Kütahya Eğitim Sen Şubesi Başkanı Can Develi, sınavlar olduğu sürece dershanelerin devam etmesinin zorunluluk olduğunu, dile getirerek, "Dershanelerin varoluş nedenleri ortadan kalkmadığı gibi daha da bağımlı hale gelmeleri için her şey yapılıyor. Yapanların en başında da MEB ve YÖK geliyor." açıklamasında bulundu.

Eğitimi, sınavlara endeksli olmaktan kurtarmadığımız sürece, dershanelerin kapanmasının mümkün olmadığını söyleyen Kütahya Eğitim Sen Başkanı Can Develi yaptığı açıklamada, "Sınavlar kalkmadan dershaneler kalkmaz. Dershanelerin tamamen kapatılması bu sistem içinde sıkıntılar doğuracaktır. Çünkü ortaya koydukları sinerjiyle eğitim sektörüne hareket kazandırıyorlar. Sistemin dışına itilerek değil içine alınarak çok daha akılcı bir şekilde onlardan yararlanılabilir. Öğrenci matematiği ille de gidip orada öğrenecekse öğrensin. Tıpkı okuldaki gibi kredilendirip karne notuna sayılabilir. Dershanelerin eğitime katkısının artıları, eksilerinden çok daha fazla. Örneğin istihdam olanağı yaratıyorlar, başarı düzeyini yükseltiyorlar, eğitimden kazandıklarını eğitime yatırıp yeni öğretim kurumlarının açılmasına olanak sağlıyorlar. YÖK başkanlarının neredeyse tamamı dershanelere karşıydı. Onlara göre, dershaneler kapatılırsa, üniversiteye giriş çok daha sağlıklı noktaya gelecek ve bu tartışmalar son bulacaktı. Ama hep tam tersi oldu." dedi.

Dershaneleri kapatmak isteyenlerle, o sistemi besleyenlerin aynı kişiler olmasının bir ironi olduğunu söyleyen Kütahya Eğitim Sen Başkanı Develi, "O kadar çok sınav var ki biz sadece Anadolu liseleri ve üniversiteye girişi tartışıyoruz. Peki KPSS, ALES, TUS, YDS ve diğerleri ne olacak? KPSS’de müzik öğretmenine matematik sorusu sorar, LYS’de de meslek lisesi mezunlarına görmedikleri derslerden soru yöneltirseniz, bu açıklarını gidip nerede kapatacaklar? Dershaneleri kapatmak isteyenlerle, o sistemi besleyenlerin aynı kişiler olması oldukça ironik değil mi?" diye konuştu.

'TÜRKİYE'DE EĞİTİM DERİN ÇELİŞKİLER VE ÇÜRÜME İÇİNDE'

aşkan Develi, Ülkemizde atanamayan öğretmen sorunu gittikçe büyürken, dershanelerde çalışan öğretmenlerimizin atanamayan öğretmenler ordusuna katılmasıyla durumun daha vahim bir hal alacağını ifade ederek, "Türkiye’de eğitim sistemi her geçen gün artan sorunlar ve derinleşen çelişkiler ile tam bir çürüme içinde bulunurken, AKP iktidarı döneminde ortaya çıkan ataması yapılmayan öğretmenler sorunu eğitimin öncelikli sorunlarından birisi haline gelmiştir. Hükümetin bugüne kadar eğitim sisteminin ihtiyacı kadar öğretmen atamaması, Türkiye’nin kısa bir zaman içinde hali hazırda mevcut işsizler ordusunun yanı sıra, ikinci bir işsiz öğretmenler ordusu ile karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Bu durum atama bekleyen işsiz öğretmen sayısını her geçen yıl arttırarak, işsiz öğretmenleri büyük bir strese sokmakta, intiharlara kadar varan olumsuz sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Bugüne kadar ataması yapılmadığı için 40’un üzerinde işsiz öğretmen intihar etmiştir. AKP Hükümeti döneminde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan öğretmen atamaları, ihtiyacın ve beklenen rakamların çok altında kalmış, işsiz öğretmenler sürekli bir beklenti içerisine sürüklenerek sorun giderek büyümüştür. 2003-2015 yılları arasında KPSS’ye giren ve ataması yapılan öğretmenlerin sayısı ve atanma oranına bakıldığında sorunun ne kadar ciddi olduğu görülmektedir. Mevcut işsiz öğretmen sayısına, yeni kurulan üniversitelerin eğitim fakültelerinden mezun olacak yeni öğretmenlerin de ekleneceği de dikkate alındığında 'öğretmen yetiştirme politikaları' ve 'öğretmen açıklarının kapatılması' konusunda hiçbir somut planlamanın olmadığı görülmektedir." şeklinde konuştu.