Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı'nın, 12 Eylül 1980'deki darbeyle ilgili konuşmasını çarpıtan yandaş medya, yapılan açıklamalara rağmen hedef göstermeye devam edince savcılığın 'Cumhurbaşkanına hakaret ve tehdit' suçlamasıyla inceleme başlattığı öğrenildi.

Gelişme üzerine Zaman TV'ye açıklama yapan Ekrem Dumanlı, konuşmasının bir bölümü alınarak günlerdir bir algı oluşturulmaya çalışıldığını söyledi. Uzun uzun açıklama yapmaya gerek görmediğini vurgulayan Dumanlı, vicdan sahiplerini Kanaltürk TV'deki konuşmasını dinleme çağrısı yaptı.

Dumanlı, "İfadelerimin neresinde hakaret var, neresinde tehdit var, hatta bunun Tayyip Erdoğan ile ne alakası var?" diye sordu.

EKREM DUMANLI, BUGÜN TV'DE NE SÖYLEMİŞTİ?

İpek Medya Grubu'na baskın yapıldığı geçtiğimiz günlerde Kanaltürk TV'de Tarık Toros'un sorularını cevaplayan Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdür Ekrem Dumanlı, 12 Eylül 1980 darbe dönemiyle ilgili ifadeler kullanmıştı. Yandaş medya, yine boş durmadı ve Dumanlı'nın bu ifadelerini çarpıttı.

İşte kırpılarak algı oluşturulmaya çalışılan ve Ekrem Dumanlı'nın "İfadelerimin neresinde hakaret var, neresinde tehdit var, hatta bunun Tayyip Erdoğan ile ne alakası var?" diye sorduğu o açıklamaların yazılı dökümü:

"Ben 1980 darbesini Tarık Beyciğim yaşadım, gördüm. 12 Eylül darbesi oldu, 13 Eylül günü gözaltına alındım. Öyle bir hava estirildi ki insanlar idam ediliyor, insanlar işkence yapılıyor, gözlerimle dedem yaşındaki insanlara işkence yapıldığını gördüm. Babam yaşındaki insanlara işkence yapıldığını gördüm. Çok değerli arkadaşlarıma işkence yapılanları gördüm. Cezaevinde işkencelere maruz kaldım. Herkeste şöyle bir hava var. Bu artık kâbus gibi çöktü, bu bir daha gitmez. Gider abi, gider. Gitmek zorunda. Ya adam gibi gider veya gitmek zorunda kalır. Bu vicdanlarda kabul edilmeyince ne olacak? İnsanlar, insanların vicdanlarını bunu kabul etmeyince ne olacak? Yeter artık! Deyince insanlar ne olacak? Yok ben sizin üstünüze bindim, bir daha inmem. Öyle bir şey olur mu? Burası Türkiye. Daha padişahlık zamanında iki defa parlamenter sisteme geçme en azından padişahlıkla beraber. 1. Meşrutiyet, 2. Meşrutiyet iki defa meclis kurmuş bir ülkeden bahsediyoruz. Kanun-i Esasi dediğimiz şey anayasadır. Defalarca anayasa yapma tecrübesi yapmış bir ülkeden bahsediyoruz. 60'da darbe olmuş, 71'de muhtıra olmuş, seksenlerde darbe olmuş, doksanlarda darbe olmuş, 2007'de elektronik veya e-maille web sitesi üzerinden muhtıra verilmiş, adını bilmediğimiz darbe teşebbüsleri olmuş, bir sürü despotizm teşebbüsleri olmuş hepsi de def-ü ref olmuş. Bu yola girmeye gerek yok, bence artık söz AK Parti'nin...

Sebepler planında söz AK Parti'nin ehli vicdanına düşüyor. Sokakta yaşayan bakkal Ahmet Amcadan, ev hanımı Ayşe Teyzeye oradan il başkanlıkları ilçe başkanlıklarına oradan medya gruplarında çalışıp da hala aklını fikrini kaybetmemiş insanlara büyük sorumluluk düşüyor. Yeter artık. Arkadaş 2002 de bu maksatla kurulmadık. Türkiye'ye bunları vaat etmedik, Türkiye'yi cehenneme çeviriyoruz. Bir adamın iki adamın bir ailenin iki ailenin gönlü olsun diye ailelerinin ortasına incir ağacı dikiyoruz. Zakkum döküyoruz, zehir zıkkım şeyler yapıyoruz. Demesi ve vicdanların harekete geçmesi lazım. Bugün yapılan İpek Medya Grubu'na yapılan şey vicdanları sızlatmıştır. Daha öte yapıldığı zaman, daha büyük sızlama olur. Yapılmaması lazım. Artık yeter. Türkiye demokratik hukuk devletidir. Bunu kimse değiştiremez. Ben değiştirdim demekle de değişmez. Ben böyle söylüyorum."