan Dr. Balcı, "Tabipler Birliği'nin düzenlediği bir toplantı vardı. Ben de Tabipler Odası üyesiyim. 25 Nisan'da düzenlendi bu toplantı. Uluslararası bir toplantıydı, 'Hekimler ve Barış' konulu. Ben de hem konferansın düzenleyicilerinden hem de katılımcılarındanım. Soru cevap bölümünde de katkı bölümünde görüş aldım. Barışı nasıl temin edilebileceğimiz konusunda fikirlerimi belirttim. Barışı her zaman ezilenlerin getirdiğini tarih boyunca, tarihin az bir kısmını kapsıyor olabileceğini fakat tesis edilenin her zaman ezilenler olduğunu belirtim. AKP devletinin bu konuda engelleyici bir tutum takındığını söyledim. 24 Nisan tercihinin bilinçli tercih edildiğini belirttim. Türkiye'de de önümüzdeki hedefin Türklerin, Kürtlerin, Ermenilerin, halkların kardeşliği içerisinde barışın tesis edilecek olduğunu söyledim fakat maalesef akademi ortamı müthiş politize olmuş ve AKP devletinin, Tayyip Erdoğan devletinin hakimiyeti altına girmiş durumda. Akademinin içinde bir saraylı ekip var. Biz akademinin gecekondularıyız diyebiliriz asistanlar olarak, emekçileri olarak, hastane çalışanları olarak. AKP devleti onlara bir koltuk verdi diye söz hakkı kendilerinde sanıyorlar fakat söz hakkı her zaman emekçilerdedir, ezilenlerdedir. Her zaman akademinin de gecekondulularındandır diyebiliriz. Siyasi, ideolojik propaganda yapıldığı söyleniyor." dedi.