Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) yönetimi, 7 Haziran`da yapılacak genel seçimler öncesinde bir taraftan Rus şirketin reklamları, diğer taraftan AKP`nin propaganda filmleriyle 'milli ve temiz' enerji olduğu iddia edilen nükleer santrallarla ilgili uluslararası kuruluşların dahi kaygı içerisinde olduğunun ortaya çıktığını savundu. Kendi halkının, meslek örgütlerinin ve bilim insanlarının uyarılarını görmezden gelen AK Parti iktidarının, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı`nın (UAEA) nükleer santralların atıkları ve tehlikelerine ilişkin uyarılarını da yok saydığı ifade edildi.

UAEA tarafından hazırlanan 'Entegre Nükleer Altyapı Gözden Geçirme Raporu’nu değerlendiren bir açıklama yapan EMO yönetimi tarafından, 'raporu halktan sakladığı gibi, bağımsız yargı organlarından dahi gizleyerek sümen altı eden AK Parti iktidarının Akkuyu nükleer yalanlarının ortalığa saçıldığını' iddia edildi.

Rapora ilişkin açıklamada, şu değerlendirmeler yapıldı: “UAEA, dünyada nükleer santral yapılmasını teşvik eden ve bu konuda uyulması gereken minimum kuralları düzenleyen bir kuruluştur. Türkiye UAEA`nın kurulduğu 1957 yılından beri bu kuruluşun üyesidir. Bu kuruluşun amacı; ABD tarafından ortaya atılan 'Barış için Atom' (Atom for Peace) denilen, nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla ve özellikle elektrik üretiminde kullanılmasını yaygınlaştırmaktır. Bu çerçevede nükleer enerji santrallarının güvenlik kriterleri ve uygulamaları üzerinde çalışmaktadır.

İşte UAEA; Türkiye`nin nükleer yasasından, radyoaktif atık ve santralın işletmeden çıkarılmasına ilişkin idari düzenlemelerden bile yoksun olduğuna dikkat çekmektedir. AKP Hükümeti, yasa ve yönetmeliğe ihtiyaç duymadan "Ben yaptım oldu" anlayışı içerisinde, yargıyı da bypass ederek ikili devletlerarası anlaşmalar aracılığıyla ihalesiz, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarla nükleer santrallar kurdurtmaya çalışmaktadır. Yine raporda, nükleer teknoloji hayalini satarak ülkemizi nükleer batağa sürükleyen AKP`nin bu konuda ulusal politika ve stratejisinin dahi bulunmadığı saptamasında bulunulmuştur."

BAKANI YILDIZ`IN MAĞDURİYET EDEBİYATI YAPMASI ABESLE İŞTİGALDİR

Türkiye’de nükleer santral karşıtlarının da defalarca dile getirdiği Akkuyu`nun yer lisansıyla ilgili sorunlardan nükleer atıkların ne olacağı, santralın işletmeden çıkarılmada sorumluluğun kime ait olacağı gibi kaygıların da raporda önemli yer tuttuğuna işaret edilerek, şöyle denildi: “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise nükleer atıkların Rusya`ya gönderileceği ve işletmeden çıkarma sorumluluğun şirkete ait olduğunu söyleyebilmektedir. Kaza olduktan sonra, ülkemiz ölümcül radyoaktif sızıntılara, serpintilere maruz bırakıldıktan sonra, sorumluluk işletmeye ait olsa bile bunun tazminin mümkün olmadığı açıktır. Bugüne kadar Meclis`teki sayı üstünlüğüyle her türlü kamu yararına aykırı düzenlemeyi yasalaştıran ve bu sayı üstünlüğünü milli irade olarak dayatan AKP`nin Bakanı Yıldız`ın, UAEA`nın eksik mevzuat eleştirileri için muhalefetin engellemesini gerekçe göstererek, mağduriyet edebiyatı yapması abesle iştigaldir. Halktan bu raporu ve gerçekleri gizleyen AKP iktidarı, çıkar bağlantılı yürüttüğü ekonomi ve dış politikaları sonucunda ülkemizi geri dönüşü mümkün olmayan açmazlara sürüklüyor.”

MAHKEMEYE BELGE GÖNDERMEYECEK KADAR PERVASIZCA

Açıklamanın devamında şu tespitlere yer verildi: “Dünyada nükleer santral yapılmasının en büyük teşvikçisinin önerdiği minimum koşulları bile yerine getirmeden nükleer santral yapımını devam ettirmekte AKP neden inat etmektedir? Yarın olabilecek bir kazanın sorumlusu olmayı neden gönüllü olarak ve mahkemeye belge göndermeyecek kadar pervasızca göze almaktadır? UAEA raporunda belirtilen ve basına 24 madde halinde yansıyan koşullar; yerine getirilse dahi Türkiye`de nükleer santral yapılmasını haklı kılmayacaktır. Ancak UAEA`nın uyarıları, AKP hükümetinin yürüttüğü nükleer santral sürecinin dünyadaki nükleer santral otoritesi tarafından bile yerinde görülmediğini kanıtlamaktadır.”

NÜKLEER SANTRALLARA İLİŞKİN PROGRAM ACİLEN DURDURULMALIDIR

UAEA`nın bile uyarmak zorunda kaldığı AK Parti`nin Türkiye`yi bir nükleer kaosa sürüklediğinin açık olduğu savunulan açıklama, “Derhal bu raporun bağımsız yargıya gönderilmesi, ayrıca kamuoyunun erişimine açılması gerekmektedir. Yurttaşların yapılmakta olan nükleer santrallarda en azından hangi kriterlere uyulması gerektiğini bilme hakkı vardır. Dünyadaki gelişmeler ışığında, Türkiye`de de atık sorunu çözülemeyen, olası kazanın etkilerinin nesiller boyu devam ettiği nükleer santrallara ilişkin program acilen durdurulmalıdır." uyarısı ile sona erdi.