Memorial Hizmet Hastanesi Dahiliye Bölümü Uzmanı Yavuz Öztürker, ödemin önemli bazı hastalıkların belirtisi olabileceği uyarısında bulunarak dikkatle tedavi edilip takibinin yapılması gerektiğini söyledi. Öztürker, günlük gereksinimden fazla alınan tuzun, ödem oluşumunu hızlandırdığını vurguladı.

Uzman Doktor Yavuz Öztürker yaptığı açıklamada, ödemin vücutta özellikle yumuşak dokuların olduğu bölgelerde, damar içi sıvının damar dışına sızması ile oluştuğunu kaydetti. Ödemin aşırı tuz tüketimi, fazla sıvı alımı, aşırı hareketsizlik gibi durumlarda oluşabileceği gibi çeşitli hastalıkların bir belirtisi olarak da ortaya çıkabildiğine dikkat çeken Öztürkler, şunları kaydetti: “Sıcak havalarda vücutta su ve tuz tutulumu artarken en çok şikayet edilen konuların başında vücuttaki ödemler geliyor. Ödem, zaman zaman önemli bazı hastalıkların belirtisi olabiliyor ve dikkatle tedavi edilip takiplerinin yapılması gerekiyor. Böbrek ve kalp yetersizliği, karaciğer sirozu, ileri beslenme bozukluğu, tiroid bezi hastalıkları gibi bazı hastalıklar tüm vücutta ödem oluşturabilir. Damar tıkanıklığı ve hareketsizliğe bağlı oluşan ödemler ise genelde kol ve bacak ya da tek bir vücut bölgesinde görülebilir. Alerjik ödemler de göz çevresi ve dudak gibi tek bölgede olabilir.”

Ödemin belirtilerinin vücutta kaynak aldığı bölgeye göre değişebildiğini anlatan Öztürker, şu bilgileri verdi: “Örneğin kalp ve böbrek yetersizliği, sürekli oturmaya bağlı ödemler yer çekimi etkisi ile ayak bileği ve bacaklarda oluşur. Damar tıkanıklığına ya da toplardamara bası yapan nedenlere bağlı ödemler tek kol ya da tek bacakta şişme ile ortaya çıkabilir. İç organlarda sıvı birikmelerine bağlı ödemler ise, o organla ilgili bulgular verebilir, örneğin akciğer ödeminde nefes darlığı gözlenebilmektedir. Özellikle yetişkinlerde ödemin klinik olarak bulgu verebilmesi için neredeyse 3 litreden fazla sıvının birikmesi gerekir. Buna bağlı olarak kiloda artış, hareket yeteneğinde azalma, ciltte incelme ve sıvı sızması, bunların sonucu da ödem yaraları gelişebilir.”

TUZ TÜKETİMİNİ AZALTIN

Günlük gereksinimden fazla alınan tuzun, ödem oluşumunu hızlandırdığını ifade eden Öztürker, şu uyarılarda bulundu: "Bu sebeple yemeklere az tuz konulmalıdır. Hazır ürünlerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Tuzlu zeytin ve peynirler suda bırakılıp, tuzları alındıktan sonra tüketilmelidir. Bol taze meyve ve sebze tüketimi özellikle önerilir. Bu tip besinler ödem yapmayacağı gibi bu besinlerin sindirim sistemi üzerine de olumlu etkileri vardır. Hatta bazı besinlerin (ananas, kivi, nar, armut, kavun, karpuz gibi meyveler ile maydanoz, salatalık ve kabak gibi sebzeler) idrar söktürücü etkileri vardır ve metabolizmamız için oldukça yararlı olduğu bilinmektedir. Fazla tuz alınmadan içilen suyun ödem arttırıcı bir etkisi yoktur, ancak kalp ve böbrek hastaları bu konuda dikkatli olmalıdır. Kırmızı et, beyaz ete göre yani tavuk ve balıketine göre daha çok tuz içerdiğinden tüketimi sınırlandırılmalıdır.”

HAZIR GIDA VE SOSLARDAN UZAK DURUN

Fazla tuz alımının engellenmesinin, hazır gıda ve soslardan uzak durulmasının, alkol, sigara ve kafeinli içeceklerin azaltılmasının en önemli noktalar olduğuna dikkat çeken Öztürker, şunları kaydetti: “Alınan ağrı kesici ve romatizma ilaçlarının dozu ayarlanmalıdır. Kortizon kullanan hastalara ödem oluşumu ile ilgili bilgi vermek gerekmektedir. Tansiyon ilaçlarından bazıları ayak bileğinde ödeme neden olabilir. Eğer kişide hareket eksikliği ve aşırı durağanlık var ise günlük aktiviteyi artırmak lenf ve kan dolaşımını artıracağı için ödemin azalmasına yardımcı olur. Eğer kişide vücutta sıvı birikimine yol açan herhangi bir hastalık var ise öncelikle bu hastalığın belirlenmesi ve tedavi edilmesi gerekmektedir. Ödem tedavisinde idrar söktürücü ilaçlar en çok kullanılan ve en etkili ilaçlardır. Ancak bu ilaçlar mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Gereksiz yere ya da fazla dozda kullanılan idrar söktürücüler vücutta su ve tuz kaybına yol açabilir. Bu durum ise istenmeyen sonuçları doğurabilir.”