Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun elektrikte kayıp/kaçak bedelinin faturalarla tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu kararı üzerine haklarını aramak üzere vatandaşlar, dağıtım şirketleri ve tüketici hakem heyetlerine başvurdu. Vatandaşı bilgilendirmek ve konu hakkında nasıl hareket edilmesi gerektiği hakkında gazetecilerin bilgisine başvurulan enerji hukuku uzmanı, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Üyesi Av. İrfan Medet Akpınar, konuyla ilgili soruları cevapladı. Elektrikte kayıp/kaçak bedellerinin 33 milyona yakın aboneyi ilgilendirdiğini belirten Akpınar, ödemelerini düzenli yapan vatandaşlardan bunun alınmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu belirtti.

KAYIP/KAÇAK BEDELİ ÇEŞİTLİ KALEMLER ALTINDA ALINDI

Kayıp/kaçak bedellerinin uzun zamandır çeşitli tarife ve kalemler altında alındığına dikkat çeken Av. Akpınar, "Bunun farkına varılması ise Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)'nun, faturaların tüm detayları içerir şekilde anlaşılabilir ve net olarak dağıtım şirketleri tarafından düzenlenmesi gerektiği yönündeki talimatından sonra olmuştur. İlk defa faturada kayıp/kaçak bedeli ile karşılaşan tüketiciler, haklı olarak bu konuda tepkilerini dile getirmişler ve Türkiye'nin dört bir tarafında konuya ilişkin davalar açılmıştır. Söz konusu davalar birer birer tüketiciler lehine sonuçlanmış olup konu ile ilgili son noktayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu koymuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E. sayılı kararı, bu konudaki tartışmaları sona erdirmiştir. Bilindiği üzere kayıp/kaçak bedeli, elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetin, kayıp/kaçak hedefi oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacı ile belirlenen bir bedeli kastetmektedir. Dolayısı ile kayıp/kaçak bedelinin tüketicilerden alınması hukuken doğru değildir." dedi.

Dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmet bedeli gibi bedellerin de alındığına dikkat çeken Akpınar, "Tüm bunlar EPDK tarafından çıkarılan yönetmeliklerle yapılmaktadır ancak Anayasa'nın 73. maddesi, oldukça açık ve net hükümler içermektedir. Bu maddenin 3. fıkrası, 'Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülükler kanunla koyulur, değiştirilir veya kaldırılır.' hükmünü içermektedir. İşte tüm bu kayıp/kaçak vb. bedeller kanuna dayanmaksızın, EPDK tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlendiği için hukuken bu bedellerin tahsil edilmesi mümkün değildir. Aynı şekilde hukuken alınması mümkün olmayan kayıp/kaçak bedeli üzerinden KDV, BTV, TRT payı, enerji fonu alınması da hukuka uygun değildir. Bunun içindir ki Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararından sonra mevcut durumu telafi edebilmek için hükümet tarafından acilen ve süratli bir şekilde yeni yasa hazırlama girişiminde bulunulmuştur. Her ne kadar yasa hazırlığı devam etse de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na istinaden artık geçmişe yönelik olarak 10 yıllık kayıp/kaçak bedelini talep etmenin meşruiyeti oluşmuştur. Söz konusu kayıp/kaçak bedelleri, yapılan abonelik sözleşmelerine dayandığından Borçlar Kanunu hükümleri gereğince geçmişe yönelik 10 yıllık süreç için bu bedellerin iadesi ve tahsili istenebilir. En önemli husus ise bu bedellerin sadece tüketiciler mevzuatı kapsamında kalan tüketiciler yönünden değil, ticari işletmeler yönünden de talep edilebilmesidir. Nitekim şu anda pek çok ticari işletme, geçmişe yönelik olarak kendisinden tahsil edilen bedellerin iadesi davası açmaktadır." dedi.

TÜKETİCİ MAHKEMELERİNE BAŞVURULMALI

Vatandaşların, haklarını aramak için ilçe hakem heyetlerine ve tüketici mahkemelerine başvurması gerektiğinin altını çizen enerji hukuku uzmanı Akpınar, "Tüketici Yasası kapsamında olan tüketiciler, geçmişe yönelik olarak talep edebilecekleri rakam, şu anki yasal parasal sınırlar dikkate alındığında, büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde 2200 TL'nin altında ilçe hakem heyetlerinde, 2200 TL ile 3300 TL arasında il hakem heyetlerinde, 3300 TL'nin üzerinde olması halinde doğrudan tüketici mahkemelerinde dava açmak hakkına sahiptirler. Bu bedellerin altında olması halinde öncelikle tüketici hakem heyetine başvurmaları gerekmektedir. Tüketici Yasası dışında kalan mesleki ve ticari elektrik tüketicilerininise doğrudan ticaret mahkemelerinde dava açma hakları bulunmaktadır." dedi.

Konu ile ilgili kanun çıkması halinde oluşacak duruma da değinen Av. Akpınar, "Öncelikle davanın açılmış olup olmaması yönünden ayrım yapmak gerekecektir. Eğer yasada, geçmişe yönelik olarak kayıp/kaçak bedelinin talep edilemeyeceği ve bunun mevcut olan davalar için de geçerli olacağı yönünde düzenleme yapılır ise bu durumun Anayasa'ya aykırılık teşkil edeceği düşüncesindeyim. Kaldı ki hukukta her davanın, açıldığı tarihteki dava şartları ile değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple açılan davalara devam edilmesi kanaatindeyim. Aksi halde bu, dava açma hürriyetinin ve hak arama özgürlüğünün ihlâli olacaktır, çünkü ortada kazanılmış bir hak vardır. Bunun ortadan kaldırılması, hukukun evrensel ilkeleriyle bağdaşmayacaktır. Yasadan sonra açılacak olan davalar yönünden ise hakim yasa ile bağlı olacağından, davaların görülmesi tartışmalı olacaktır. Bu sebeple hak sahiplerinin, ileride haklarını gerek Anayasa Mahkemesi'ne gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıyabilmeleri için yasadan önce davalarını açmalarının uygun olacağı düşüncesindeyim. Nitekim şu anda Türkiye'nin pek çok yerinde benzer nitelikte davalar açılmaktadır." diye konuştu.