Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Cizre ile ilgili hazırladıkları raporu açıkladı. Raporda, "Sivil toplumun, siyasi partilerin, kanaat önderlerin araya girerek, güvenlik yetkililerinin de daha esnek sorunu çözmek için güvenlik yöntemlerinin yerine daha başka yöntemleri devreye konmaz ise çok kısa bir süre sonra Cizre veya Cizre dışındaki bazı merkezlerde 4 - 15 Eylül tarihleri arasında ilçede yaşanan durumdan çok daha ağır durumların yaşanabileceğinin kaygısını yaşıyoruz. Bu nedenle bütün yetkilileri bu sorunu çözmek için harekete geçmeye davet ediyoruz.” denildi.

Diyarbakır Barosu, 8 gün sokağa çıkma yasağı ilan edilen Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaşanan olaylarla ile ilgili hazırladığı 52 sayfalık raporu, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği basın toplantısında kamuoyu ile paylaştı. Elçi, Cizre’de yaşanan çatışmalarda hayatını kaybeden bazı kişilerin ailelerinin katılımıyla hazırladıkları raporu açıkladı. Cizre’de 15’i ateşli silah olmak üzere toplam 20 sivilin hayatını kaybettiği, 9 kişinin de yaralandığı belirtilen raporda, ölümlerin gerçekleştiği yerlerde bir adli inceleme ve delil toplama işlemi yapılmadığı, mağdur ve tanıklar dinlenmediği ifade edildi.

Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, sorunların silah dışı yöntemlerle konuşarak çözülebileceğini söyledi. Tahir Elçi, 3 kez Cizre’ye gittiklerini söyledi. 8 günlük sokağa çıkma yasağı süresince Cizre’de yaşanan çatışmalarda 25 güvenlik görevlisinin yaralandığını anlatan Elçi, 04 Eylül-12 Eylül 2015 tarihleri arasında 10’u çok hafif, 2’si ağır olmak üzere toplam 25 güvenlik görevlisinin yaralandığı olaylarda hayatını kaybeden güvenlik görevlisi bulunmadığını söyledi. Birçok yaşam malzemelerinden ilçe halkının yoksun bırakıldığını anlatan Elçi, Cizre’nin ana yollarında birçok barikatlar oluşturulduğu, kum torbalarıyla mevziler yapıldığını kaydetti. Cizre’ye fili ve fiziki olarak giriş ve çıkışlar mümkün olmadığını dile getiren Elçi, “ Cizre’nin etrafındaki tepelere çok ağır ve zırhlı tanklar ve panzerler namlularının Cizre’nin yerleşim birimine dönük olarak bekletildi. Cizre’nin dar sokaklarında ağır tanklar ve zırhı araçlarla operasyon yapıldığını tespit ettik. İlçede özellikle Nur ve Cudi mahallerinde taş üstüne taş kalmamış. Yıkılmış evler, yakılmış işyerleri, yani tam bir harabe dönmüş.” diye konuştu.

15 sivil insanın Cizre’de 5-12 Eylül tarihleri arasında ateşli silah ve şarampel parçaları nedeniyle yaşamını yitirdiğini anlatan Elçi, 5 sivilin de hastanelere kaldırılmağı için hayatını kaybettiğini kaydetti. Elçi sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok sayıda masum sivil insan yaralanmış. Resmi makamların bize verdiği bilgilere göre 25 polis memuru yaralanmış. Hayatını kaybeden 15 sivil kişinin tamamı Cizre nüfusuna kayıtlıdır. Cizre dışında yani başka bir yerleşim biriminden gelmiş, orada yaralanmış veya yaşamını yitirmiş herhangi bir kişi bilgisine ulaşmamıştır. Şırnak Valisi olaylarla ilgili basın açıklaması yapmış. Kendi tabiriyle 42 teröristin ölü olarak ele geçirildiğini söylemişti. Değerli arkadaşlar, biz bu bilgi doğrulayacak hiçbir bilgi ve belgeye ulaşmadık. Sayın valinin ifade ettiği bu 42 ceset nerede gömülmüştür? Hangi savcılık tarafından otopsi işlemleri yapılmıştır? Dosyaları nerededir? Vali, ayrıntılarla ilgi bir bilgi sunamamıştır. Cizre’de 8 gün süren sokağa çıkma yasağının hukuksal bir dayanağı yoktur. Raporumuzda ayrıntılı bir biçimde hukuksal analiz yapılmış. Cizre’de yaşayan sivil halkın Anayasa'da başta yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı bir dizi hakkı ne yazık ki ihlal edilmiştir. Hem sivillerin yaşadığı mahallerde, siper kazmak, barikat oluşturmak, hendek kazmak hem de bu alanlarda ağır ve zırhı araçlarla 8 gün boyunca sivil alanlara yönelik saldırıların olması Cenevre hukukuna aykırıdır. İlçede yaşananlardan dolayı trajedik hadiseler yaşandı.”

15 kişinin hayatını kaybettiği ilçede Cumhuriyet savcılarının Cizre’de incelemeler yapmadığını anlatan Elçi, “Bildiğiniz gibi bölgenin birçok yerinde Cizre’de yaşanan durumlara benzer durumlar yaşanmaktadır. Güvenlik görevleri ve yetkili makamlar bazı hendek, barikat ve silahlı bazı kişilerin olduğunu, bu nedenle devlet olarak yasalarca işlem yapmak veya operasyon yapmak durumunda olduklarını ifade ediyorlar. Şüphesiz yasal düzenlemeler vardır. Güvenlik görevlileri bu yasalar çerçevesinde görevlerini hukuka uygun bir şekline yapmak durumundadır. Cizre’de biz şunu tespit ettik: Bunun, hendek veya barikat mıdır değil midir bu ayrı bir tartışma konusudur. Türkiye’nin batısı ve kamuoyu bunu anlamakta zorluk çekebilir. Ama şu gerçeği de görmemiz gerekiyor. Cizre toplumunda hendek ve barikat kaldırılsa ve Özel Haraküt timleri mahallere girer ve suç işlediği iddia ettikleri insanları toplarsa çok ağır sonuçların alınabileceği düşünmektedirler.” şeklinde konuştu.