Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Bican Şahin, Türkiye’de bir otoriterleşme sarmalının yaşandığına dikkat çekti. TBMM’de kabul edilen ‘İç Güvenlik Paketi’ için problemli değerlendirmesini yapan Şahin, "Polis yarın daha fazla güç uyguladığında, göstericiler üzerine daha şiddetle gidildiğinde bu karşı tarafta daha büyük bir tepki yaratacaktır. Bu, otoriterleşme sarmalını derinleştirecektir." dedi.

Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Bican Şahin, kamuoyunda ‘İç Güvenlik Paketi’ olarak bilinen ve TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen kanun tasarısını ‘problemli’ olarak nitelendirdi. Şahin, “Polis yarın daha fazla güç uyguladığında, göstericiler üzerinde daha şiddetle gidildiğinde ya da daha fazla gözaltına alındığında bu karşı tarafta daha büyük bir tepki yaratacaktır. Bu, otoriterleşme sarmalını derinleştirecektir.” dedi. Cihan Haber Ajansı’na () yaptığı değerlendirmede Şahin, Meclis’te tartışmalar eşliğinde geçen ‘İç Güvenlik Paketi’ ile birey haklarının budandığını ifade etti. Kabul edilen maddeler ile büyük oranda hukuk denetimi olmaksızın bireyin karşısında devletin güçlendirildiğini söyleyen Şahin “Bir liberal olarak, bireyin özgürlüklerini merkeze yerleştiren bakış açısına sahip bir kişi olarak beni endişeye sevk ediyor. İç Güvenlik Paketi’ni bu yönüyle eleştiriyorum. Özgürlük ve güvenlik dengesi oldukça önemli. Özgürlükler sınırsız değil. Bunun için gerekli düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Ama bu bireyin özgürlüklerini tedirgin bir pozisyonda bırakacak şekilde olmamalı.” dedi. Aynı zamanda Özgürlük Araştırmaları Derneği’nin başkanlığını da yürüten Şahin, iktidar tarafından son 63 maddenin komisyona çekilerek paketten çıkartıldığını ifade ederek, "Özellikle birey özgürlüklerini kısıtladığını düşündüğümüz maddeler durmakta. Bu yönüyle de İç Güvenlik Paketi halen problemli şeklini koruyor." diye konuştu.

"HÜKÜMET, 2011 SEÇİMLERİNDEN SONRA ÖTEKİLEŞTİRİCİ BİR SÖYLEM İÇİNDE"

Geri çekilen maddelerin daha tali maddeler olduğunun altını çizen Doç. Bican Şahin, “Hükümetin İç Güvenlik Paketi ile ulaşmak istediği amaca daha çok halihazırda geçirmiş olduğu maddelerle ulaşacağı düşünülüyor. Bunların yasalaşması halinde bu paketi hazırlamakla murat ettiği şeyi gerçekleştirmiş olacak.” şeklinde konuştu. Türkiye’de bir otoriterleşme sarmalının yaşandığını kaydeden Şahin, “Bir etki tepki zinciri içerisinde gittikçe daha büyüyen reaksiyonlar söz konusu. 2013 yazından önce (Gezi Parkı olayları) hükümetin son birkaç yıldır gittikçe kesinleşen, ötekileştiren bir tavrı mevcuttu. Özellikle 2011 Genel Seçimleri’nden bu yana birleştirici, uzlaştırıcı söylem ve politikalardan daha çok ayrıştırıcı, ötekileştirici, dışlayıcı, tedirgin edici, hoşgörüsüzlüğün düzeyinin yüksek olduğu söylemler ve eylemler içerisindeydi hükümet maalesef. Bunların bir birikim neticesinde Gezi sürecine yol açtığını düşünüyorum. Orada bir çevre hareketi ile başlayan mesele diğer gerginliklerin de bir patlamasına sahne oldu. Alkol sınırlamalarındaki kullanılan söylemden tutun da kürtaj tartışmasındaki ayrımcı ifadelere, İstanbul’a yapılacak üçüncü boğaz köprüsüne verilecek ve Alevi yurttaşlarımızı rahatsız eden isim seçimine, kızlı erkekli evler meselesinde, dindar nesiller yetiştirme meselesine kadar bunların bir birikimi olarak bir patlamaya yol açtı.” şeklinde konuştu. Şahin, bu tepkinin hükümet tarafından beklenmediğini fakat bu tepkiye hükümetin bazı üyeleri sağduyulu reaksiyon verirken dönemin başbakanı Erdoğan’ın tepkiye daha sert tepki verme yolunu seçtiğini söyledi.

“SARMALDAN, ANCAK ÖZGÜRLÜKLERE ÖNCELİK VERMEKLE ÇIKILIR”

Gezi süreci ve 5-8 Ekim olaylarına bir tepki olarak hükümetin daha fazla güvenlik tedbiri ile otoriteye daha fazla güç veren düzenlemeler getirmeye çalıştığını ifade eden Doç. Şahin, “Polis yarın daha fazla güç uyguladığında, göstericiler üzerinde daha şiddetle gidildiğinde ya da daha fazla gözaltına alındığında bu karşı tarafta daha büyük bir tepki yaratacaktır. Bu, otoriterleşme sarmalını derinleştirecektir.” dedi. Otoriterleşme sarmalından nasıl çıkılması gerektiğini ise Doç. Şahin şu sözlerle anlattı: “Bu sarmaldan çıkışın yolu devlete daha fazla güç vermek, güvenlik güçleri ve mülki amirleri daha fazla güçlendirmek değil; daha fazla özgürlük ve haklara öncelik vermek.”

“GEZİ OLAYLARINDA HÜKÜMET YANGINA ADETA BENZİN DÖKTÜ ”

Gezi ve 17-25 Aralık süreçlerinin hükümete yönelik yapılmış bir darbe girişimi iddialarına katılmadığını ifade eden Bican Şahin, “Hükümetin yaklaşımını ben abartılı buluyorum. Gerek Gezi süreci gerek daha sonraki olaylarda bir darbe girişimi olduğu yorumunu ben yanlış bir yorum buluyorum. Hükümeti de çıkmaza sürükleyecek bir yorum biçimi bu. Mesela Gezi sürecini ele alalım. Bu nasıl bir darbedir ki hükümet adeta bu darbeye yardım ediyor. Nasıl yardım ediyor? Ateşe körükle giderek, yangına adeta benzin dökerek. Sayın Cumhurbaşkanı (Erdoğan) yurtdışı gezisinden dönerken havaalanına iner inmez çok tepkisel, çok sert, karşı tarafı da daha fazla reaksiyona itecek bir açıklama yaptı. Oysaki birkaç gün öncesinde Sayın Arınç’ın ifadeleri daha teskin edici ifadelerdi. Eğer bu bir darbe girişimiyse bunun önünün alınması için insanları sakinleştirici açıklamalar yapılırdı. Adeta hükümet buna yardım etti.” değerlendirmesinde bulundu.