Diyarbakır’da Hür Dava Partisi'nin (HÜDA-PAR) desteklediği bağımsız milletvekili adayı Zekeriya Yapıcıoğlu, seçim beyannamesini açıkladı. Yapıcıoğlu, kampanyasının sloganı olan ‘söyleyecek sözümüz var’ mesajını detaylı olarak kamuoyuyla paylaştı. Milletvekili seçileceğinden şüphesi olmadığını anlatan Yapıcıoğlu, meclisin İslami bir muhalefete ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Yenişehir ilçesinde basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya gelen Diyarbakır bağımsız milletvekili adayı Zekeriya Yapıcıoğlu, seçim beyannamesini 4 başlık halinde açıkladı. Yapıcıoğlu, “ Biz 'Türkiye için, İslami muhalefet adına, Kürt meselesi ve Kürdistan için, sahipsiz şehirlerimiz için söyleyecek sözümüz var' diyoruz. Türkiye için söyleyecek sözümüz var derken yeni ve sivil bir anayasa, adalet, ama herkese, mazlumdan yana dış politika, hayat pahalılığı, işçinin-emekçinin alın terinin korunması ve kadın gençlik ve aile diyoruz.” dedi.

İslami muhalefet adına söyleyecek sözümüz var derken ise 'halkın inanç ve değerlerine aykırı kanun çıkarılmaması, toplumsal ve ahlaki yozlaşmanın önlenmesi, faize dayalı ekonomik sistemin terk edilmesi, medreselere statü–karma eğitim dayatmasından vazgeçilmesi ve başörtüsünün anayasal güvenceye alınmasının' altını çizdiklerini kaydetti. Yapıcıoğlu, “Kürdistan için de Anayasal tanıma, anadilde eğitim ve Kürtçe'nin ikinci resmi dil olması, yerinden yönetim, sembolik sınırlar ve devletin özür dilemesi, siyasi genel af, sahipsiz şehirlerimiz için söyleyecek sözümüz var. Bunlar ise can ve mal güvenliğinin olmayışı, işsizlik, hizmet eksikliği, çevre kirliliği ve çarpık kentleşme, ulaşım ve trafiktir.” diye konuştu. Yapıcıoğlu daha sonra başlıklar halinde vaatlerini sıraladı.

KÜRDİSTAN SINIRLARI SEMBOLİK HALE GETİRİLMELİ

Kürtçe'nin Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmesi gerektiğini anlatan Yapıcıoğlu, 'Kürdistan' sınırlarının da sembolik bir hale getirilmesi gerektiğini savundu. Yapıcıoğlu şöyle devam etti: “Vesayetten ve ideolojiden arınmış, yeni, sivil ve yerli bir anayasa halkın büyük çoğunluğunun talebidir. Başlangıç bölümü kısa ve öz olan, etnik vurgu yapılmaksızın insani hak ve özgürlüklere kuvvetli bir vurgu yapan, değiştirilemez nitelikte hiçbir maddesi olmayan, ideoloji dayatmayan, milletvekilleri dâhil hiç kimseyi bir ideolojiye bağlılık üzerine yemin etme mecburiyetinde bırakmayan yeni ve sivil bir anayasa yapılmalıdır. Zulmün bir aracı haline dönüştürülmüş Birleşmiş Milletler ve NATO eliyle dayatılan savaş, saldırılar ve çeşitli tehditlerin, milli çıkara uygunluk kılıfıyla taraftarı olunmasını zillet olarak görüyoruz. Çıkarımıza uyandan değil, haklı olandan yana tavır koyan şahsiyetli bir dış politika ana ilkemiz olmalıdır. Faize dayalı ekonomik sistem tamamen kaldırılmalıdır. Gerek kamu gerek bankacılık ve gerekse de bireyler arası borçlarda faiz temelli anlayış olmamalıdır. Faizsiz bankacılık uygulamasına geçilmelidir. İslami eğitim veren özel eğitim ve öğretim kurumlarının açılması serbest olmalıdır. Medreselerimiz restore edilip onarılmalı, medrese eğitiminde geçen süre zorunlu eğitim süresinden sayılmalıdır. Tevhidi tedrisat kanunu kaldırılarak medreselerden mezun olan öğrencilere belli sınavlardan geçtikten sonra denklik diploması verilmelidir.”

DEVLET KÜRTLERDEN RESMEN ÖZÜR DİLEMELİ

Devletin, Kürtlere yaptığı zulümlerden dolayı resmen özür dilemesi gerektiğini vurgulayan Yapıcıoğlu, şunları söyledi: “Köy yakma ve zorunlu göç olaylarının hesabının sorulması lazım. Ergenekon, JİTEM ve benzeri yapılanmaların bölgede yaptığı hukuksuzluklar derinlemesine soruşturulmalıdır. Başta Şeyh Said olmak üzere Kürtlerin büyük bir saygı ile andıkları Kürt önderlerine ve âlimlerine zulmedildiği resmen kabul edilmeli, yakınlarından ve bütün halktan özür dilenmelidir. Said-i Nursi, Şeyh Said ve Seyit Rıza gibi şahsiyetlerin mezar yerleri açıklanmalı, İstiklal Mahkemeleri ile ilgili arşivler derhal açılmalıdır. Sayısı binleri bulan kayıpların akıbeti açıklanmalı, faili meçhul cinayetlere ilişkin soruşturmalar ciddiyetle yürütülmeli ve sorumlular bulunup cezalandırılmalıdır.”