Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'den bazı siyasiler sıkılmadan, utanmadan 300 bine yakın insanı katleden bir katil Esed'i gidip ziyaret edebiliyorsa ülkemizde hala nelerin, kimlerin olduğunu iyi düşünmemiz lazım." dedi.

Erdoğan, Gaziantep Demokrasi Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış ve temel atma töreninde toplanan kalabalığa hitap etti.

Konuşmasında Suriyeli sığınmacıların sorunlarına da değinen Erdoğan, "Yanı başımızdaki kardeşlerimizle kucaklaşma imkanı bulduğumuzda onların yanında olduğunuzu göstererek ortaya koydunuz. Türkiye'den bazı siyasiler sıkılmadan, utanmadan 300 bine yakın insanı katleden bir katil Esed'i gidip ziyaret edebiliyorsa ülkemizde hala nelerin, kimlerin olduğunu iyi düşünmemiz lazım. Unutmayın; zulme rıza zulümdür! Zulmün, zalimlerin yanında yer alanlar da zalimdir. Biz mazlumların, mağdurların yanında yer aldık, yer almaya devam edeceğiz." dedi.

Erdoğan, "Esmaları, yanında duranları selamlıyorum. Çünkü onlar da mazlumdu. Onlar da ne yazık ki zalimlerin attıkları bombalarla, toplardan çıkan mermilerle şehit oldular. Gönlünüzde ne muradınız varsa Rabbim hepsine kavuşmayı nasip etsin." diye konuştu.

"MUHALEFET KONUŞMAMDAN RAHATSIZSA DOĞRU YOLDAYIZ"

Erdoğan, ardından şunları söyledi: "Şimdi muhalefet partiler çıkmış, 'Cumhurbaşkanının meydanlarda ne işi var' diyorlar. Bunlar herhalde Çankaya'da oturup imza atan cumhurbaşkanlarına alışmışlar, onlar öyle devam etsin istiyorlar. Kusura bakmasınlar; -sayın Gül'ü tenzih ederim- ama ne dedik biz; 'biz yan gelip yatan, oturup seyreden bir cumhurbaşkanı olmayacağız' dedik. 'Biz farklı bir cumhurbaşkanı olacağız' dedik. Çünkü millet bizi bu makama bizzat kendisi gönderdi, 'çalış, koş, gayret et' diye gönderdi. 'Dünya kazan biz kepçe olacağız' dedik ve böyle yürüyoruz. İşte onun için bir gün Afrika, Latin Amerika, bir gün Suudi Arabistan, bir gün Avrupa dönüp duruyoruz. Durmak yok, yola devam diyoruz, durmayacağız. Ve beyler konuşmamızdan rahatız oluyorlar. Eğer bu muhalefet benim sözlerimden rahatsız oluyorsa doğru yoldayız demektir. Onlar alkışladığı gün o zaman ben kendimi çek etmem lazım, bir sıkıntı var demektir... Böyle bir anlayış olur mu ya? Davet edersin davete gelmezler, milletin makamına, evine gelmezler, milletin evini 'kaçak saray' diye tanımlamaya kalkarlar. Onlar öyle tanımlayadursun, biz cumhurbaşkanlığı sarayını 'milletin evi' olarak tanımladık. İnşallah şöyle 1-2 sene sonra artık orası Cumhurbaşkanlığı Sarayı değil, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olarak hizmet verecek."

"HANİ BATI ZENGİNDİ?"

Erdoğan, şöyle devam etti: "Türkiye çok önemli bir dönemden geçiyor. Çevremiz adeta ateş çemberi... Suriye'de kendi halkına zulmeden bir zalim ülkenin yıkımı, yüz binlerce insanın ölümü, binlerce insanın perişanlığı pahasına koltuğunda oturmaya devam ediyor. Türkiye'den de birileri de gidiyor, bunları tebrik ediyor..." diyen Erdoğan, "Komşularımız bu durumdayken bize rahat, konfor içinde yaşamak yakışmaz. Onların dertleri ile dertlenmek, sıkıntılarının çözümü için elimizi uzatmak zorundayız. Gerekiyorsa ekmeğimizi paylaşacağız, bölüşeceğiz. Ama mutlaka kardeşlerimizin, dostlarımızın, komşularımızın yanında olacağız. Ülkemizi bu ateşin içinde çekmek isteyenlere kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Hiçbir kardeşimizi de bu ateşin içinde kendi haline terk edemeyiz. Türkiye bu ikisini bir arada yapabildiği için büyük bir ülkedir. Bizden çok daha zengin, çok daha fazla imkanları olan Batılı ülkeler bölgedeki savaşlardan, huzursuzluklardan kaçıp güvenli yer arayan mültecileri deniz ortasında ölüme terk ediyorlar. Biz bugüne kadar sınırımıza gelen kimseyi geri göndermedik. Ölümden, sefaletten kaçan kimseye kapımızı kapatmadık. Koskoca Avrupa'da 200 bin, Türkiye'de 2 milyon mülteci var. Farkı görüyor musunuz? Hani bunlar çok zengindi, çok paraları vardı. Mesele ne biliyor musunuz? İnsanlık, insanlık..."

Erdoğan, "Bunu çok daha paramız olduğu, daha çok imkanımız olduğu için değil; vicdanımız, ahlakımız, tarihimiz, kültürümüz, inancımız böyle gerektirdiği için yaptık. Bundan sonra da gelenlere bizler kapımızı yine asla kapamayacağız." dedi.