Sakarya Üniversitesi’nde (SAÜ) 25 yıl boyunca sürdürdüğü akademik çalışmalardan sonra, önümüzdeki genel seçimlerde Sakarya’dan bağımsız milletvekili adayı olan Dr. Yavuz Soydan, dünya için ahlaki değerleri esas alan yenilikçi (inovatif) bir devlet sistemi önerisi geliştirdiğini söyledi. ‘Etikrasi’ olarak isimlendirdiği sistem önerisinin içeriğini, ‘Etikrasi ve İnovasyonun Türkçesi’ ismiyle kitaplaştıran Soydan, yeni sistemde ülkeyi yönetenlerin otoriterleşmemesi için bakan, başbakan, cumhurbaşkanı ve başkanlık gibi mevkilerde aynı kişinin en fazla görevde kalma süresinin toplamda 8 yıl olarak sınırlandırılması görüşünü savunuyor.

Yavuz Soydan, yaptığı açıklamada, cumhuriyet, demokrasi, monarşi gibi mevcut devlet yönetim sistemlerinin; eskidiğini, aşındığını, çok esnetildiğini, herkesin işine geldiği gibi yorumlayıp uygulandığını ve güvenilirliğini kaybettiğini belirtti. Cumhuriyet ve demokrasinin, referans aldıkları esasların yüzyıllar geçmesine rağmen netleştirilemediğini, bunun sonucunda onlarca farklı cumhuriyet ve demokrasi tanımının ortaya çıktığına dikkat çekti.

Etikrasinin evrensel ahlaki değerleri esas aldığının altını çizen Soydan, bu değerlerin tanımlanmasında ve kullanılmasında ise en temel prensibin 'ölçülü olmak' olduğunu dile getirdi. Soydan, kavram olarak, 'Etikrasi'yi ‘Etik değerlerin iktidarı veya ahlaki erdemler üzerine inşa edilen devlet yönetim sistemi’ anlamında kullandığını ifade ederek, şöyle dedi: "Etikrasi, devletin oluşum ve işleyişinde, kurallarında ve kararlarında, evrensel ahlaki-etik ilke ve değerleri esas alan, uygulamalarında bu ilke ve değerlere işlerlik kazandıran, kısaca ‘ahlaki erdemlerin egemenliğine dayanan devlet sistemi ve anlayışıdır.’ Etikraside hedef, birey ve toplumun haklı beklentilerinin ve uyumunun sağlanması, bu hedefe uygun olarak görevlerin, sorumlulukların, yetkilerin ve politikaların belirlenmesidir. Etikrasi, birey, toplum ve devlet için bir yaşam biçimi, hayat felsefesi ve siyaset tekniğidir."

'SİSTEMİN EN TEMEL PRENSİBİ ÖLÇÜLÜ OLMA'

Etikrasinin asıl unsuru ve omurgasının ‘ölçülü olma, itidal’ erdemleri olduğunu dile getiren Soydan, ölçülü olmanın; birey, toplum ve devletin, içe ve dışa dönük bakış, davranış ve uygulamalarının esasını oluşturduğunu belirtti. Soydan, sistemin devlete, insana ve hukuka bakışını ise şöyle özetledi: "Etikrasi, azınlığın, mağdurların, mazlumların haklarını güvence altına alan, çoğulculuğa, katılımcılığa ve sürekli denetime açık, devlet işlerinde vatandaş egemenliğini esas alan, çoğunluğun iradesi ile seçilmişlerin, birey-insan merkezli, çoğulcu yönetimidir. Etikrasi, bize nasıl yaşayacağımızı empoze etmek yerine yönetişim ve etkileşim için evrensel standartlar sunar. Etikraside tabii hukuk ilkeleri herkes için geçerlidir, değiştirilemez, askıya alınamaz, kaldırılamaz. Temel evrensel haklara dokunulamaz. Etikraside dağıtımda, fırsatlarda eşitlik ve cezalarda eşitlik bütüncül olarak değerlendirilir. Etikrasi, düşünen bireylerin oluşturduğu ve uyguladığı, hikmet ile gelişen ve yenilenen bir yönetim şeklidir. Etikrasi, ahlaki erdemleri esas alan bir sistemdir. Burada en önemi ve referans erdem, tüm kural ve kurumların oluşumunda ve işleyişinde evrensel, ahlaki normlara uygun olarak, ölçülü olmaktır."

GÖREVDE KALMA SÜRESİ EN ÇOK 8 YIL

Yürütme organının görev süresi uzadıkça yozlaşma, kayırmacılık, bizdencilik başlayarak kirlenmenin artacağını söyleyen Soydan, bu kirlenmenin yolsuzluğa zemin hazırlayarak diktatörlüğe evrileceğine dikkat çekti. Mutlak diktatörlüğün ise yolsuzluğun en temel zeminlerinden birisi olduğunu ifade eden Soydan, "İktidar süresinin uzaması ile kabaran ve dizginlenemeyen güç hırsı, kendisini sınırlandıracak hiçbir kuvvet istemez ve onu yok etmeye çalışır. Etikraside bu olumsuzlukların yaşanmaması için yürütme organında bakan, başbakan, cumhurbaşkanı ve başkanlık gibi mevkilerde aynı kişinin hayatı boyunca en fazla görevde kalma süresi 8 yıl ile sınırlandırılır." diye konuştu.

YOLSUZLUĞA GEÇİT YOK

Etikraside ahlaki hedeflere, ahlaki olmayan araçlarla ulaşılamayacağını anlatan Soydan, dolayısıyla bu sistemin temellerinin hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük ve haksız menfaate geçit vermeyeceğini vurguladı. Etik değerleri esas alan sistemin yargı ayağının da bağımsız ve tarafsız olacağını vurgulayan Soydan, "Etikraside yargı diğer kuvvetlerle karşılaştırıldığında en yüksek ahlaki standartlara en düşük toleransa sahip kuvvettir. Bağımsız ve tarafsız yargı Etikraside devlet yapılanmasının en önemli organıdır. Yürütme ve yasama organlarının seçimi birbirinden ayrılıyor. Yasaları yapan meclis üyelerinin yürütmede (hükümette) yer alması imkansız hale getiriliyor. Böylece devletin omurgasını oluşturan yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirinden ayrılığı, bağımsızlığı, tarafsızlığı, denkliği, dengesi, sorumluluğu ve denetimi daha kolay bir şekilde işlerlik kazanıyor." dedi.

SEÇİM BARAJI YOK, YAKIN SİYASİ GÖRÜŞTEKİ PARTİLERE BİRLEŞMELERİ İÇİN TEŞVİK

Etikraside, temsilde adaletsizliğe sebep olan ve hiçbir ahlaki gerekçesi olmayan seçim barajları uygulanmayacağını belirten Soydan, "Yönetimde istikrarın sağlanması için yakın görüşlerin birleşmesine önemli teşvikler sağlanır ve seçim işbirlikleri kolaylaştırılır." şeklinde konuştu.

Soydan, çok ana esaslarıyla anlattığı 'Etikrasi'nin devlet kural ve kurumlarının oluşumu ve işleyişi için bir alternatif öneri olduğunu ifade ederek şunları kaydetti: "Etikrasi, kutsal bir sistem değildir. Bu isim altında kutsal gibi algılanması ve algılatılması kesinlikle doğru değildir. Etikrasi, değişmez ve değiştirilemez kural ve kurumlara sahip değildir; değiştirilebilir ve geliştirilebilir. Etikrasi, etik değerlerin iktidarını esas alan; farklılıkların, orantılı bir harmonisidir. Etikrasi, kutsal devlet ve kutsal kavga anlayışı yerine, birey hak ve özgürlüklerini esas alan sınırlandırılmış şeffaf devlet anlayışını benimser. Etikrasi, uzlaşma kültürünü ve toleransı esas alan toplumsal dinamikler üzerine inşa edilebilir. Etikrasi, düşünen bireylerin oluşturduğu ve uyguladığı; hikmet ile gelişen ve yenilenen bir yönetim şeklidir."

'YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK GEREK'

Soydan, etikrasi olarak tanımladığı bu sosyal inovasyon çalışmasının düşünce zeminini ise şu şekilde açıkladı: "Yüzyıllar var ki insanlık için bilimde, teknolojide, ekonomide, ekolojide, siyasette, sosyolojide ve daha birçok alanda yeni fikirler, yeni değerler üretemedik, yeni şeyler söyleyemedik. İnsanlığın bize en çok muhtaç olduğu konularda bile özde değil görüntüde taklit ile yetindik. Yeni bir başlangıç yaparak, insanlığın dikkatini çekebilecek özgün, uygulanabilir ve yaygınlaştırılabilir yeni değerler üretmek istiyorsak, tarihteki başarılarımızın esaretinden sıyrılmamız, dünden çıkardığımız derslerle Bugün artık yeni şeyler söylememiz ve yapmamız gerekiyor. Yeni şeyler söyleyebilmek için eski söylenmişleri bilmek, günü yaşamak, geleceği hayal etmek, beklentileri öngörmek; yoğunlaşarak, fikir çilesi çekerek, dertlenerek, bazen içten içe yanarak, başladığımız yerde kalmadan, zamanı küçük dilimler halinde harcamadan, yaşayarak, yaşatarak ve üreterek yaşlanmak gerekir."