Birileri diyor ki “ülke elden gidiyor” diğerleri ise “yok öyle bir şey.” Kimsenin ne yaptığını bilmediği bir süreç. Bilmiyorlar, çünkü oyunu yazan ve yöneten kendileri değil. Amerika yazıp hazırlıyor, bizim uşak yöneticiler ise sadece oynuyorlar. Bu gerçeği görmek için Türkiye'nin son yıllardaki politikalarına bakmamız yeterli olacaktır sanırım. AKP iktidarı ile birlikte Türkiye hızlı bir değişime girdi. Daha önceleri köprü ülke vazifesi verilen Türkiye artık merkez ülke oluyordu. Bu ne demekti? Bu şu demektir, artık kimse öyle elini kolunu sallayarak Türkiye üzerinden çıkar sağlayamayacaktır. Yani merkezi etrafında döndüğü ülke olan Amerika'nın onayı olmadan bu bölgede hiçbir kimse izinsiz bir şey yapamayacak demektir. Türkiye yaptığı anlaşmalarla bölge ülkeleriyle ilişkilerini kuvvetlendiriyor ve bu ilişkilerin garantörlüğünü de Amerika üsleniyordu. En son Nabucco projesinde olduğu gibi. Nabucco projesiyle hedeflenen şey, ileriki yıllarda, Rusya'nın tekelinde bulunan doğalgaz ve geçiş güzergâhını kontrol etmek ve alternatif bir yol güzergâhı oluşturmak. Bunun içinde geçiş güzergâhında hiçbir problem olmamalı. Amerika böyle emretmişti ve bu emri alanlar hemen harekete geçtiler ve yıllardır aşılamayan sorunlar bir çırpıda hallediliyordu. Azerbaycan, Ermenistan, Yunanistan, Suriye, İran, Irak, Romanya ve Macaristan ile sorunlarımız gideriliyor diğer bölgeler ile de anlaşmalarla ilişkilerimiz kuvvetlendiriliyordu. Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi gereğince oluşturulan senaryo harfiyen uygulanıyor. Demokrasi denilen ve vakası olmayan bir şey için Müslümanların canları ve servetleri kâfirlere peşkeş çekiliyordu. Doğalgaz bizim topraklarımızdan geçer, bizler doğalgaz sıkıntısı yaşarız, petrol bizim üzerimizden dağıtılır, bizler petrolü 3,5 tl'ye alırız. Suyu biz veririz, elektriği parayla satın alırız. Yıllardır devlet olarak adı konulmamış bir savaş verdiğimiz, kimin kimi neden öldürdüğü dahi bilinmeyen bir ortamda, hemen barış yapılır ve ülke nin doğu tarafı güvenli bölge oluverir. Dikkat ederseniz son yıllarda Türkiye'nin yaptığı tüm politikalarda ülke adına kazanılan hiçbir şey yok. Ne oldu borcumuz mu azaldı? Dünya sahnesinde saygınlığımız mı arttı? Hayır. Borçlarımız hızla artmakta ve yaklaşık 700 milyar dolara dayanmakta. Bu ise torunlarınızın bile borçlu olarak doğması ve yaşaması demektir. Saygınlığımız artmadı aksine bizler Türkiye olarak bir gemimizi bile kurtaramadık, fidye ödeyerek aldık Horizon adlı gemimizi. Bu utanılacak bir durumdur. Koskoca! Türkiye üç beş çapulcuya fidye ödemek zorunda kalmıştır. Nerede kaldı bu ülkenin saygınlığı. Demokrasi denilen illeti Müslüman halklara yerleştirmek için çabalayan AKP ve yandaşları bunu başaramayacaklardır. Çünkü Demokrasi gayri İslami bir sistemdir ve akidesi İslam olan Müslümanlar ile savaş halindedir. Hiçbir Müslüman demokrasi gömleğini bilerek giymez. Ama ona bunun ne kadar güzel olduğu yalanını Alim! Kılıklı hocacıklar sayesinde verirseniz bir süreliğine başarılı olabilirsiniz, çünkü bu halk alimi sever sayar. Onun sözünü dinler. Ama unutmayın ki “yalancının mumu yatsıya kadar yanar” derler. Mum söndüğü zaman ne yapacaksınız? Nereye gideceksiniz? Eğer sizin demokrasi dediğiniz şu an Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de yaşananlarsa, alın başınıza çalın demokrasinizi. Bize İslam'ı verin yeter. Demokratik açılımın bir parçası, PKK'nın Amerikanın bölgedeki yatırımlarını tehdit etmemesi için şimdilik etkisizleştirilmesidir. İkinci aşaması demokrasinin içselleştirilmesidir. Bu sayede kandırılmış Müslüman halk artık birçok haklara kavuştum zannıyla İslami hayat tarzını istemeyecektir. Bu sayede küfür ömrünü uzatacak ve Allahın indirdiği nizam olan İslam'ın gelişi geciktirilecektir. Ama unutmayın sizin bir planınız var ise Allahında vardır. Ve Allah emrine galiptir.