Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, DAEŞ terör örgütü’nün Kobani’deki saldırıları sonrası yaşanan propaganda kampanyasıyla ilgili, “Türkiye'yi terörle aynı çizgide göstermek, kimsenin hakkı da haddi de değildir.” değerlendirmesini yaptı.

ASKON'un Haliç Kongre Merkezindeki iftar yemeğine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, davetlilere hitaben yaptığı konuşmasına, “Ramazan’ı şerifin milletimiz, ülkemiz, dost ve kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.” sözleriyle başladı.

Anadolu sadece bir toprak parçasının ismi olmadığını, aynı zamanda başlı başına bir tarih ve medeniyet kitabı olduğuna vurgu yapan Erdoğan; “Tarih boyunca Anadolu, medeniyetlerin, fetihlerin, önemli kırılma noktalarının kavşağında yer almıştır. Çağ açıp çağ kapatan, dünya siyasetinin seyrini değiştiren hadiselerin bir çoğu ya Anadolu’nun içinde ya da yakın çevresinde yaşanmıştır. Anadolu doğru bir şekilde okunmadan, bu toprakların hafızası kavranmadan, ne dünya tarihini ne de dünya siyasetini anlayabiliriz. Hiç mübalağa etmeden söylüyorum dünyanın kalbi işte burada atıyor. Bu nasıl tarih boyunca böyleyse bugün de aynı şekilde gerçektir. Bilhassa buranın sakinleri olarak, bizlerin Anadolu’yu iyi anlamamız, onun şahitliklerine iyi bakmamız, gördüklerimizden gerekli dersleri çıkarmamız gerekiyor. Ülkemizin içinde bulunduğu geniş coğrafya tarihi bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Bugün uluslararası medyanın haberlerinin kahir ekseriyetini komşularımızda yaşanan hadiseler oluşturuyor. Suriye, Irak, Mısır, Ukrayna, Yunanistan, Yemen, Filistin, Körföz bölgesi ve Balkanlar en sıcak gelişmelerin yaşandığı yerler durumunda.” dedi.

Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı bölgenin son 100 yılının, Birinci Dünya Savaşı sırasında Sykes-Picot Anlaşması ile belirlediğini ifade eden Erdoğan, 100 yıl önce kurulan düzenin, bunca zamandır yaşanan acıların, savaşların, şiddetin, akan kardeş kanının en büyük müsebbibi olduğunu ifade etti.

Bugün de bilhassa Türkiye’nin Güneyi’nde yeni bir Sykes-Picot düzeninin adım adım inşa edilmeye çalışıldığına şahit olunduğunu belirten Erdoğan; “Suriye ve Irak’ta yaşanan olaylar, sadece bu olayların ve içinde cereyan ettiği bu ülkelerin kendi iç dinamikleriyle değerlendirilemez. Burada hem ülkemizin hem tüm bölgenin geleceğini şekillendirecek mühendisliklerin uygulanmaya çalışıldığını görüyoruz. Bölgenin sosyolojisine, tarihine ve yapısına yabancı projeler hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bölgede adeta ölümü gösterip sıtmaya razı etme stratejisi izleniyor. Hangi adla ortaya çıkarsa çıksın, kendini neye izafe ederse etsin terör örgütlerinin bu süreçte bir manivela gibi kullanılmasına fırsat veremeyiz. Bizim bu kurguyu görmezden gelmemiz, asla ihmal edilemez. Bunu yokmuş gibi davranmamız asla mümkün değildir. Zira bu coğrafyada yaşanan her olay, doğrudan ya da dolaylı olarak bizi de etkiliyor.” diye konuştu.

“Millet olarak geleceğimizi etkileyecek tüm bu olayları seyirci tribününden izlememizi kimse beklememelidir. Bu çerçevede ilgili tüm taraflarla kaygılarımızı paylaşıyor, süreci an be an takip ediyoruz.” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biliyorsunuz bu sabah, DAEŞ terör örgütü Ayn el Arap diğer adıyla Kobani bölgesinde menfur saldırıları gerçekleştirdi. Masum sivilleri hedef alan bu saldırıyı, en güçlü bir şekilde lanetliyor, telin ediyoruz. Biz bugüne kadar ülkemize sığınan, yardıma ihtiyacı olan, Türkiye'yi güvenli bir liman olarak gören hiç kimseye kapımızı kapatmadık, sırt çevirmedik. Nitekim olayın hemen ardından, bu saldırıda yaralanan tüm Suriye vatandaşları, ülkemize getirildi. Yaklaşık 130 civarında yaralı. Hastanelerimizde tedavi altına alındı. Ancak bu menfur saldırı sonrasında, bilhassa bölücü örgüte müzahir çevrelerin, yani siyasi partinin ileri gelenlerinin hiçbir ilke, ahlak ve sınır tanımadan ülkemizi hedef alan bir iftira ve karalama kampanyası yürüttüğünü görüyoruz. Hiçbir temeli olmayan, tamamen safsatadan ibaret olan bu ithamlarla 6-7-8 Ekim olaylarından hiç ders çıkarılmamışçasına milletimizi provoke etmeye yönelik bir çalışma yapılıyor. Bakın buradan bir kez daha açık ve net olarak ifade etmek istiyorum. Türkiye'yi terörle aynı çizgide göstermek, kimsenin hakkı da haddi de değildir. Türkiye'nin hasmı bazı uluslararası lobilerin ve Esed rejiminin manipülasyonlarına alet olanlar, öncelikle kendilerini sorgulamalıdırlar. Türkiye partisi olmanın yolu, bu çevrelerin taşeronluğunu yapmaktan değil, bu ülkeye gönül ile bağlı olmaktan ve ülkesine değer vermekten geçer. Ben herkesten aklı selimle hareket etmelerini bekliyorum. Lafla Türkiye partisi olunmaz, icraatle olunur.Ve Türkiye partisi olduklarını iddia edenlere karşı iltifat gösterenler de işte şimdi bu son olaylarda da Türkiye'yi uluslararası bir terör örgütüyle aynı kefede gösterme cehaletinin içerisinde olanlarla aynı safta olduklarını bir kez daha görsünler.”

“Vatandaşların yalan, iftira ve kara propagandayla siyaset yapmak isteyenlerin çağrılarına prim vermeyeceklerine inanıyorum. Bu çağrıyı yapanlardan da üzerilerindeki sorumluğunun bilinciyle hareket etmelerini, artık terörle aralarına mesafe koymalarını bekliyorum.”sözleriyle konuşmasını tamamlayan Erdoğan’a, ASKON Genel Başkanı Mustafa Goca, günün anısına hediye takdim etti. Goca, Erdoğan’a, Prof. Şinasi Çeliker tarafından 6 ay süren bir çalışma sonucu, yüzde yüz ipek üzerine hazırlanan tabloyu hediye etti.