Eğitim Sen Muş Şube Başkanı Mustafa Demiraydın, Hazırlanan tasarı söylediklerinin tam aksine kanun ve polis devleti rejimini ve uygulamalarını kurumsallaştırmaya, yaygınlaştırmaya yöneliktir dedi.

KESK’e bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Muş Şubesi Yürütme Kurulu, İç Güvenlik Yasa Tasarısı’na tepki gösterdi. Paketin özü itibariyle AK Parti’yi koruma ve kollama yasası olarak hazırlandığını belirten Eğitim Sen Muş Şube Başkanı Mustafa Demiraydın, şunları söyledi: "Özü itibariyle AKP’yi koruma ve kollama yasası olarak hazırlanan tasarı 12 Eylül cunta anayasasından bile geri olmasının yanı sıra uluslararası sözleşmeleri de ayaklar altına almaktadır. Kısa süre önce 'Kanun mu hukuk mu derseniz ben hukuktan yanayım' diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ve bilgisiyle hazırlanan tasarı söylediklerinin tam aksine kanun ve polis devleti rejimini ve uygulamalarını kurumsallaştırmaya, yaygınlaştırmaya yöneliktir. En son birkaç gün önce Başbakan Davutoğlu’nun tasarıya ilişkin açıklamalar tipik AKP algı yönetimi ve manipülasyonlarının son örneğidir. Tasarının temel hak ve özgürlükleri askıya alan içeriğini es geçerek bonzai satışını, molotof kullanımını ve eylemlerde yüzün çeşitli araçlarla gizlenmesini engellemeye yönelikmiş gibi sunmak kocaman bir yalandan ibarettir. Her üç konuda da yasalar mevcut olup yüzlerce çocuk taş ya da molotof attıkları iddiasıyla cezaevlerine atılmış, onlarca yıllık cezalar verilmiştir. Bırakalım yüzünü gizlemeyi sırf boynunda puşi olduğu için aylarca cezaevine konan Cihan Kırmızıgül’e 11 yıl ceza verildiğini unutturacaklarını sanıyorlarsa aldanıyorlar. Sorun uyuşturucu ve bonzai satışı ise tek bir maddelik düzenleme getirsinler sonuna kadar destekleyelim. Meselenin bunlar olmadığı, her üç konuyu öne sürerek kamuoyu desteği sağlamayı amaçladıkları açıktır. Kaldı ki kanun yapma tekniği açısından bu durum AKP ile özdeşleşmiş olup tüm torba kanunlarda aynı yol izlenmektedir."

Tasarının özü ile ilgili açıklamalarda bulunmak istediğini ifade eden Demiraydın, sözlerine şöyle devam etti: "Tasarı ile fiilen devam eden OHAL ve sıkıyönetim uygulamaları olağanlaştırılmak ve süreklileştirilmek istenmektedir. Tasarı çok açık şekilde yükselen toplumsal muhalefete, sendikal örgütlenmelere, hükümet protestolarına ve Kürt halkının temel hak ve özgürlükleri için yürüttüğü mücadeleye saldırı amacı gütmektedir. En son Birleşik Metal-İş grevinin toplanmayan Bakanlar Kurulu kararı ile yasaklanması da göstermektedir ki AKP hükümeti emekçilere, gençlere, kadınlara ve bir bütün olarak toplumsal muhalefete karşı topyekûn bir saldırı içerisindedir. Tasarı ile hayata geçirilmek ve kamu güvenliği yalanıyla gizlenmek istenen tedbirler açıkça faşizan tedbirlerdir. Tasarının devletleşen AKP’nin dokunulmazlığını saldırgan bir biçimde pekiştirmek dışında hukuksal ya da siyasal bir değeri bulunmamaktadır."

Tasarının yasalaşması durumunda tüm toplumsal muhalefetin darbe dönemlerini bile aratacak bir saldırı altında olacağını ifade eden Demiraydın, "Çünkü kısa süre önce çıkan yasa ile makul şüphe standardına geri dönülmesi de gözetildiğinde basın emekçilerine, avukatlara, sendikacılara, üniversitelilere, kadınlara yönelik şafak baskınları yaygınlaşacak, toplu tutuklamalar sıradanlaştırılacaktır. Soruşturma sırasında ‘el koyma’ yetkisi genişletildiğinden, gerçek ve tüzel kişi muhaliflerin mal varlıklarına da el konularak çok yönlü faşizan bir baskı kurulacaktır. Dinleme, gizli soruşturmacı kullanma ve teknik takip yetkileri genişletilecek, sahte ve hukuk dışı kanıt yaratma faaliyeti sistematikleştirilecektir. Avukatların soruşturma dosyasına ulaşım hakkı, ‘gizlilik’ kararları ile ortadan kaldırılacağından, savunma hakkı ihlalleri yaygınlaşacaktır." dedi.

Yasa tasarısının tüm temel anayasal hak ve özgürlükler mücadelesinin tırpanla biçilmesi amacı taşıdığını kaydeden Demiraydın, "AKP’nin 14 yıllık baskıcı politikaları artık toplumu bir sosyal patlama noktasına getirmiştir. Aynı politikalarda ısrar edilirse hiçbir kanunun bu patlamayı durduramayacağı tarihsel gerçekliklerle sabittir. Dolayısıyla AKP’nin emek ve demokrasi mücadelesine karşı hukuk tanımaz politikasının ve otoriter karakterinin yansıması olan yasa tasarısı derhal geri çekilmelidir. Hükümete sesleniyoruz, temel hak ve özgürlükleri askıya alan bu sıkıyönetim yasasını derhal geri çekin. Halklarımızın ve emekçilerin ihtiyacı yeni bir SS yasası değil barış ve demokrasinin tesisine yönelik düzenlemelerdir. Bizler emek ve demokrasi güçleri olarak tasarı geri çekilinceye ve antidemokratik uygulamalara son verilinceye kadar ülkenin dört bir yanında alanlara çıkarak mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz." şeklinde konuştu.