İstediğiniz kalıpta ve boyda elbise bulamıyor musunuz? Uzun boylusunuz paça ve kollarınız kısa mı geliyor? Yoksa üzerinizde iyi durmuyor mu? Hemen bir terziye koşup elbise diktirin, yıkayın yıkayın giyin.

28 yıllık terzi Süleyman Bekil, 1965'de dönemin şartlarında köyde boş durmaktansa sanat sahibi olma düşüncesiyle terziliğe atılmış. 1966'da çıraklıkla başlamış. Dönemin ustalarından aldığı eğitimle kalfa ve usta olunca, 1977'de iş yeri açmış ve kendi işini kurmuş. Çok memnun, öyle ki 'Bir daha dünyaya gelsem yine terzilik yaparım.' diyor.

4 yıl sadece çıraklıktan kalfalığa gelmek için çalıştığını aktaran Terzi Bekil, askerlik sonrası ustalığa geçince kendi işini kurmuş ve işinin patronu olarak müşterilerine hizmet vermeye başlamış. Tam 38 yıldır binlerce insana prova tarihi ve saati veren terzi Bekil şimdilerde aynı heyecan ve gayretle müşterine hizmet sunuyor. Bir elinde iğne, diğer elinde kumaş, elbise diken Süleyman Bekil, iftar sonrası çayını yudumlamayı da ihmal etmiyor.

Terziliğin son ustası olmak gibi bir durumla karşı karşıya olduklarını ifade ediyor. Yaşlı ama genç usta Süleyman Bekil son yılar da artık terzilere çırak verilmediğinden yakınıyor. Yılların verdiği çalışmayla belli bir müşteri grubunun olduğunu dile getiriyor. Piyasada 150 TL'ye bir kısım yerlerde 100 TL'ye dahi elbise satıldığını kendisinin ise 400 TL'den başlayan fiyatlarla ürünler diktiğini belirtiyor. Bekil, "Bizde 400 TL'den aşağı elbise yoktur. Cayır cayırda satıyoruz. Her taraf iş dolu, peki neden terzi diye akla geliyor. Artık adam kalkmış terziyle diktirmiş, hazır ona bedava versen giymez. Örneğin bizim burada Semavat köyü var. Benim orada müşterilerim var, gidiniz oraya ve üstüne bin lirada para veriniz kesinlikle hazır elbise giymezler."

NEDEN TERZİNİN DİKTİĞİ ELBİSE?

!Neden terzinin diktiği elbise?! sorusunun akla geldiğini ifade eden Bekil, "Bizde el emeği var. Şu an elimde olan elbisede elle diktiğim yeri hazırda makineye vuruyorlar. Ben ineyle dikiyorum, içine tela koyuyoruz ve glapa işlemişim oysa bunlar hazırda yok. Çogunlukla yapışkan, bizim elbiseyi yıka yıka giy çünkü bozulmuyor. Konfeksiyonu bir yıka ikincide kaldır çöpe at." diyor.

Terzilik el emeği göz nuru ile ürün ortaya çıkaran bir meslek olmasının yanı sıra peygamber mesliği olarakta biliniyor. Terzi Bekil, İdris nebinin terzilerin piri olduğunun herkes tarafından bilindiğini sözlerine ekliyor. İdris nebiden örnek aktaran Bekil, "O bir kumaş mı sattı ve bunu dikecek mi? Kumaşın altına bez koyar ve sana kestiği kumaşın tozu yere dökülüpte hak geçmesin diye diye dikkat edermiş. O toz müşterinin düşüncesi le hareket edermiş. Şimdilerde nerde hep üç kağıtçı ve hırsız" ifadelerini kullanıyor.

MÜŞTERİNİN ÖLÇÜSÜNÜ MAZOTA UZATIP ALMA HİKAYESİ

Terziliğin revaçta olduğu dönemde ağızdan ağıza dolaşan, 'ölçü almak için mazota uzatıyorlar' hikayesinin ise gerçeği yansıtmıyor. O dönemden ve bu hikayeden bahseden terzi Bekil Amca, halkla arasında söylenene ve kendisinin hiç inanmadığım bir konu olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Eskiden işte müşteriyi mazota uzatıp ölçüsünü alıp provasını yapıyorlarmış, oysa kesinlikle yalandır. Hiç, hiç, hiç aslı olmayan birşeydir. Çünkü bir terzi bir müşterisini güzel giydirmek için onu yakışıklı etmek için onu beyefendi edip topluma kazandırmak için elinden gelen herşeyi yapar. Mazota uzatma halk arasında yanlış bir tabir. Bu birileri gülsün diye fıkra gibi bir şeydir."

Son olarak 'terziler neden mi tercih edilmeli' sorusuna cevap veriyor Bekil Usta, "Ucuza para verecek kadar akılsız olmayın."