Bakan Davutoğlu, İstanbul merkezli operasyona ilişkin olarak, 'Bir an bu resmin içinde bir aktör, bir şekilde bu resmin parçası olan bir kişi olma niteliğinden çıkıp soğukkanlı bir şekilde baktığımızda dahi çok sağlam analizler yapmamız gerektiğini düşünüyorum' dedi.

'DEVLET DEVLETLİĞİNİ BİLECEK'

İşte Ahmet Davutoğlu'nun  açıklamalarından satır başlıkları;

Devlet, devletliğini bilecek ve sivil toplum, sivil toplumluğunu bilecek. Şimdi atılacak doğru adımlar, doğru tohumlar, emin olun bütün bu kriz süreci içerisinde atılacak doğru adımlar, doğru tohumlar, önümüzdeki bir kaç yüzyılı şekillendirecek.

'TAŞLARI YERİNE OTURTMAK LAZIM'

Taşları yerine oturtmak lazım. Savcı savcılığını bilecek, yargı yargının o adalet temelli o büyük ve derin anlayışının sahibi olarak her zaman toplum vicdanını esas alacak, siyaset de -ki içinde bulunduğumuz için siyaset perspektifinden söylüyorum- objektif mekanizmalar içinde her zaman hukuki denetime açık olacak, yolsuzluklara karşı en çetin mücadeleyi yine içimizde muhasebe ederek nerede varsa üzerine giderek yapmak zorundayız. Bu bizim ahlaki ilkemiz. Yoksa ahlaktan soyutlanmış bir siyasetle milletin ve Allah'ın huzuruna varmaktan Allah'a sığınırım. Bu, hepimiz için böyledir.

'İŞİN ASLININ NE OLDUĞU ÖNEMLİDİR'

Eğer yanlışlık varsa ola ki insan doğası, biz melekler dünyasında yaşamıyoruz, yani İslamın Hristiyanlıktan bir farkı da şudur: Cenneti yeryüzüne getirmek gibi bir iddiamız yok. İnsanoğlunun ahseni takvim ile en güzel şekilde yaratıldığını biliyoruz ama esfele safilin olabilecek şekilde de bir nefse, bir enaniyete sahip olabildiğini biliyoruz ve bazen bunun örneklerini de görebiliyoruz etrafımızda. Her yerde ama bu sadece siyasette değil toplumsal hayatta da ilmi hayatta da ama esasa ki Bediüzzüman'ın burada çok önemli referansları var: Esasta işin asli olarak ne olduğu önemlidir. Eğer uygulamada hatalar varsa o esas yok edilemez.

'DEVLET GÜCÜNÜ DEVREYE SOKARIZ'

10 yıl içinde bu milletin nasıl büyük bir özgüven kazandığı, bu Hizmet Hareketi de dahil olmak üzere dünya sathında sivil toplumumuzun, bırakın Türkiye sathında, 28 Şubat'ta Türkiye içinde ezilen sivil toplumun bizim dönemde dünyanın her yerinde nasıl seyyal bir hareketlilik içinde, insani yardım kuruluşları şeklinde, insan hakları örgütleri şeklinde, eğitim kurumları şeklinde dünyanın her yerine nasıl yayıldıkları ve bu yayılmanın arkasında nasıl güçlü bir siyasi otorite olduğu, tek bir sivil toplum kuruluşu, bu hizmet hareketi mensubu olur, başka hareket, dünyanın neresinde bir meseleyle karşılaşsa bana doğrudan ulaşırlar ve onları kurtaracak bir devlet gücünü devreye sokarız.