Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün inşaatında çalışan işçilerle iftar yemeği yedi. Burada hükümet çalışmalarına ilişkin açıklama yapan Davutoğlu, “Usul olarak benim tercihim Kılıçdaroğlu’ndan başlayarak çalışmalara başlatmaktır. Daha sonra da Sayın Bahçeli ve Sayın Demirtaş. Tabi onların programları başka bir şeyi zorunlu kılarsa o ayrı.” dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan hükümet kurma görevini aldıktan sonra İstanbul’a gelerek Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde çalışan işçilerle iftar yemeği yedi. Görüşmenin uzaması nedeniyle ezandan bir süre sonra alana gelen Davutoğlu, kürsüye çıkarak açıklama yaptı. Hükümet kurma çalışmaları ve süreç hakkında bilgi veren Davutoğlu, şunları söyledi: “7 Haziran seçimleri sonrasında Türkiye’de hükümet kurmak anlamında hükümet ortaklığını gerektiren bir tablo gündeme geldi. 7 Haziran’dan bu yana her şeyden önce Türkiye’de hükümetsizlik gibi bir tablo olmaması için gece gündüz çalıştık, her şey doğal süreci içinde seyretti. Meşruiyet neyi gerektiriyorsa o yapıldı. Önce Meclis başkanımızı seçtik. Meclis Başkanlık Divanı’nın oluşumu tamamlanmış oldu. Bir iki saat sonra da Sayın Cumhurbaşkanımız, Anayasa’nın 116. Maddesinin gereği olarak bana yeni hükümeti kurma görevini verdi. Şu andan itibaren de bu görevi ifa etmek üzere çalışmalara başladık. İlk olarak parti genel başkanları ile istişareler yapacağız. Bu konuda randevu taleplerimiz kendilerine iletiliyor.”

Yarın Srebrenitsa katliamının anma törenlerine katılmak üzere Bosna Hersek’e gideceğini hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: “Yarın Srebrenitsa katliamının anma törenleri ve orada işlenen büyük suça ortak tepki göstermek anlamında 20. Yol döneminde Bosna-Hersek’te olacağız. Yarın akşam iftarı Saray Bosna’da yapacağız ertesi gün Srebrenitsa’daki törene katılacağız. Türkiye her zaman Bosna Hersek’in yanında olmuştur ve işlenen suçlarla ilgili de açık ve net tutum takınmıştır. Döndükten sonra da Ramazan bayramına kadar hükümet kurma çalışmalarının ilk turunu yapmayı planlıyorum. Pazartesi, Salı, Çarşamba gelen başkanlardan randevu taleplerimiz söz konusu olacak. Perşembe Arife olduğu için herkesin özel programları olabilir. Üç günde yapacağımız görüşmelerden sonra Ramazan Bayramı’nı müteakip oluşacak atmosfere göre gerekmesi halinde ikinci tur görüşmelerini gerçekleştireceğiz.”

Görüşmeye ilk olarak usule uyup CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan başlayacağını söyleyen Davutoğlu, “Usul olarak benim tercihim Kılıçdaroğlu’dan başlayarak çalışmalara başlatmaktır. Daha sonra da Sayın Bahçeli, Sayın Demirtaş. Tabi onların programları başka bir şeyi zorunlu kılarsa o ayrı. Benim tercihim usulüne uygun bir şekilde en büyük partiden, daha sonra MHP ve HDP ile devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımız Türk siyasetinde çok büyük bir tecrübeye sahip ve bu anlamda da her zaman görüşlerinden istifade ettiğimiz bir devlet adamıdır. Bu çerçevede görev verilirken de süreçle ilgili kanaatlerimi aktardım. O da bu kanaatler ile ilgili görüşlerini bizlerle paylaştı.” İfadelerini kullandı.

'ÖN KOŞULLARI, KIRMIZI ÇİZGİLERİ UZLAŞMA KÜLTÜRÜNE UYUMLU BULMUYORUM'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dört ön koşul ortaya koyduğu ve bunların gerçekleşmesi durumunda ortaklığa evet diyeceklerinin hatırlatılması üzerine Davutoğlu, şöyle konuştu: “Bütün genel başkanların görüşlerine saygı duyarım. 7 Haziran’dan bu yana hepsini takip ettim. Böyle bir yola çıkma görevi bize millet tarafından verildi. Milli irade tecelli etti. Hepimiz tek başımıza iktidar olmak isterdik. Hele hele AK Parti 13 yıl sonra bu iktidarı tek başına götürmek isterdi. Ama madem ki böyle bir tablo var bunun gereğini yapmak lazım. Bunun gereğini yaparken sürekli koşullardan bahsetmek, hele hele kamuoyu önünde bahsetmek işi zora doğru sürmek olur. Ben genel başkanlardan her konuyu gündeme getirmelerini, hükümet kurma çalışmaları ile ilgili her konuyu gündeme getirmelerini isterim ama kamuoyu önünde alanımızı daraltıcı açıklamalardan kaçınılması önem taşır. En azından ilk turda herhangi bir ön koşul ön yargı olmaksızın görüşmelere başlamalıyız. Daha sonra herkes kendi görüşlerini ifade eder. Dolayısı ile son günlerde sık sık gündeme gelen ‘kırmızı çizgiler, koşullar, olmazsa olmaz’ gibi ifadeleri ben uzlaşma kültürüne çok uyumlu bulmuyorum. Benim için esas alınacak husus yüz yüze geldiğimizde konuşulan konulardır. Orada da bütün genel başkanlarla hiçbir psikolojik bariyer olmaksızın görüşmeler yapacağımıza inanıyorum.”