Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Ankara milletvekili adayı Prof. Dr. Mustafa Erdem, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın çok mütevazi bir kurum olduğunu kaydederek kurumun siyasetle iç içe olmasına tepki gösterdi. Erdem, “Mehmet Görmez'in siyaset merakı varsa siyasilerle bir arada olmaktan hoşlanıyorsa kendilerine bazılarını daha yakın siyasetçi olarak görüyorsa üzerinde kurumu temsilen ve temsil ettiği kurumun hassasiyetlerinden dolayı aklı, temizliği ifade eden cübbe ve sarığını bir kenara bırakıp, doğrudan bir siyasi parti illa liderlik vasfı olacaksa lideri gibi davranabilir ya da onlara katkı sağlayan bir teorisyen konumunda bulunabilir.” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Ankara Milletvekili Adayı Prof. Dr. Mustafa Erdem, Cihan Haber Ajansı () muhabirinin sorularını cevapladı.

‘Cumhurbaşkanı ‘dini liderimiz’ dedi. Kararname ile atanan birisi için ‘dini lider’ tanımlaması yapılabilir mi?’ sorusuna Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çok mütevazi bir kurum olduğunu kaydeden Mustafa Erdem, kurumun herkesi kuşatan bir özelliği taşıdığını vurguladı. Erdem şöyle devam etti: “Diyanet İşleri Başkanı da bu kurumundan yönetiminden birinci derecede sorunlu ve ülkemizde yaşayan bütün Müslümanların dini önderi olması bakımından da önemli bir konumdadır. Ancak ‘şerefül mekan bilmekin’ derler. Yani bir yerin itibarı orada bulunan kişilerle doğru orantılıdır. Şayet Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bir siyasi polemik konusu olması orada bulunan zatın siyasi yatkınlığı ile bağdaşıyor ise. O zaman orada bulunan zat o kurumsal kimliği etkilemekte ve bu haliyle kendi zaaflarını kurumun zaaflarına dönüştürmektedir. Burada yapılacak iş, Sayın Mehmet Görmez siyaset merakı varsa siyasilerle bir arada olmaktan hoşlanıyorsa kendilerine bazılarını daha yakın siyasetçi olarak görüyorsa üzerinde kurumu temsilen ve temsil ettiği kurumun hassasiyetlerinden dolayı aklı, temizliği ifade eden cübbe ve sarığını bir kenara bırakıp doğrudan bir siyasi parti illa liderlik vasfı olacaksa lideri gibi davranabilir ya da onlara katkı sağlayan bir teorisyen konumunda bulunabilir. En azından bir siyasi sempatizanı olarak değişik açıklamalar ve çalışmalarda bulunabilir. Burada birilerinin lider demesiyle lider olunmaz veya birilerinin lider konumuna getirilmesiyle o liderlik hakkını elde etmez. Ama kurum bizim için kutsal konumdadır. Diyanet işleri başkanı da hangi kurumda olduğunun farkına varmalı buna göre onun hassasiyetleri göz önünde bulundurulmalıdır. Siz kalkar da Diyanet İşleri Başkanlığı'nı Vatikan’a benzetir, Sayın Görmez’i de Papa konumuna katarsanız o zaman bir dini lider ifadesi herhalde Cumhurbaşkanı için uygun görülebilir.”

CUMHURBAŞKANI 10 AĞUSTOS’TA TARAFSIZ OLMAYACAĞINI BEYAN ETTİ

Erdem, ‘Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın araç tahsisiyle ilgili Papa’yı örnek gösterdi. Bu kıyaslama doğru mu?’ sorusuna ise Cumhurbaşkanlığı'nın en az Diyanet İşleri Başkanlığı kadar saygın olması gereken kurumsal bir kimliği olduğuna işaret etti. Erdem, şunları kaydetti: “Cumhur'un tamamını kuşatan ve ona herkesi bağrına basan hatta onları her türlü iç ve dış tehditlerden koruyan sempatik, müşfik ve babacan bir tavır olmazı lazım. Ama Sayın Cumhurbaşkanı 10 Ağustos'taki seçimden bu tarafa daha önce verdiği beyanlara sadık kalarak ben AKP’nin Cumhurbaşkanı olacağım, ben tarafsız olmayacağım beyanlarıyla devamlı gündemde kalmayı ve devamlı toplumun kendisini sevmeyen, kendisini desteklemeyen kesimleri ötekileştirmeyi kendisine siyasi uygulama olarak görüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı gibi Cumhurbaşkanlığı'mızda tartışma konusu olmaya devam ediyor.”

Erdem, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Cumhurbaşkanı'nın kendi konumunu sağlamlaştırmak kendisinin AKP’ye verdiği desteği masumlaştırmak ve bu konuda meydana gelecek bir mağduriyet politikası oluşturmak için Diyanet'in tartışma konusuna çekilmişliğinden yararlanmak durumda kalıyor. Bu bizi çok rahatsız ediyor. AKP her dönemde bir siyasi mağduriyet yaşatıp, toplumun duygularını bununla istismar etmek istiyor. Bu dönemde istismara vakıf, istismar alanlarına yatkın bir konu olarak yine din ve Diyanet konusu gündeme gelmekte. Cumhurbaşkanı burada bir taraf gibi davranarak AKP, Cumhurbaşkanlığı ve Diyanet üçleminde bir mağdur konuma düşürülmeye çalışıyor. Buna dayalı olarak Diyanet'in içine düştüğü bu polemiklere Cumhurbaşkanı kendi tarafsız kimliği ve taraflar üstü konumunu veya bizim dini tabirlerin sorgulanamaz alanını bir şemsiye gibi göstermeye çalışıyor.”

“Vatikan bütün Hristiyan yani Katolik dünyasının merkezidir ve ruhaniyet makamı olarak Hz. İsa’nın yeryüzündeki temsilcisi sıfatını taşır. Bütün Hristiyan dünyası onu masum görür ve günahtan azade olarak değerlendirir." diyen Erdem, şu görüşleri paylaştı: "Eğer Cumhurbaşkanı'mız bir araba tahsisi ile Sayın Mehmet Görmezi’ Papa’ya benzetiyor ise bu hem İslam’a hem Diyanet'e hem de Sayın Görmez’e karşı yapılmış en önemli, en büyük saygısızlıktır. Biz biliyoruz ki Sayın Mehmet Görmez bir beşerdir. Diyanet İşleri Başkanlığı da Peygamberimizin bizlere emanet etmiş olduğu Yüce dinimiz İslam’ın kurum ve kurumlarıyla yaşatılmasına katkıda bulunan bir sivil teşkilattır. Ne, Diyanet İşleri Başkanlığı bir Vatikan gibi ruhani kurumsal kimlikle masumiyet sıfatına bürünmüştür ne de Sayın Görmez’in böyle masumiyet iddiası vardır. Ancak ne hikmetse Sayın Cumhurbaşkanı'nı fazlasıyla kutsallaştırılması havasına sokmak ve kendisine bir arkadaş arayışı çerçevesinde bu işle ortak etmek gibi düşünce en son olarak araba polemiğinde gündeme geldi. Papa illa bir devlet başkanı sıfatından kaynaklanan sıfatlarından örnek alınması gerekirse Türkiye’ye geldiğinde kullandığı mütevazi aracın Görmez tarafından kullanılması herhalde bu yakıştırmalara bir cevap olsa gerek.”

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI'NIN PARTİLER ÜSTÜ KONUMU OLMASI LAZIM

‘Diyanet İşleri Başkanlığı'nın seçim meydanlarında bu kadar çok tartışılması neden kaynaklanıyor?’ sorusuna karşılık Erdem, Türkiye’nin en güzide kurumlarından birinin Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu kaydetti. Erdem, “Osmanlı Devleti geleneğinin devam olarak meşihad makamı ve toplumun birleştirme özelliğine sahip yegane kurumlarından biri. Son dönemde AKP iktidarı döneminde Diyanet İşleri Başkanlığı'mız çok fazla siyasetle iç içe ve siyasilerle yüz yüze olmaya başladı. Bu nedenle de Diyanet İşleri Başkanlığı toplumda çeşitli kesimler tarafından eleştirilmeye ve onun özerkliği bağımsızlığı veya saygınlığı tartışılmaya başladın. Diyanet İşleri Başkanlığı son günlerde çok daha aktif siyasetin işinde ve polemiklerin konusu olmaya başladı. Bunu doğru bulmuyoruz.” ifadelerinde bulundu.

Diyanet İşleri Başkanlığı hem inanç ekseni olan tevhidin hem de tevhid etrafında hem de tevhid niteliği taşıyan sembol olduğunu belirten Erdem, “Partiler üstü konumu olması lazım. Herkesi kuşatan herkesi bağrına basan bir konumda olması lazım gelir. Bu nedenle Diyanet İşleri Başkanlığı son dönemlerde siyasi tartışmaların dışında tutulması lazım.” dedi.

Erdem, “Cumhurbaşkanı, Başbakan da olsa Diyanet İşleri Başkanlığı'nı rahatsız edecek bir tavır ve uygulama içinde olmaması lazım. Ancak Diyanet İşleri Başkanlığı'mız dünden bugüne yapmış olduğu uygulamalara bakılırsa bizatihi kendisinin sanki siyasi polemiklerde taraf olmaya veya siyasetle iç içe olmaya özen gösterdiği görülüyor.” şeklinde konuştu.

17-25 Aralık dönemi sonrasında meydana gelen polemiklerde Diyanet'e bağlı camilerde okutulan hutbeler veya verilen vaazlarda sanki, Diyanet bir tarafmış gibi olmaya başladığını söyleyen Erdem, “Bunun yanında Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın ülkemizde din adına bizi üzen bir takım yapması gereken açıklamaları yapmamış olması da Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tarafsızlığına gölge düşürdü. Yurt dışı teşkilatlarımız var. Bunlara genelde DİTİP deniliyor. Buralarda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın buradaki özelliklerinin bir benzeri görmek mümkündü. Onlarda orada çeşitli federasyon ve derneklere karşı eşit yakınlıkta ve hepsinin dışında hele hele siyasilerin partilen tamamen dışındaydı. Son dönemlerde buna benzer siyasi oluşumların da iç içe olduğu bir diyanet vakfı veya DİTİP işbirliği yaptığı görülüyor.” dedi.

Diyanetin yurt dışında da siyaset kurumlara bağrını açtığını ve siyasilerle birlikte olma görüntüsü verdiğinin altını çizen Erdem, açıklamasını, “Bunlar karşı siyasi hareketler tarafından rahatsızlık sebebi olmasıyla diyanet ister istemez bir tartışma konusu oluyor. Daha önce yapmış olduğumuz çeşitli açıklamalarda Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın siyaset tartışmalarının dışında tutulmasına özen gösterilmesi gerektiğini tarihin hiçbir döneminde Diyanet kurumunun bu kadar siyasallaşmadığına dikkat çekmiştim. Bir defasında AKP Diyanet'ten elini çek uyarısında bulunmuştum. Alınan kararlarda veya çeşitli uygulamalarda artık Diyanet İşleri Başkanlığı o saygın müstakil meşihat makamı değil, sanki AKP’nin yan kuruluşuymuş gibi uygulamalarda bulunuyor. Bu da toplumsal rahatsızlığa sebebiyet verebiliyor.” diye tamamladı.