Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Şubat sürecinin faillerinin maşeri vicdanda mahkum olduğunu söyledi. Erdoğan, “ ‘Rejimi koruyoruz’ bahanesiyle milleti soyanlar, ülkenin kaynaklarını birilerine peşkeş çekenler, tarih önünde asla kendilerini ibra (temize çıkma) edemeyecekler.” dedi.

Haliç Kongre Merkezi’de Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği (AKDER) tarafından düzenlenen ’28 Şubat’lar Bin Yıl Sürmez’ konulu programa katılan Recep Tayyip Erdoğan, 28 Şubat sürecini yaşatanlara tepki gösterdi. Erdoğan, “Kapılarına kilit vurulmak istenen Kur’an kursları daha da yaygınlaşarak faaliyetlerini sürdürüyor. Hatta Kur’an dersleri, Siyer-i Nebi dersleri seçmeli ders olarak tüm okullarda okutulabiliyor. Siyasetten tasfiye edilmek istenen kadrolar bugün ülkeyi yönetiyor. Bürokrasiden kökü kazınmak istenen insanlar, her kurumda en üst noktalarda bulunuyor. Elden ele dağıtılan listelerle ticari faaliyetleri sona erdirilmek firmalar işlerini daha da büyüterek yollarına devam ediyor. ‘Yarasa’ diye hakaret ettikleri insanlar milletin umudu, milletin önderi oldular.” diye konuştu.

Erdoğan, “ ‘Rejimi koruyoruz’ bahanesiyle milleti soyanlar, ülkenin kaynaklarını birilerine peşkeş çekenler, tarih önünde asla kendilerini ibra (aklama, temize çıkma) edemeyecekler.” Nasıl bu millet milli şef dönemini kabus gibi hatırlıyorsa 1960 darbesini yapanları 55 yıl sonra dahi lanetle anıyorsa, 1980 darbesini yapanları 35 yıl sonra sorguya çekiyorsa 28 Şubat’ın failleri de aynı şekilde maşeri vicdanda mahkum olmuşlardır.” ifadelerini kullandı.

‘CADI AVI BAŞLATILDI, KAMU BU İŞ İÇİN SEFERBER EDİLDİ’

28 Şubat’ta yaşanılanların tüm canlılığıyla gözlerimizin önünde olduğunu söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sadece ve sadece başörtüsü taktığı için üniversitelerimizin kapısından çevrilenler, imam hatip okullarında okuduğu için dindar olabilmek veya dindarlığının gereğini yerine getirebilmek için gayret edenlerin 28 Şubat zulmünün içinde nasıl yaşadıklarını burada birçok anne baba gördüğü gibi ben de bir baba olarak yaşadım. Sadece ve sadece bir siyasi partide faaliyet gösterdiği hatta yalnızca ona muhabbet beslediği için olmadık tacizlere maruz kalan insanlar oldu. Okullarda cadı avına çıkıldı. İş yerlerinde cadı avına çıkıldı. Sokakta hatta camilerde cadı avına çıkıldı. Din adamı kisvesinde başörtüsüne füruat diyenler çıktı ortaya. Türkiye’nin her meselesi çözülmüş de sadece bu meselesi kalmış gibi tüm kurumlar ve kuruluşlar, kamunun tüm insan gücü, bu iş için seferber edildi. Takipler yapıldı. Tahkikatlar yapıldı. Soruşturmalar açıldı. Mahkemeler kuruldu. Sonuçta birkaç istisna dışında bunların hepsi sonuçsuz kaldı. Yasaklanmak istenen başörtüsü bırakın üniversiteleri artık hamdolsun kamuda da serbest hale geldi.”