Dershaneye gitmeyin çağrısı yağan Başbakan, "Gezi'de ülkeye çok şey kaybettirdiler. Şimdi de bununla ülkeye çok şey kaybettiriyorlar. Faizin, borsanın, dövizin durumu ortada. Bunun hesabını nasıl verecekler. Dersaneler diye bir olay tutturdular, olayı bu noktaya getirdiler. Bu olay dersaneler sürecinin bir devamıdır. Ben AK Parti'ye gönül verenlere sesleniyorum. Siz de gelin 'Devletin okulları bize yeter, biz başka bir şey istemiyoruz' deyin. Tavrınızı koyun." dedi. 

İŞTE ERDOĞAN'IN KONUŞMASI

''Kardeşlerim, bugün Sakarya'daydık. Gerçekten gerek Sakarya Üniversitesi, gerek Sakarya meydanı bambaşka bir coşkuyu yaşadı.

ORAYA GÖNÜL VERENLERE SÖZÜMÜZ OLAMAZ

Biz bir şeye bakacağız. Bizler bir meşrebi, bir micazı, bir oluşumu istismar edenlere sözümüz var. Asla oraya gönül verenlere bizim sözümüz olamaz. Türkiye farklı bir dönemi yaşıyor. Bir değişimi, dönüşümü yaşıyor. 11 yıldır bizden böyle bir sıçramayı beklemeyenler, oyunları bozulunca malesef çok farklı yöntemlere başvurdular. Bu olayın uluslararası boyutu vardır. Ama ulusal bazda ne yazık ki bu işin taşeronları vardır.

Biz isterdik ki aynı istikamete yönelen insanlar birbirini vurmasın. Biz elele vermeye mecburuz, omuz omuza vermeye mecburuz. Zira biz neyin kavgasını yapıyoruz. Bizim tek mücadelemiz var. Önce insan, sonra devlet. Biz bunu başardık. Devleti önceleyen değil, insanı önceleyen bir anlayışı getirdik. İşte bu anlayışla İstanbul burada olağanüstü bir buluşmayı gerçekleştirdi.

BİZ DAMDAN DÜŞEREK GELMEDİK

Ben size çok teşekkkür ediyorum. Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Dikkat edin. Adını yolsuzluk operasyonu koydular. Kardeşlerim, bunun adını böyle koyanlar, yolsuzluğun içinde olanların ta kendileridir. Zira geçmişte nelerin olup bittiğini bilenlerden biriyim. Biz damdan düşerek gelmedik, atamayla gelmedik.

BURADA BİR BİT YENİĞİ VAR

Egemenlik yargının değildir, egemenlik yürütmenin de değildir. Egemenlik milletindir milletin. Fakat egemenliği milletin elinden alıp, egemenlik yetkisini kullanmak bana aittir diyen yargı da bunun hesabını vermelidir. Bu millete gönül veren, hizmetkar olan insanlar kalkıp da derme çatma iddialarla tutuklanıyorsa burada bir bit yeniği var. Şimdi ne diyorlar; konuşamayacaksın diyorlar. Silivri'nin kapısına gidenlere bunu söyleyemiyordunuz.

BAŞSAVCI SUÇÜSTÜ YAPMIŞTIR

Dün İstanbul Başsavcısı'nın yaptığı açıklama manidardır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı suçüstü yapmıştır. Başsavcı dosyayı istiyor, gizlilik olduğu gerekçesiyle dosyayı vermiyor, basına sızdırıyor.

KARDEŞİM BEN KONUŞUYORUM

Yargı diyor ki; savcılar, hakimler, onlar herhangi bir eleştiriye tabi tutulamaz. Ne demek o? Sen gizlilik kaydı olan evrakı medyaya sızdıracaksın, dosyayı Başsavcı'ya vermeyeceksin. Ondan sonra aman bunlar konuşulmaz. kardeşim, ben konuşuyorum. Ve bu savcı kalkıp İstanbul Adliyesi'nin önünde, üniversite yıllarımızdaki marjinal militanlar gibi basın bildirisi dağıtabiliyorsa ben konuşuyorum. Siz bugüne kadar böyle bir savcı gördünüz mü? Ne demek gizlilik kaydı?

100 MİLYAR DOLAR DEVLET ZARARA UĞRATILMIŞ, İSPATLA

Bir insanın suçluluğu tespit edilmediği sürece siz bir insana suçlu damgası vuramazsınız. Basına veriyorsunuz, basın da bu insanları hemen damgalıyor. 100 milyar dolar devlet zarara uğratılmış. Ya sen ya hesap bilmiyorsun ya da bu dünyadan haberin yok. Savcı iddiasını ispatla mükelleftir. O zaman bu iddianızı ispat edeceksiniz. Etmezseniz müfterisiniz. Çünkü bu iktidar bugüne kadar tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemedi, yedirtmedi.

Minareyi çalan kılıfını hazırlar. Bunlar çaldıkları veya çalmaya hazırlandıkları minarenin kılıfını hazırlıyorlar. Bunlarda her yol mübah. Bunlar ailelerin mahremiyetine girecek kadar ahlaktan yoksun. Ana muhalefetin genel müdürü SGK'nın genel müdürü iken Rahşan affıyla yolsuzluktan yırttı. Ayrıca Sayın Baykal'ı, sen bir kasetle götürdün. Eğer o kaset olmasaydı sen şu an CHP'nin genel başkanı olmayacaktın. Ayrıca Sayın Baykal'ın ihraç ettiği, yolsuzluk klasörü önünde boy boy resimler verdiğin kişiyi İstanbul'a aday yapıyorsun.

Yolsuzlukları sebebiyle partisinden kovulan adamı tekrar içeri alacak kadar karnı geniş. Ben şimdi sizden bir şey istiyorum. Şurada 90 günümüz var. 30 Mart yeni bir milattır. Yeni Türkiye'yi kurmaya, inşa etmeye yeni bir milattır. Buna hazır mıyız? Kapı kapı dolaşarak bildiklerimizi anlatmaya hazır mıyız?

Biz birilerinin konuştuğu gibi konuşmayacağız. Yumuşak dil ile konuşacağız. Beddualarla konuşmayacağız. Çünkü bir Müslüman bir Müslüman'a beddua edemez. Biz bu tuzaklara da gelmeyeceğiz. Bedduaya lanet, duaya evet, duaya davet. Buna bakacağız.

DERSHANEYE GİTMEYİN ÇAĞRISI

Gezi'de ülkeye çok şey kaybettirdiler. Şimdi de bununla ülkeye çok şey kaybettiriyorlar. Faizin, borsanın, dövizin durumu ortada. Bunun hesabını nasıl verecekler. Dersaneler diye bir olay tutturdular, olayı bu noktaya getirdiler. Bu olay dersaneler sürecinin bir devamıdır. Ben AK Parti'ye gönül verenlere sesleniyorum. Siz de gelin 'Devletin okulları bize yeter, biz başka bir şey istemiyoruz' deyin. Tavrınızı koyun.''