Bakanlar Kurulu'nda alınan karar ile elektrik borcu gerekçesiyle DEDAŞ tarafından çiftçilerin desteklemelerine el konulmuştu. Bu kararın ardından borcu olmayan çiftler de büyük mağduriyet yaşıyor. Destekleme primlerini almak isteyen çiftçiler bankaya gittiğinde DEDAŞ’tan çiftçilerin ektiği ürün ve dönüm bazında sözleşme imzalaması şartı aranıyor. Böylelikle çiftçiler peşinen DEDAŞ’a borçlanmış oluyor.

Çiftçiler bankaya DEDAŞ ile imzaladıkları taahhütnameyi götürdükleri zaman desteklemelerini alabiliyor. Böylece DEDAŞ alacağını garanti altına alırken çiftçiler ise henüz almadığı elektriği ödemeyi taahhüt etmiş oluyor. Bir başka sıkıntıyı ise daha önce DEDAŞ borcu olmadığı halde desteklemelerini alamayan çiftçiler oluşturuyor. 2013 yılı abone bazında elektrik faturalarına mahsuben el konulan desteklemelerin arta kalan parası da yeni taahhütname imzalamayan çiftçilere ödenmedi.

2013 yılında DEDAŞ borcunu ödemesine rağmen Mardinli çiftçi Halit Aydoğan'ın 2013 yılı pamuk ve mısır desteklemesine el konuldu. 2014 yılı pamuk ve mısır desteklemesine olan 220 bin lira da halen blokeli olarak gözüküyor. Aydoğan, borcu olmamasına ve tüm faturalarını ödemesine rağmen destekleme primlerine el konulmasına isyan etti. Arta kalan destekleme primi için DEDAŞ'a müracaat eden ve blokenin kaldırılması için dilekçe veren Aydoğan, 2014 Ocak ayından beri mücadelesini sürdürdüğünü anlattı. "Henüz tüketmediğim elektriğin ücretini niye taahhüt edeyim?" diye konuşan Aydoğan, "Kaldı ki biz DEDAŞ’ın bize dayattığı sözleşmeyi imzalamak zorunda değiliz. Karşılıklı bir anlaşma yok. Bu sene de DEDAŞ ile sözleşme imzalamadığımız için banka desteklememizi vermiyor. Ne yapacağımızı bilmiyoruz.” şeklinde konuştu.

Çiftçilerden İsmail Kılıç da 2013-2014 yılına ait destekleme priminde 53 bin lira kesinti yapıldığını belirtti. Kılıç, “Babama ait Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kaydı olmamasına rağmen hem trafo üzerinden hem de ÇKS üzerine kesinti yapılmış. Buna itiraz ettik. Çünkü arazi annemin adına kayıtlı, buradan bir kesinti yapılmış. Trafo aboneliği ise babamın adına kayıtlı olduğu için ona da ayrı bir fatura çıkmış. Şimdi icralık. Yani aynı arazi, aynı ekin. Burada nasıl bir mantık işliyor? İki koldan çiftçinin pasına göz dikilmiş. DEDAŞ hükümetin gücüne sığınarak çiftçinin desteklemelerine el koyuyor. Hak ve hukuk arayamıyoruz. İtirazlarımız ve dilekçelerimiz cevapsız kalıyor. Var olan elektrik sıkıntısı da çözülmüyor.”ifadelerini kullandı.

Çiftçilerin Avukatı İbrahim Dündar ise özel bir şirketin alacaklarının hükümet eliyle yapılmasının hukuk sisteminde yerinin olmadığını aktardı. Dündar, "Özel ticari bir şirket olan elektrik dağıtım şirketinin çiftçilerden olan alacağını devletin tahsil etmesi hukuk mantığıyla bağdaşmamaktadır. Alacakların tahsil edilmesinin yolu icra iflas kanunumuzda açık bir şekilde belirtilmesine rağmen Bakanlar Kurulu’nun böyle bir karar alması kabul edilemez. 2014 yılında alınan Bakanlar Kurulu kararının iptali için Danıştay’a yaptığımız başvuru halen devam ediyor. Verilmiş menfi veya müspet bir karar yok. Danıştay’ın bu dava nedeniyle sergilediği tavır, idarenin hukuki olarak artık denetlenemeyeceğini gösteriyor." açıklamasında bulundu.