Köşe yazarlarının, "kontrolsuzkoseyazarlari.wordpress.com" sitesinde yayımlanan bildirilerinde, "Biz aşağıda imzası bulunan köşe yazarları, Başbakan Erdoğan'ın gazete patronlarının köşe yazarlarını kontrol etmesi gerektiğini savunan açıklamasının varlığımızı borçlu olduğumuz basın özgürlüğüne ve genel olarak ”˜demokratik Türkiye' idealine aykırı, vahim bir tutum olduğunu düşünüyor ve bu açıklamayı protesto ediyoruz" denildi.Sürekli güncellendiği ifade edilen bildiriye, şu ana kadar imza atan gazetecilerin isimleri ise şöyle: "Avni Özgürel, Haluk Şahin, Ahmet Taşgetiren, Mümtazer Türköne, Cüneyt Ülsever, Mehmet Tezkan, Ferai Tınç, Hadi Uluengin, Yasin Aktay, Taha Akyol, Şahin Alpay, Ergun Babahan, Ayşe Böhürler, Ali Bulaç, Ahmet Hakan Coşkun, Cengiz Çandar, Yasemin Çongar, Abdurrahman Dilipak, Mustafa Erdoğan, Gülay Göktürk, Okay Gönensin, Nuh Gönültaş, Nazlı Ilıcak, Etyen Mahçupyan, Güngör Mengi, Nuray Mert ve Yıldıray Oğur." Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, gündemdeki konulara ilişkin açıklamalar bulundu. "Yanlış anlaşıldım" - Medya patronları konusunda köşe yazarları alındı. Bu kadar farklı yaklaşıldığına göre biz meramımızı anlatamamışız. Ben medya patronlarına şunu at bunu tut demedim ki. Patronlar zaman zaman beni ziyaret ederlerdi. Biz istikrar istiyoruz derlerdi. Gerilimden şikayet ederlerdi. - Bir medya patronunun kendi gazetesinin yazarından çizerinden benim gibi şikayet etmeye hakkı yoktur. - Bunu değiştirip değiştirmememe patronlara ait bir konu. Bize bunu sorma. Bana birşey denildiğinde benden isim isteme demişimdir. Hiçbir medya patronu "Başbakan benden şu ismi at" dedi diyemez. Gelsin benimle yüzleşsin. Ben bu denli aşağılık oyunların hesapları içerisine girmem. Onu başkaları yapsın. - O zaman bana da gelip şikayet etmesinler. İşletme senin, dükkan senin. Bir dükkan sahibi tezgahtarından memnun değilse ne olur...- O yayın politikasına uymayan adam orada nasıl durur? "Şok, şok, şok diye..." - Gazete ve televizyonlar şok, şok, şok diye her konuyu evirip çevirip milleti karamsarlığa sevk ediyor. İŞTE KÖŞE YAZARLARININ İMZAYA AÇTIĞI ORTAK METİN BDP'li Sırrı Sakık'ın iddiaları - Geçen hafta gensoru görüşmesinde gördünüz. Ana muhalefet partisi liderinin kapalı kapılar arkasında Sayın Sakık'la neler görüştüğünü tek tek açıklamaya başladılar. "20 militan getir, ben milletvekili adayı yapayım" pazarlık bu. - Bu görüşmenin kimin evinde yapıldığı da ortaya çıkıyor. Buna kılıf uyduracaklar. Ama bunların yaşamı bu. Akşam başka sabah başka konuşurlar. Burada kantar milletimin elinde. Gerçekler ortaya çıkıyor. Köşk'teki üçlü zirve - Biz davete icabet etmeme nezaketsizliğini mi gösterecektik. Sayın Cumhurbaşkanı davet etti, gittik. - İstiyorlar ki kimse kimseyle diyalog kurmasın. Sistem usulüne uygun olarak çalışmaktadır. Partiler de medya da sivil örgütler de duyarlı olmak zorundadır. Kriz sevdalıları için artık bu kapıda ekmek yoktur. Deniz Baykal'a yanıt - Son günlerde tutturmuşlar, "bunlar kavga çıkaracaklar, hesap ödemeden kaçacaklar" diyorlar. Biz milletin sofrasındayız. O sofrada da hizmetkarız. Hukukun üstün olduğu sistemlerde şahsi ya da siyasi öç alma hırsı söz konusu olamaz. Ortada işlenmiş bir suç varsa bağımsız mahkemelerde görüşülür karara bağlanır. "Kurumlar arasında gerilim yok" - Yasalar, anayasamız yasamanın, yürütmenin, yargının yeri ve konumunu belirlemiştir. Eğer alanlara tecavüz varsa milletimiz bunun hesabını sorar. Bugün yaşananlar bir siyasi intikam değil, tam tersine demokrasiden intikam almak isteyenlerin hukuk önünde hesap vermesidir. Bütün dünya bunu böyle görmelidir. - Şeffaflaşmaktan başka yol yoktur. Temiz yönetimin hayata geçmesinden, hukukun herkes için geçerli olmasından başka yol yoktur. Ortada gerilim söz konusu değil. Kurumlar arasında gerilim yok. Türkiye sadece normalleşiyor. "Anayasa paketini görmediler bile..." - Daha paketi görmeden biri kalkıyor ”˜asla görüşmeyiz' diyor. Hani uzlaşmacıydın. Ne bu kin, bu tavır. Sizinle olmaz bu iş. Öyleyse biz asıl sahibine millete gidiyoruz. - Anayasa değişikliği ve yargı reformu üzerinde 2006'dan beri çalışıyoruz. Çalışmalarımız belli bir aşamaya gelmişti, 2007'deki gelişmeler oldu. Son yaşananlardan hareketle bir tepki hissiyatıyla değil ta o günlerden beri süregelen bir çalışma. Mart sonuna kadar TBMM'ye bir reform paketi sunacağız. Türkiye'yi AB müktesabatı ile uyumlu hala getirecek bir paket olacak. Elbette diyalogla bu süreci geliştireceğiz. Biz kapısı açık olanların kapısını çalarız. Eli yumruk olanlarla görüşemeyiz, eli açık olanlarla tokalaşırız. Bu konuda da son sözü milletin söylemesini sağlayacağız.