Dünya Kanser Haftası dolayısyla uzmanlar, bu sinsi hastalığa bir kez daha dikkat çekti. Dünyadaki ölüm sebepleri arasında kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada gelen kanser, bu alandaki bilimsel çalışmaların yoğunluğuna rağmen gerilemiyor, aksine önümüzdeki yıllarda ilk sıraya yerleşeceği öngörülüyor.

Şifa Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Armağan Arıcan, öncelikle kanser teşhis ve tedavisinde ciddi gelişmeler yaşandığına dikkat çekerek, günümüzde kanser olan hastaların yaklaşık yarısının kurtulduğunu söyledi. Bu anlamda umutsuz bir noktada olmadıklarını anlatan Arıcan, bütün olumlu gelişmelere rağmen kanserin büyük bir hızla artmaya devam ettiğini söyledi. Prof. Dr. Arıcan, “Dünya Sağlık Örgütü'nün, ölüm nedenleri üzerine 2002 ile 2030 yıllarını kapsayan bir çalışması var. Maalesef orada kanserle ilgili çok çarpıcı bir rakam var. Dünya Sağlık Örgütü'nün bu çalışması bize diyor ki bugün için kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümler 8 milyon civarında, hemen arkasında da buna yakın bir rakamla kanser geliyor ancak 2030 yılı için öngörü şu, kalp ve damar hastalıklarından yıllık ölüm rakamı 1 milyon artarak 9 milyona ulaşacak, bugün için 8 milyona yakın olan kanser kaynaklı ölümlerse 11 milyonun üzerine çıkarak, bir numaralı ölüm nedeni olacak. Bugün gelişmiş ülkelerde iyi yaşam koşulları ve gelişen sağlık hizmetleri kanser vakalarını azaltsa da artan yaşam süresi maalesef ters etki yapıyor. Bunun için de ülkelerin sağlık altyapılarının bu 2030 yılı öngörülerine hazır olması gerekiyor.” diye konuştu.

KANSER VAKALARI ARTIYOR MU?

Hayat şartlarındaki iyileşmeye, teşhis ve tedavi yöntemlerinde devrim niteliğindeki gelişmelere rağmen kanser vakalarının artıp artmadığı sorusuna karşılık ise Prof. Dr. Arıcan, iki noktaya dikkat çekti: "Birincisi. tanı yöntemleri çok gelişti ve eskiden adı koyulamayan birçok vakanın artık kanser olduğunu biliyoruz. İkincisi ise evet, maalesef yıla vurulduğunda kanser vakalarında artış var." Arıcan’a göre bu artışın en önemli sebebi, çevre faktörlerindeki olumsuz gelişmeler. Kanserin genetik bir boyutu da var ancak büyük oranda sebep çevre faktörleri.

Armağan Arıcan, bugün karşılaşılan kanser vakalarının yüzde 60'ının altında, çevre faktörlerinin yattığını belirterek şöyle konuştu: “Tüm hastalıklarda olduğu gibi kanserde de korunmak, tedaviden çok daha kolay ve ucuzdur. Kanserin çevresel faktörlere ve yaşam tarzına bağlı olduğu artık biliniyor. Tüm kanserlerin neredeyse yüzde 60-70’i sigara ve tütün ürünleri kullanımı, yanlış beslenme ve hareket azlığına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bilinen bu faktörlerin ortadan kaldırılması, kanser yaptığı bilinen maddelerin kullanımından vazgeçilmesi, kişilerin kanserden korunması için temel ama çok basit korunma yöntemleri olacaktır.”

UMUT IŞIĞI VAR MI?

Prof. Dr. Arıcan, geçmişe göre büyük yol alındığını söyledi. 30-40 yıl önce adeta, "tıbbın yapabileceği hiçbir şey yok" denen vakaların bugün yarısının iyileştiğini ve bu kişilerin kanserden tamamen kurtulduğunu aktardı: “Bu çok ciddi bir oran. Burada yüzde 50 derken de kür elde etmekten söz etmiyorum. Bugün için vakaların yüzde 50’si kanserlerinden kurtuluyorlar. Bunların içinde örneğin lösemi lenfomalar çok yüksek orandadır. Yine meme ve yumurtalık kanserlerinin çoğu bu grup içindedir. Medyaya bazen yanlış aksetse de derin araştırmalar var. Genetik kaynaklı kanserlerle ilgili, bozulmuş genleri düzeltme yolunda da ciddi çalışmalar var.”