Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Barış dediğimizde, ateşkes dediğimizde, yeniden müzakerelere başlansın dediğimizde bunu vatan hainliği, bunu ülkeye ihanet olarak tanımlayanları bir hafta da olsa burada yaşamaya davet ediyorum. Hakkari’de, Şırnak’ta, Van’da 3-5 gününü hiç olmazsa halka birlikte geçirmeye davet ediyorum. Biz bu işi daha fazla savaşla çözeriz diyenleri hiç değilse bir gecesini bir polis kulübesinde polis memuruyla nöbet tutmaya davet ediyorum. Siyasetçileri askerlerle mevzide sabahlamaya davet ediyoruz” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır’da bir otelde iş adamları ve bazı sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldi. Program öncesinde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Toplantı alanına gelenlerin üstleri didik didik arandı. Toplantı öncesinde polis köpekleri salonda gezdirildi. Gazetecilerin ve milletvekillerinin çantaları arandı.

Toplantıda konuşan Selahattin Demirtaş, yaşanan sıkıntıların tek taraflı olmadığını, çatışmalar yüzünden çift taraflı mağduriyetlerin olduğunu anlattı. Seçim sürecini, ülkede yaşanan gelişmeleri değerlendiren Demirtaş, "Ortadoğu cadı kazanına dönüşmüşken, Türkiye'nin içinde diyalogla, müzakereyle çözülebilecek bir sorunu tam da çözümün arifesinde masayı devirip müzakereyi ortadan kaldırıp yeniden çatışmalı ortama sevk etmek akıllıca bir siyasi hamle, akıllıca siyasi bir iş değil. Belki hükümet şöyle düşünmüş olabilir bizler seçim atmosferinde HDP'yi zor durumda bırakmak için ateşkesi bir gerekçeyle bozarız, süreci zaten bitirdik ve bu çatışma ortamından HDP olumsuz etkilenip oyların bir kısmı AKP'ye, diğer partilere dağılacak baraj altında kalmamızla birlikte yeniden tek parti iktidar dönemine geçilecek diye düşünmüş olabilir. Devasa bir sorundan söz ediyoruz. Kangrenleşmiş bir sorunun 2015 yılında bir kez daha ben daha fazla askeri operasyonlarla çözerim diyen bir hükümete biz öncelikle iğneyi batırmak zorundayız. Çuvaldızı sonra başkalarına batırırız ama hükümet bu konuda kendini sütten çıkmış ak kaşık gibi gösteremez. Öncelikle hükümetin geçici hükümet de olsa barış konusunda tutunduğu tavrın, uzlaşmaz tavrın teşhir edilmesi ve eleştirilmesi lazım" diye konuştu.

İçeride ve dışarıda Kürtlerle yürüyen bütün diyalog kanallarının tıkandığını anlatan Demirtaş, “Bunu anlamakta zorlanıyoruz Türkiye Cumhuriyeti devletinin böylesine tarihi kritik bir dönemde bu kadar akıl dışı hareket ediyor olmasını gerçekten de anlayamıyoruz. Seçim bahanesi, seçim gerekçesiyle bile yapılamayacak basit taktik hamleler stratejik kırılmalara dönüştü, dönüşmek üzere. Şimdi bulunduğumuz noktada hali hazırda yaşadığımız sorun, sıkıntıların birçok nedeni kaynağı var. Ama özü itibariyle bir masa etrafında konuşamıyor olmak, müzakere edemiyor olmak. Sorunlarınızı siyasetle çözeceğinize olan inancın zayıflamış olması en temel sorunumuzdur. Mevzu anadilde eğitim, mevzu özerklik, siyasi, kültürel, ekonomik talepler mevzusundan çok önce güven problemidir. Zar zor sağladığımız, binbir güçle yarattığımız kısmi güven ortamında, Dolmabahçe mutabakatı ve sonrasında yaşanan gelişmelerle akabinde genel seçimdeki HDP'nin başarısıyla birlikte tuzla buz olmuştur. Şu an ortada bir güven kavramından söz etmek maalesef mümkün değil. Oysaki çözüm süreçlerinin, müzakerelerin olamazsa olmazı güvendir. Azami güven sağlanmadıkça, asgari demiyorum azami güven sağlanmadıkça tarafların masa etrafında buluşmaları ya da konuşmaları ya da konuştukça sonuç almaları imkansızdır” şeklinde konuştu.

Demirtaş, seçimlere bir hafta kaldığını ve anketlerin yüzde 10'luk seçim barajını geçeceklerini gösterdiğini kaydetti. Demirtaş, “Anketler şu veya bu şekilde barajı aşacağımızı gösteriyor. Ama burada çok çok açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum. Partimin baraj altında kalabilme ihtimali de o ihtimali de göz önüne alarak ve o riski de göze alarak. Seçime bir hafta var. Eğer müzakere sürecinde yeniden müzakereye başlamak yeniden karşılıklı ateşkesle görüşmeye başlama konusunda bir irade görürsek oy kaybeder miyiz, kaybetmez miyiz buna hiç bakmadan. Anında müzakereleri destekleriz, bakın seçime bir hafta var ve biz bu riski almaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. Seçime bir hafta kala bu riski alıyorsak seçimi atlatmış veya seçimden çıkmış bir parti olarak hayli, hayli bu noktada hazır olacağız. Çünkü yakın dönem deneyimlerimiz, tarihsel mirasımız birikimlerimiz bize şunu defalarca ispatladı ki çatışmayla silahlarla, operasyonla, askeri eylemle, bombayla ve benzeri silahlı faaliyetlerle karşılıklı olarak ne kadar öldürücü davranılırsa davranılsın. Kayıpların tamamı toplumun kayıp hanesine yazılırken maalesef ki çözüm adına ilerleme kat edilemiyor. Silah çözümün önünü açan, çözümü güçlendiren bir realite olarak devreye girmiyor” ifadelerini kullandı.

Demirtaş, şunları söyledi: “Özyönetim mevzusu pratikte yanlış uygulamalarıyla, pratikte özerklik ya da özyönetimle uzaktan yakından alakası olmayan yurttaşları ve esnafı o mahallede yaşayanları da zora sokan her uygulama bu projeye zarardır. Yurttaşların ve gençlerin herkesin kendini savunma hakkı sonuna kadar kutsaldır. Hiç kimse kimseye kurbanlık koyun dayatamaz. Bizim de çağrımız bu değildir. Kimseye teslim ol çağrısı yapmadık. Halkın direnen her evladının direnişi karşısında saygı duyarız. Ancak bununla birlikte doğru uygulamaları ve doğru siyaset bizi başarıya götürür. Çağımızın son derece demokratik modelini yanlış pratik ve uygulamalarla anlatan ve tarihe yanlış izler bırakacak olumsuz izler uygulamaları eleştirdiğimizi açıkça ifade etmek istiyorum.”