Anayasa Mahkemesi’nin dershanelerin kapatılmasına yönelik yasayı iptal etmesine ilişkin kararının yönetmelikle değiştirilmeye çalışılması, eğitimcilerin tepkisini çekiyor. Eylül’de ders başı yapmaya hazırlanan eğitimciler, yüksek mahkemenin kararının değiştirilmeye çalışılmasıyla ilgili tüm yasal haklarını kullanacaklarını belirtiyor. Dershane ve okullara yapılan baskınlara da tepki gösteren eğitimciler, "Yaşanacak bütün mağduriyetlerle ilgili tazminat davaları açacağız. Bu emri verenler ve uygulayanlar bedelini ödemeye hazır olmalı.” diyor.

Pak Eğitim İşçileri Sendikası yetkilileri ile eğitimciler, dershane ve özel okullara yönelik baskınlar ve eğitim sürecinin belirsizliğine ilişkin konulara ilişkin basın toplantısı düzenledi. Fırat Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıya sendikanın İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Ahmet Hakan Atçıoğlu ile birlikte diğer şube başkanları ve eğitimciler katıldı.

Sendikanın görüşlerini açıklayan Atçıoğlu, iktidarın Anayasa Mahkemesi'nin kararının ardından dershanelerin yeni eğitim öğretim dönemine hazırlık sürecinde hukuksuz uygulamalar ile eğitim emekçilerine psikolojik baskı uyguladığını söyledi. Bürokratların uygulamalar ile suç işlediğini kaydeden Atçıoğlu, "Bürokratlar anayasayı ihlal ederek eğitim çalışanları ve kurumlarına karşı örgütlü suç işlemektedir. Milli Eğitim Bakanlığı'nın hiçbir yasal dayanağı olmayan genelgesine karşı hukuk mücadelesi yürütüyoruz.” dedi. Danıştay'da bu genelgenin iptali için bütün girişimleri başlattıklarını belirten Atçıoğlu, "Bu genelgeye dayanarak bakanlık hiçbir işlem yapamaz. Hukuksuz genelgenin hiçbir yerinde dershanelerin kapatılacağına dair hüküm yoktur. Anayasa Mahkemesi kararları yönetmelikle değiştirilemez. İktidar, bürokratları üzerinden bir algı operasyonu ile üyelerimizi psikolojik baskıya maruz bırakmaktadır. Bürokratlar nefret ve ayrımcılık başta olmak üzere bir çok suçu işlemektedirler. Milli Eğitim Bakanlığı'nda ve il milli eğitim müdürlüklerinde kurulan, Batı Çalışma Grubu'nu andıran Özel Büro 1'in amacı ve görevi nedir? Bu birim 28 Şubat darbe dönemindeki gibi Batı Çalışma Grubu gibi hukuksuz işleri mi koordine etmektedir?” ifadelerini kullandı.

Dershane ve özel okullara yönelik baskınlara ilişkin uyarılarda da bulunan Atçoğlu, "TCK 271. maddesindeki işlenmediğini bildiği bir suçu işlenmiş gibi yetkili makamlara ihbar eden, ya da işlenmeyen bir suçun delilini uydurana 3 yıla kadar hapis cezası verilir. Sendika olarak bütün kamu görevlilerine duyuruyoruz ve onları uyarıyoruz. Suç teşkil eden ve sizi suça iten kanunsuz emirleri lütfen uygulamayın. Görevlerinizi keyfi şekilde kullanmaktan kaçının. Eşitlik ve adalet anlayışı çerçevesinden çıkmayın. Kamu yararı gözeterek Anayasa ve hukuk içinde kalın ve suç işlemekten itina edin. Biz, üyelerimizin iş yerlerine gelerek yapılan hukuksuz baskınlarda yapılan işlemleri ve gerekçe olarak sunulan argümanları kayda geçiriyoruz. Bunların takipçisi olacağız. Bu görevliler ve onları gönderenler hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Yaşanacak bütün mağduriyetlerle ilgili tazminat davaları açacağız. Bu emri verenler ve uygulayanlar bedelini ödemeye hazır olmalılar." şeklinde konuştu.

Toplantıya katılan eğitimci Serkan Şen de, kanunla yapılamayanın yönetmelikle yapılmaya çalışıldığını belirterek bunun hukuki olmadığını ve Eylül ayı içinde yeni dönem için eğitim çalışmalarına başlayacaklarını açıkladı. Engellemelerin devam etmesi durumunda gerekli bütün yasal haklarını kullanacaklarını belirten Şen, "Biz çalışma takvimlerimizi bu ay içinde milli eğitim müdürlüklerine gönderiyoruz. Eğitimimize Eylül ayı itibariyle başlıyoruz. Sınavlara hazırlanacak vekillerimizin ve bürokratların çocukları şu an dershanemize ya kayıt yaptırıyor ya da kayıt yaptırmak üzere geliyor. Onları en iyi son sınıfta öğrencileri olan velilerimiz anlayacaktır, ne yapacaklar? TEOG'a 3 ay kaldı. YGS'ye 6 ay kaldı ve henüz eğitime başlayabilmiş değiliz." dedi.

Şen, Güven Dershaneler Birliği olarak dönüşüm liseleri konusunda gerekli bütün başvuruları yapmalarına rağmen binde 4 oranında bir kabul cevabı aldıklarını hatırlatarak şöyle devam etti: "Bin okuldan 45'inin dönüşmesine müsaade ettiler. Bunları bile zorlaya zorlaya aldık. Özel öğretim kursuyla ilgili de gerekçesiz bir şekilde kurslarımızın dönüşmesi engelleniyor. Gerekçe ne? Herkesin bildiği sır. Siz okul olamazsınız, siz özel öğretim kursu olamazsınız... Peki ne olmamız gerekiyor bizim? Yani yaklaşık bin tane kurumu olan Güven Dershaneler Birliği'nin ne olması gerekiyor. Öyleyse Anaya Mahkemesi'nin bize verdiği hak olan dershane ruhsatımızla biz eğitime başlayacağız ve devam edeceğiz. Bizler işini en iyi yapan kurumlarımızdanız. Bunu rakiplerimiz de, iktidar partisi içindeki velilerimiz de biliyor ki bu işi en iyi yapanlardanız biz. İşimiz yapmak istiyoruz ama bununla ilgili bütün kapılar bize kapatılmış durumda."