Diyarbakır ve Suruç’ta canlı bomba olarak kendilerini patlatan Orhan Gönder ile Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün yollarının Adıyaman’da İslam Çay Evi’nde kesiştiği belirtiliyor. Söz konusu işyerine IŞİD üyelerinin geldiği öğrenildi.

ÇAY EVİ İÇİN IŞİD İHBARI YAPILMIŞ

İddiaya göre, Şeyh Abdurrahman Alagöz ve ağabeyi Bahçelievler mahallesindeki 'İslam Çay Ocağı' adındaki işyerinde çalışmaya başladı. 2 katlı işyerinin üst katı bir süre sonra mescit olarak kullanılmaya başlandı. İşyerine IŞİD üyelerinin geldiği ihbarlar üzerine çay ocağı Adıyaman Emniyet Müdürlüğü tarafından basıldı. Ancak IŞİD adına hiçbir delil bulunamadı. Ancak, çay ocağı ruhsatsız olduğu için kapatıldı.

BOMBACILARIN IŞİD BAĞLANTISI

Suruç bombacısı 20 yaşındaki Alagöz, Adıyaman Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü öğrencisiydi. Ağabeyi Y.E.A ise Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 1. sınıf öğrencisi idi. İddiaya göre, 1’i kız 4 kardeş olan Ş.A.A. ağabeyinden 20 gün sonra Suriye’ye giderek IŞİD saflarına katıldı. Ş.A.A’nın annesi eşinden boşandıktan sonra çocuklarıyla Bahçeçik mahallesindeki TOKİ konutlarında yaşamaya başladı. Y.E.A. 2 ay önce gelerek annesinin yanında 10 gün kaldı. Annesine ‘Gaziantep’te boyacılık yaptığını’ anlattı. Daha sonra yine evi terk etti.

KAPANAN ÇAY BAHÇESİNİN CAMLARINDA ARAPÇA YAZILAR DİKKAT ÇEKİYOR

Öte yandan, kapanan İslam Çay Evi’nin bulunduğu Bahçelievler mahallesi 904. sokağı görüntülendi. Ruhsatı olmadığı için geçen yıl kapatılan çay evinin olduğu yerde başka bir işyeri açılmış. Ancak işyerinin camlarında halen Arapça yazılar dikkat çekiyor.

HDP MİTİNGİNDE BOMBA PATLATAN GÖNDER DE AYNI ÇAY OCAĞINDA ÇALIŞMIŞ

İslam Çay Evi’nin Ş.A.A ile HDP mitingini bombalayan Orhan Gönder’in ortak noktaları olduğu ortaya çıktı. Diyarbakır’daki bombalamanın faili olan Orhan Gönder’in annesi Hatice Gönder, şu ifadeleri kullanmıştı: "Burada oğlum ve arkadaşlarının beraber takıldığı 'İslam' adında bir kafe vardı. Aileler olarak o kafeye gittik. Kafe iki katlıydı. IŞİD bayrakları duvarlara asılmıştı. Oradakilere oğlumu tanıyıp tanımadıklarını sordum. Yemin ederek tanımadıklarını söylediler. Aileler olarak üç dört kez oraya baskın yaptık. Durumu devlete de bildirerek oranın kapatılmasını istedim.’’