Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Uygulanan politikaların hepsinde de 12 yıldır emeği olan bir Başbakan olarak bundan sonra da hükümetimizin attığı bütün bu adımlarda yanlarında olacağım, olmaya devam edeceğim. Bu, asla bir partiden yana olmak değildir. Hükümet, devleti yönetir, devleti temsil eder. Ben de madem ki şu anda Cumhurbaşkanıyım, onların yanında olmaktan başka benim daha keyif verici, önemli görevim olamaz." dedi.

Erdoğan, Karabük'te toplu açılış törenine katıldı. Kent Meydanı'nda toplanan kalabalığa seslanan Erdoğan, "Dün olduğu gibi bugün de maalesef ülkesine güvenmeyenler, maalesef milletine sırtını dönenler olduğunu görüyoruz. Türkiye 2023 hedeflerine azimle, karalılıkla yürürken yolumuza taş koymaya çalışanlar, treni raydan çıkarmaya çalışanlar var. Aradan geçen 100 yıla rağmen Çanakkale'deki mücadele anlaşılmamış veya bunu yanlış onlayanlar olanları üzüntü ile müşahede ediyorum. Benzer kaynaklardan beslenen iki ayrı yapı Türkiye'nin son 12 yıldaki kazanımlarına saldırıyor. Kimi silahla, kimi molotoflar, çatışmayla, huzuru tehdit ederek bunu yapıyor. Kimi de daha sinsice yöntemlerle, devletin içine sızarak, insanların haklarını gasp ederek, en ulvi duygularını istismar ederek aynı gayeye hizmet ediyor. Amaç aynı. Türkiye'yi yeniden istikrarsızlığın, çatışma ortamının içine sokarak hedeflerinden uzaklaştırmanın gayreti içindeler. Muhalefet de bunlara çanak tutuyor. Dünyanın neresinde ülkemizin aleyhine bir söz söylenmişse, bir iş yapılmışsa bu iki yapı ve muhalefet hemen peşine takılıyor, aynı şeyleri tekrar etmeye başlıyor. Hatta bu kadarla da kalmıyor dünyanın dört bir yanında Türkiye karşıtı bildiriler yayınlatıyor, mektup yazıp ülkelerini oralara şikayet ediyorlar. Yabancı gazetelere sayfa sayfa ilanlar veriyorlar. Ülkemiz aleyhine... Neymiş? Türkiye'de özgürlük yokmuş. Elinize, dilinize dursun. El insaf! Sırf cumhurbaşkanı, hükümet düşmanlığı adına kendi ülkesine ve milletine düşmanlık edenlerin safına katılmak, bu koronun içinde yer almak ne demek ya? Böyle bir şey olabilir mi?" dedi.

Erdoğan, şöyle devam etti: "Altını delmeye çalıştıkları bu gemide birlikte yaşamıyor muyuz? Bu ülkenin gördüğü her zarardan bunlar da payına düşeni almayacak mı? Siyaset başka bir şey, ihanet başka bir şey. Hizmet başka şey, hainlik başka şey. Demokrasi başka, ülkeyi ve milleti bölmeye çalışmak başka şey. Şimdi onlar kaçıyorlar. Dosyalar açıklandıkça bakıyorsunuz imamları ile beraber kaçıyorlar. Madem suçunuz yok niye kaçıyorsunuz? Niye? Çünkü Pensilvanya'daki 99'da öyle kaçtı. Davet ettim, gelmedi. Siyasete sonuna kadar saygımız var; ama ihanete tahammülümüz yok. Biz bunların gerçekten hizmet ettiğini sanıyor, onun için de elimizden gelen desteği veriyorduk. Hizmet edene saygılıyız ama haine asla. Demokrasi talebinin sonuna kadar arkasındayız; ama bölücülüğe asla rıza gösteremeyiz. Aradaki çizgiyi karıştırırsanız kendinizi maşeri vicdanda hesaba çekilirken bulursunuz. Cumhurbaşkanı olarak benim konumum Türkiye'deki 78 milyon insanımızın tamamının hakkını, hukukunu savunmayı gerektiriyor. Bunun için ne yapmam gerekiyorsa onu yaparım, kimseden de çekinmem. Ben bugüne kadar daima milletimin yanında oldum. Şimdi çıkmışlar diyorlar ki 'cumhurbaşkanlığı yeminine aykırı hakaret ediyor, tarafsız davranmıyor'. Ben bir partinin tarafı olduğumu ifade etmiyorum, milletimin tarafı olduğumu ifade ediyorum. Ama bunlar bunu anlamayacak kadar siyaseti de bilmiyorlar."

"BEN ÇÖZÜM SÜRECİNİN YANINDAYIM"

Çözüm sürecine de değinen Erdoğan, "Nasıl başladık buna, demokratik açılım diye başladık. Bu birinci kademeydi. İkinci kademe milli birlik ve kardeşlik projesi olarak devam etti. Üçüncü kademe çözüm süreci olarak devam ediyor. Ben çözüm sürecinin yanındayım, arkasındayım, hepsinden öte içindeyim. Bunun dışında olmam mümkün değil. Şimdi de diyorum ki elinde silah olanlar eğer çözüm süreci konusunda samimiyseler IRA gibi onlar da silahlarını betona gömsünler. Ellerinde silah çözüm süreci olmaz. Bununla kimseyi aldatamazsınız. 7 Haziran seçimlerine giderken o yine silahlarla mezraları, köyleri, beldeleri velhasıl halkımızı tehdit ederek parlamentoya girmek, bu demokrasi değildir."

Erdoğan, şunları ifade etti: "Bugün burada bir sorun varsa, sözlerini tutmayanlar, milleti aldatanlar varsa elbette bunu çıkıp söyleyeceğim. Bunu milletimin huzuru, refahı, birlik, beraberliği için söylüyorum. Çatışmadan, kandan, ölümden, acıdan, düşmanlıktan medet umanların karşısında tüm gövdemle durmazsam milletimle aramdaki ahdin gereğini yerine getirmemiş olurum. Küçük hesaplarla hareket edenlerin, taşeronluğa soyunanların oyunlarını ortaya çıkarmazsak vazifemizi yapmış olamayız. Önce samimi, dürüst olacaksınız; hesabî olmayacaksınız, hasbi olacaksınız, hasbi..."

Proje üretemeyince cumhurbaşkanına laf söylediklerini ifade eden Erdoğan, "Ben milletimle beraberim ama bunların kiminle beraber olduğunu gayet iyi biliyorum. Aynı şekilde paralel devlet yapılanmasıyla en büyük mücadeleyi yürüten biriyim. Burada da bir sıkıntı görürsem elbette ki gerekli müdahaleyi nereye kadar yapabiliyorsam yaparım. Ama şunu görmemiz lazım. Burada himmet diye topladıkları paraları diğer ülkelerdeki lobilere, Türkiye karşıtı bildiriler yayınlatmak, aleyhte faaliyetler yürütmek için kullananların oyunlarını tabi ki milletime ifşa edeceğim. Milletin iradesine karşı türlü yollarla darbe planları yapanlarla sonuna kadar mücadele edeceğim. Bu can bu tende kaldıkça mücadele edeceğim."

"GEREKLİ UYARIYI YAPARIM"

Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Uygulanan politikaların hepsinde de 12 yıldır emeği olan bir başbakan olarak bundan sonra da hükümetimizin attığı bütün bu adımlarda yanlarında olacağım, olmaya devam edeceğim. Bu, asla bir partiden yana olmak değildir. Hükümet, devleti yönetir, devleti temsil eder. Ben de madem ki şu anda Cumhurbaşkanıyım, onların yanında olmaktan başka benim daha keyif verici, önemli görevim olamaz. Buralarda bir eksiklik, bir aksaklık, sapma gördüğüm zaman, gerekli uyarıyı arkadaşlarıma yaparım. Bu da hakkım ve vazifemdir. Cumhurbaşkanı seçilirken ben bir taahhüt vererek oy istedim. Ankara'da yatmayacağım dedim. İl il, ülke ülke dolaşacağım dedim.

"PROJE GELİŞTİRİN DİYORUM BUNLAR HEMEN PALAVRAYA SARILIYORLAR"

Ben proje geliştirin diyorum bunlar hemen -affedersiniz- palavraya sarılıyorlar. Ben millete gidin diyorum, bunlar notere gidiyor, notere... Noter burada ya, millet. Millete gideceksin millete. Siyasette sözünüzün değeri itibarınız kadardır. Eğer sizin sözünüz millet nezdinde muteber değilse noterden senet, bankadan çek de getirseniz bir hükmü olmaz. Başkanlık sistemi dediğimde de hemen işi diktatörlüğe, tek adamlığa döküyorlar. Çünkü bunların kültüründe sadece o var, milli şeflik var. Geçen 12 yılda 7 seçim ve 2 referandumda kafalarını hep duvara vurdular. Kaç seçim sonra öğrenecekler bilmiyorum.

Güçlü bir başkan ve güçlü bir Meclis'le hedeflerimize daha hızlı yol alacağımıza, daha etkili sonuçlar elde edeceğimize inanıyorum. Mevcut sistem bizi ancak buraya kadar getirebildi. Şimdi patinaj başladı. İşte bu patinajı sona erdirebilmek için başkanlık sistemi. Daha ötesi için nefes tazelememiz, onunla birlikte sistemi yenilememiz gerekiyor. Şöyle 400 milletvekili ile yeni anayasa ve başkanlık sistemi meselesini süratle halledebilirsek 2023 hedeflerine ulaşmakla kalmaz, 2053, 2071 vizyonlarımızı da şekillendirmeye başlarız."