Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna’ya hareketi öncesi İmralı'ya gideceği iddia edilen ve aralarında sanatçıların da bulunduğu izleme heyetiyle ilgili sorulara cevap verdi. Erdoğan, "Yeni bir roman mı yazdırılacak? Bunları da samimi bulmuyorum." dedi.

Ukrayna'ya hareketinden önce Atatürk Havalimanı'nda soruları cevaplayan Erdoğan, çözüm süreci kapsamında oluşturulacak izleme heyetine ilişkin “Dün çözüm süreci kapsamında bir izleme heyetinin oluşturulduğu dile getirildi ve Kadir İnanır, Deniz Ülke Arıboğan ve Avni Özgürel gibi isimlerin olduğu söylendi, ancak tam da teyit edilmedi hükümet tarafından. Değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?” sorusunu cevapladı.

Erdoğan şu görüşleri dile getirdi: “Ben gazetelerde okuyorum. Böyle bir şeyden doğrusu benim bir haberim yok. Ve şunu da çok açık net söyleyeyim: Bu olaya da ben olumlu bakmıyorum. Çünkü Başbakanlığım döneminde de işte ‘akil insanlar içerisinden bir grubun gitmesine nasıl bakarsınız, nasıl değerlendirirsiniz’ dedikleri zaman bunları doğru bulmadığımı, böyle bir şeyi düşünmediğimizi o zaman da söylemiştim, aynı şeyi şimdi de söylüyorum, bunlar doğru şeyler değil. Yani bu konuda işin başından itibaren her ülkede olduğu gibi biliyorsunuz istihbarat teşkilatları bu işin birinci derecede süreci yönetenleridir, onlarla bu işler yürür. Kaldı ki burada bizler ta o dönemde malum temsilcileri konumunda olan siyasi partiden üç elemanı buraya gönderdik. Yine biz gönderdik, Hükümet olarak gönderdik, bunları da gizlemeye gerek yok. Ama bu sayının 3’ten 5 çıkması, 7’ye çıkması, 10’a çıkması, 15’e çıkması veya ayrı bir grubun oraya gönderilmesi, bunlar neyi değiştirecek ki? Yani birilerini tatmin için bu işler yapılmaz. Eğer bu işin yönetimi Hükümette ise, Hükümet de burada üzerine düşeni, gerekeni başlattığı bir süreç üzerinde devam ettirmelidir, öyle düşünüyorum. Bunun dışındaki süreç sadece kendi çerçevesi içerisinde kalmalıdır. Bu zaman zaman biliyorsunuz dağa bile, çeşitli roman yazarları biliyorsunuz gönderilmiştir, gitmişlerdir, ne netice alındı? Herhalde yeni romanlar mı yazdırılacak, böyle bir adım mı atılacak? Bunlara gerek yok ve bunları doğru da bulmuyorum; bu da benim samimi düşüncelerimdir.”

'İADE ETMEK BİZİM HEM İNSANİ, HEM VİCDANİ GÖREVİMİZDİR'

Bir basın mensubunun, “DAİŞ’e katılmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinden yaklaşık 12 bin 500 kişinin Türkiye’ye geldiği, bunlardan bin 500’ünün de istihbarat çalışmaları sonrasında ülkelerine iade edildiğini dün Avrupa Birliği Bakanımız burada söyledi. Şimdi siz de söylediniz, Kırım’da ve Orta Doğu’da sıkıntılar var. Dün de Tunus’ta biliyorsunuz Arap Baharının başladığı yerde bir saldırı oldu. Bu ülkeler, Birinci Dünya Savaşı’nın da bitmediğini dün ifade ettiniz. Aynen Yugoslavya örneğinde olduğu gibi yeniden bir yapılanma söz konusu olabilir mi?” sorusuna cevaben Cumhurbaşkanı Erdoğan,” DAİŞ’le alakalı olarak çeşitli dünya ülkelerinden başta Avrupa olmak üzere ülkemiz üzerinden turist olarak gelip, Suriye’ye geçenler noktasında zaman zaman gerek şahsım, gerek Sayın Başbakan, gerek Dışişleri Bakanımızın açıklamaları oldu; ‘Eğer bizlere bunlar bildirilirse bizler bunları sınırda yakalar, ondan sonra da iade ederiz’ şeklinde. Tabii buradaki rakamlar Dışişleri Bakanım da yanımda, nihai rakamları doğrusu şu anda nereye geldi onu bilemiyorum, ama çok ciddi bir rakam olduğuna ben de şahidim. Bunları iade ediyoruz, bundan sonra da bu şekilde bizlere bildirilmesi halinde bunları yakalayıp iade etmek bizim hem insani, hem vicdani görevimizdir; bunu açıkça söylemem lazım. Eğer bize bildirilmiyorsa, kimse de kalkıp Türkiye’ye bunun hesabını tabii ki soramaz. Ama bildiriliyorsa, biz onları kesinlikle yakalar ve iade ederiz. Bunun bir diğer boyutu da, tabii dün özellikle Tunus’taki olay, yani Bardo Müzesi’nin yanındaki, aldığımız haberler yine DAİŞ terör örgütünün bunu üstlenmiş olması istikametindedir. Ama bu terör olayının neticesinde 20’yi aşkın işte bir turistik ziyareti yapmak üzere Tunus’a gelmiş olan dünyanın değişik yerlerinden insanların orada çocuk, kadın, erkek, ölmüş olması bir katliam, büyük bir cinayettir.

‘TERÖRÜN IRKI, MİLLETİ, VATANI YOKTUR’

Bundan dolayı ben tabii ölenlerle ilgili olarak, taziyelerimizi en üst seviyede ifade ederken, aynı şekilde Tunus yönetimine de bu konudaki kınamalarımızı yazılı olarak bildirmiş vaziyetteyiz. Ayrıca, tabii ben de Sayın Sebsi’yle görüşmek suretiyle bu konudaki üzüntülerimi ifade edeceğim. Bundan dolayı da tabii terörün içinde yaşayan bir ülke olarak bu işlerin acısını gayet iyi bilen ve bunu tatmış bir ülke olarak bunları biliyoruz. Ve terörün her zaman söylediğimiz gibi lokal, mevzi bir durum olmadığını, bunun uluslararası bir konu olduğunu, bunun dini, ırkı, milleti, vatanı olmadığını hep söylüyoruz. İşte burada da nitekim böyle bir neticeyi yine görmüş bulunuyoruz. Bakın buraya gelen insanlar Tunuslu değil, Tunuslu da olsa değişen bir şey yok. Ama Tunus’ta çok çok farklı, güzel emellerle, oradaki tarihi bir yeri, bir müzeyi gezmeye gelmiş olan bu turistlere karşı yapılan eylemin hiçbir takdir edilen veyahut da kabul edilebilir yanı yoktur, bu bir cinayet, bir katliam. Bu katliama karşı da tüm ülkeler, tüm insanlık hep birlikte bir defa ayağa kalkmalıdır. Ve Türkiye olarak biz her zaman diyoruz ki; terörle mücadelede üzerimize ne düşüyorsa bunu yapmaya biz varız ve şu anda da işte az önce verdiğiniz rakamlarla ilgili olarak 12520 kişinin ülkeye giriş yasağı olduğunu Dışişleri Bakanım ifade ediyor. Ve yakalanıp iade edilenlerin sayısı da 1170 olduğunu söylüyorlar. Demek ki Türkiye bu konuda üzerine düşen görevi yapıyor, yapmaya da devam edecektir.”