"Çocuğa yatırım isim koymakla başlar"
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı ile Mücadele İzleme Merkezi (TUBİM), çocuğa yapılan yatırımın ona konulacak ismin belirlenmesiyle somutlaştığını bildirdi. "Çocuklar neden sınırlara gereksinim duyar?" sorusunu cevaplandıran TUBİM, sınırların çocukların dünyayı algılamaları ve anlamalarına yardımcı olacağını bildirdi.

TUBİM'in Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi'nin (EMCDDA) desteği ile hazırlanan internet sitesinde, çocuk eğitimi konusunda ebeveynlere tüyolar veriliyor. Çocuğa yapılacak ilk yatırımın isim koymak olduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Ailenin beklentisi isimde simgeleşir. Anne babanın çocuğu ile keyifli ilişkisinin oluşmasında, herkesin içine sinen ve ilerde çocuğun güçlük çekmeden, adı ile barışık yaşayacağı bir ismin konulması da önemli rol oynar. Çocuğuna sevmediği bir ismin konulma zorunluluğu ya da kendisine bırakılmaması anne çocuk ilişkisinin kurulmasında olumsuz bir rol oynayabilecektir. Doğumu izleyen günler anne bebek arasındaki bağın kurulması için büyük önem taşır. Bu nedenle anne ve bebeğin sorunlardan uzak tutulabilmesi, onların gereksinimlerinin karşılanabilmesine yönelik düzenlemeler bu bağın kurulabilmesi için zemin hazırlar." denildi.

ÇOCUKLAR NEDEN SINIRLARA GEREKSİNİM DUYAR?
Sınırların çocuklara faydalarının da dile getirildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Sınırlar çocukların dünyayı algılamaları ve anlamalarına yardımcı olur. Çocuklar için elde ettikleri şey değil, elde ediş yolunun sınanması önemlidir. Bu yolun işleyip işlemediği sürekli sınanır. Sınırlar onaylanan ve onaylanmayan davranışları tanımlar. Sınırlar büyümenin fark edilmesini ve güvenlik sağlar. Sınırların tedavi edici özelliği vardır."

Üç yaş ilk aşkların yaşandığı bir dönem olduğunun vurgulandığı açıklamada, bu dönemde kız çocuklarının babalarıyla, erkek çocukların da anneleriyle ilk aşklarını yaşadıkları hatırlatıldı. Diğer ebeveyn kendinin sahip olmak istediğini elde etmiş göründüğü için onunla bir rekabetin de söz konusu olduğunun belirtildiği açıklamada, "Bu, cinsel kimliklerin oluşması ve yerleşmesi için bir basamaktır. Daha sonra anne ve babası ile bir rekabet yaşamaktansa, aynı cinsiyette olan anne ya da babası gibi olarak onun elde ettiklerini kazanabileceğini düşünür. Ve kimlik ve kişilik gelişimindeki çok önemli bir olgu, özdeşim başlar. Kızlar anneleri gibi davranarak, erkekler babaları gibi olarak kız ve erkek olmayı öğrenirler. Bu evrede anne ve babanın kendi cinsel kimliklerinden mutlu olmaları ve bunu çocuklarına yansıtabilmeleri çok önemlidir. Bunun yanı sıra anne ve babaların eşlerine yönelik olumlu duygu ve düşüncelerini aktarıyor olmaları çocukların özdeşimlerini sağlıklı yürütmelerini kolaylaştıracaktır." Üç yaş ve bitimi ile ana okullarına başlayan çocuklar dağarcıklarında bu bilgi ve duygularla gelirler. Okullardan gelen 'Ali bana aşık.', 'Ayşe beni seviyor.' sözcüklerinin altında yatan 'yeni öğrendiğim bu rolümü gereği gibi yapıyor muyum?' duygusunun sınanmasıdır. Duygusal olarak bu aşamalardan geçerken, bilişsel olarak da çok yoğun ve hızlı bir öğrenme süreci yaşamaktadır." ifadelerine yer verildi.