Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, düşünce özgürlüğün de bir sınırının olduğunu ifade ederek Charlie Hebdo karikatürlerini yayımlayan Cumhuriyet gazetesi için “Sen hangi ülkedesin ya? Bu ülkenin yüzde 99’u Müslüman diyorsun. Sadece Müslümanların kutsalına değil, kimsenin kutsalına bu şekilde hakaret edemezsin” ifadelerini kullandı. İsrail’in gücünün kendisini ilgilendirmediğini söyleyen Erdoğan, Cumhurbaşkanı Sarayı'nın adının da yakın gelecekte Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olarak değiştirileceğini belirtti. Erdoğan, Rus lider Putin’in kendisine “Bu eser, büyük devlet olmanın alametidir.” dediğini aktardı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Genç İş Adamları Konfederasyonu üyelerini Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şu şekilde: “Alışılmış bir cumhurbaşkanlığı görevine talip olmadığımı söylemiştim. Biz istişarenin uyumun koordineli şekilde çalışmanın önemini bilen, faydasını görmüş bir geçmişe sahibiz. Bir güven, iki istikrar demiştik. Ve bunu gerçekleştirdik. Bu iki sihirli kelime bizi buralara taşıdı. Güvenin olmadığı yerde istikrar olmaz. Eğer yatırımcı geleceğini göremiyorsa gelip o ülkede yatırım yapmaz.

“17-25 ARALIK DEMOKRASİYE VE SİVİL SİYASETE DARBE GİRİŞİMİ”

17-25 Aralık demokrasiye ve sivil siyasete darbe girişiminden beri, paralel yapının bu konuda başı çektiğini biliyoruz. Düşünebiliyor musunuz, bu ülkenin vatandaşı olacaksın, pasaportunu taşıyacaksın, bir STK oluşturacaksın, ondan sonra da gideceksin Avrupa’da ABD’de Türkiye’nin aleyhinde kampanyalar sürdüreceksin. Bu kampanyalar tamamen yalan yanlış. Bunlarda bir de yalan meşrudur, takiye gizlenme çok başarılıdır. Kendilerini çok iyi gizlerler saklarlar. Yeri geldiği zamanda hangi grubun kurumun içerisine gireceklerse, o kurumun değer verdiği neler varsa, bu kendilerine ters de düşse onu yaparlar.

“BENİ DEĞİL, SİZLERİ HEDEF ALMIŞLARDI”

17-25 Aralık darbe girişimini sadece şahsımla, hükümetle ve partiyle ilişkili hale getirenler yanlış düşünüyorlar. Hadiseyi yanlış değerlendiriyorlar. Bu darbe teşebbüsü doğrudan demokrasiye milli iradeye, Türkiye’nin geleceğine yapılmıştır. Hedef Türkiye’nin birliğiydi, bütünlüğüydü, huzuruydu. Beni değil sizleri, sizlerin emeğini, varlığını hedef almışlardı. Her türlü tehditle haraçlar toplanabiliyordu.

“GEÇENLERDE BİR OPERASYON OLDU”

Geçenlerde bir operasyon oldu. Bu operasyonu basın özgürlüğüne yönelik yapılmış bir operasyon gibi göstermeye gayret ettiler. Hâlbuki tam aksi. Bunlar, Tahşiye adı verilen bir kitap evine ve bu kitapevinin onların elindeki belli imkânları alacağını görerek, onların aleyhine yazdıkları yazılar sebebiyle, onların ihbarı sebebiyle, bu insanlar 17 ay içeride yattılar. Ondan sonra da utanmadan ne diyorlar? Bunlar fikir özgürlüğüne, düşünce özgürlüğüne, medyaya karşı yapılmış bir operasyondur. A’dan Z’ye yalan.

“CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI, CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLLİYESİ OLACAK”

Güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Sadece Cumhurbaşkanlığı Sarayı. Şu anda Saray, kısa süre sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olacak. Hemen yanımızda kongre merkezinin arka tarafında bölgede şöyle bir cuma camii yok, orada cami inşa ediyoruz. Kongre merkezinin bana göre sağ tarafında çok amaçlı 2 bin kişinin katılacağı aynı anda yapabileceğimiz, yemekli toplantıyı kast ediyorum. Asgari 4 milyon cilt kitap alabilecek şekilde hem dijital ortamda hem de yaprak kitapla orada bir Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi kuralım. Orada ayrı bir hedefimiz olacak, 24 saat öğrenciye halka açık bir kütüphane haline getirmek. Bunun hazırlıklarını yapıyoruz, projeler hazırlanıyor. İki yılda bunları bitireceğiz. Saray kavramından rahatsız olanlar, temenni ederim ki külliyeden rahatsız olmazlar.

"BÜYÜK DÜŞÜNMEK CÜCELERİN İŞİ DEĞİLDİR"

Sayın Putin bir şey söyledi. 'Bu eser dedi büyük devlet olmanın alametidir', dedi. Çok ilginç vaka budur. Şimdi Kremlin'e gittiğiniz zaman oraya gelen turistleri görürsünüz. İstanbul’da nereyi geziyorlar, Dolmabahçe, Topkapı Sarayı'nı geziyorlar. Büyük düşünmek, cücelerin işi değildir. Tabi bu cücelere hakaret olmasın, onlar benim canım ciğerimdir.

“ÇÖZÜM SÜRECİNDE SOMUT GELİŞMELER BEKLİYORUZ”

Türkiye’ye yönelik olumsuzluk beklentilerin yoğunlaştığı bir alanda sosyal barıştır. Doğu ve Güneydoğu'da yaşanan hadiselerdir. Biz tarihi bir adım atarak çözüm süreci başlattık. Tüm saldırılara sıkıntılara rağmen, çözüm sürecinin kararlılıkla yürüdüğünü belli bir noktaya geldiğini görüyoruz. Yakın bir zamanda çok daha somut, umut verici gelişmeler bekliyoruz. Sizlerden çözüm sürecine daha fazla destek olmanızı bekliyorum. Türkiye’nin bu meseleyi tamamen geride bıraktığında müthiş bir sıçrama yapacağına inanıyorum.

İSRAİL’E: O ÜLKENİN GÜCÜ BENİ İLGİLENDİRMEZ

Bu olaylar karşısında, kalkıp da Türkiye üzerinden bazı operasyonlara girişmek hayaldir, bunu bilmenizi istiyorum. Ben gerçek tespiti yapıyorsam, bunu eleştirenler acaba 'Erdoğan niye yaptı' diye sorması lazım. O ülkenin gücü beni ilgilendirmez. İsrail yönetimi, halkı demiyorum. Gazze’de Filistin’de 2 bin 600 insanı çoluk çocuk demeden öldürüyorsa, ben onu lanetlerim.

ERDOĞAN’DAN BATILI LİDERLERE: YAHU, BIRAKIN BÖYLE KURU LAFLARI

Bazı ülkelerin kalkıp da İsrail yönetiminin avukatlığına soyunması manidardır. Ben şunu söyledim. Netenyahu buraya hangi yüzle geldi dedim, iki yüzlülüktür, dedim. Birkaç ay önce bombalarla orada Gazze’yi yerle bir edeceksin, 2 bin 600 insanı öldüreceksin. Peki, Fransa’ya gelen bu liderler neredesiniz, niye sesiniz çıkmıyor. Aynı şekilde 350 bin insanın öldüğü Suriye’de nerede insanlık? Niye sesiniz çıkmıyor. Şu anda benim ülkemde bir milyon 700 bin sığınmacı var, hani desteğiniz? Yanımıza geliyorlar, çok teşekkür ederiz, hakikaten her ülkenin kaldırabileceği bir iş değildi. Yahu bırakın böyle kuru lafları, ne destek veriyorsun onu söyle.

“DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN DE SINIRI VARDIR”

Bunlar maalesef dürüst davranmıyorlar. Samimi davranmıyorlar. İşte Avrupa’nın birçok ülkesinde teröristler şu anda oralarda kalıyor. Türkiye üzerinden gelip geçenlerden bahsediyorsun. Sen kendi ülkenden çıkarken, kendi pasaport kontrolünü iyi yap da kaçmasın. E kaçırdın, bize bildir. Aksi takdirde konuşamazsın. Provokatif yayınlarıyla nam salmış bir dergiye, ki bu dergiyi Papa da lanetliyor. Müslümanlar hakkında da Hıristiyanlar hakkında da maalesef özgürlük denmez buna. Başkasının özgürlük alanının sınırlarının içerisine girerse orada terör estirmek denir. Düşünce özgürlüğünün de bir sınırı vardır, benim özgürlük alanıma kadar. Benim özgürlük alanıma geldiğinde orada duracaksın ki benden de saygı göresin.

CUMHURİYET GAZETESİ’NE: SEN HANGİ ÜLKEDESİN YA?

Sen hangi ülkedesin ya? Bu ülkenin yüzde 99’u Müslüman diyorsun. Sadece Müslümanların kutsalına değil, kimsenin kutsalına bu şekilde hakaret edemezsin. Ve neymiş emniyet görevlileri gelmiş arama tarama yapmışlar. Vatandaş gelmiş tahrik ediyor. Böyle yaptığın sürece sen tahriki davet ediyorsun. Bunun kapısını sen açıyorsun. Ne yazık ki bu tür atılan adımlar, ülkenin birliğini beraberliğini de bozmaya yöneliktir. Müslümanların peygamberleri konusundaki hassasiyeti açıkça ortadayken ısrarla bunun üzerine gidilmesi kesinlikle düşünce hürriyetiyle ilgili değildir. Saldırı sonrasında ortaya konan tutum, karikatürlerin milyonlarca basılması da düşünce özgürlüğüyle ilgili de değildir. Burada tehlikeli oyunlar oynanıyor.