Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, siyasi iktidarın sadece kendini alkışlama özgürlüğünü kabul ettiğini söyledi.

Trabzon Barosu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen Geleneksel Karadeniz Baroları Futbol Turnuvası’nın açılışına katılmak üzere Trabzon’a gelen TBB Başkanı Feyzioğlu, Afyonkarahisar Barosu'na kayıtlı avukat Umut Kılıç’ın, hakimlik ve savcılık sınavının mülakatına geldiği Ankara'da, cumhurbaşkanına hakaretten tutuklanmasıyla ilgisi Trabzon Barosu’nda açıklama yaptı.

Feyizoğlu, bir önceki yazılı sınavda 85 puan almasına rağmen keyfi olduğunu düşündüğü mülakatta büyük bir haksızlık yapılarak elenmesini içine sindiremeyen Avukat Kılıç’ın, tekrar girdiği mülakatta, mülakatı yapan ve tamamı hâkim kadrosunda olmasına rağmen bürokrat olarak görev yapan üyelere hitaben, orada bulunma sebebinin mülakatlardaki keyfiliklerin insanların hayatlarına ne kadar büyük zarar verdiğini yüzlerine anlatmak olduğunu ifade ettiğini belirtti. Heyetin, 10 dakika tahammül edip, bir çay ısmarlayıp dinlemek suretiyle bitecek bu demokratik düşünce açıklamasına tahammülsüzlük gösterdiğini ve polis marifetiyle meslektaşlarını dışarı çıkarttığını anlatan Feyizoğlu, polisin sert bir şekilde sürükleyerek dışarı çıkartırken, meslektaşlarının da haklı olarak bazı cümleler sarfettiği bilgisini verdi.

Birilerine sıcak ve sempatik görünme kaygısıyla meslektaşlarının tutuklanmaya sevk edildiğini dile getiren Feyizoğlu, “Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırılmasıyla gurur duyan siyasi iktidar duysun, dinlesin. Yerine koydukları özel görevli Sulh Ceza Hakimlerinden biri meslektaşımızı tutuklamıştır. Tutuklama gerekçesi; Cumhurbaşkanına hakaret. Bu kararı veren hakime Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını deste deste göndereceğiz, okusun öğrensin. Çok daha ağır cümleler, AHİM tarafından; ‘siyasilere ağır eleştiridir, düşünce açıklama hürriyeti içindedir’ diyor. Bu tutuklama kararı veren hakime buradan soruyorum; sen Sulh Ceza Hakimi, yazıhanesi belli, evi belli, barosu belli, adı sanı bili, kim olduğu belli, anası babası belli, işi gücü belli olan gencecik bir meslektaşımızın kaçacağını hangi akılla hükme bağladın. Hangi vicdanla gece yattın. Sen kim oluyorsun da bu gencecik meslektaşımızı 'kaçar' diye tutukluyorsun. Sen herkesi kendin gibi mi biliyorsun. Biz avukatız hiçbir yere kaçmayız.” dedi.

“MÜLAKATLARDA KAMERA KAYDI NİYE KALDIRILDI DİYE SOR”
Dosyada delil olarak sadece bir tutanağın olduğunı kaydeden Feyizoğlu, şöyle devam etti: “Sen Sulh Ceza hakimi dosyada bir tane delil var; tutanak. Önce otur, 'bu iktidar mülakatlarda kamera kaydını niye kaldırdı?' diye sor. Niye kamere kaydı kaldırılmıştır, bir sor. Ben cevabını vereyim; keyfi mülakatlar tam gaz devam etsin diye. Sen Sulh Ceza Hakimi, dosyadaki o tek delil, bu tutanak karartılabilir mi, çalınabilir mi ki sen benim meslektaşımı delilleri karartacak diye tutukluyorsun. Sen Sulh Ceza Hakimi, tutuklamanın orantılı olduğunu söylüyorsun. Senin mahkemen ceza verse ertelemeye tabi. Ertelemeye tabi bir suçtan dolayı bir meslektaşımı, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını sen kim oluyorsun da orantısız tutukluyorsun. Ve sen Sulh Ceza Hakimi, hadi tutuklayacaksan gel bizi de tutukla. Sana diyorum ki; suç işledin, hukuksuzluk yaptın, vicdansızsın. Ve soruyorum sana; kime hizmet ediyorsun?”

HSYK’nın silah dolu MİT TIR’larına arama kararı veren savcı hakkında 3 yıl hapis cezası talibiyle bir iddianame düzenlediğini hatırlatan Feyizoğlu, “Bizim için içtihattır o. O içtihadı oku, öğren. İçi ağzına kadar silah dolu TIR’ları arama talebinde bulunan o savcı için ‘kanundaki şartlar oluşmadığından arama talep etmek suretiyle görevi kötüye kullanmıştır’ diyor. Sen Sulh Ceza Hakimi, kanundaki tutuklama şartlarının bir tanesi bile oluşmadan benim meslektaşımı tutuklamışsın. Bu içtihat senin içindir. Bu içtihadı sana uygulatırız.”

Hakim cübbesi, savcı cübbesi giyen herkesi devletin hakimi, cumhuriyetin savcısı olmaya davet eden TBB Başkanı Feyizoğlu, “Bu işin peşini bırakmayacağız. Meslektaşımızın tutuklanması ile ilgili bütün hukuki yollara başvurulacaktır. Ayrıca, uluslararası meslek örgütlerimiz, insan hakları örgütleri, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği de hukuksuzluğun geldiği bu son nokta hakkında bilgilendirilmiştir. Türkiye'de fedakârca, hukuka uygun olarak görevini yerine getiren binlerce avukatımız, hâkimimiz ve savcımız vardır. Türkiye adaletini er ya da geç bulacaktır.” ifadelerini kullandı.

“SİYASİ İKTİDAR SADECE KENDİNİ ALKIŞLAMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KABUL EDİYOR”
Metin Feyizoğlu, son yıllarda yaşanan hukuksuzluklarla ilgili bir süre üzerine de şunları söyledi: “Siyasi iktidar sadece kendini alkışlama özgürlüğünü kabul ediyor. Onun ötesinde bir özgürlük kabul etmiyor. Biz burada siyasi particilik falan yapmıyoruz. Bu iktidar gider bir başka iktidar gelir. Aynısını yapmaya kalkarsa biz de yine aynı şeyleri söyleriz. Olay herkes için hukuktur, herkes için adalettir. Farklı siyasi partilerden gelebiliriz, farklı dünya görüşlerinden gelebiliriz, farklı mezheplerden olabiliriz, farklı dinlerden olabiliriz, inanırız inanmayız ama biz milletiz. Ve biz 77 milyon eşit vatandaşız. Türkiye Cumhuriyeti’nde vatandaşlıktan daha büyük bir makam olmadığını bütün siyasiler, özellikle Türkiye’yi yönetenler ve yönetmeye talip olanlar anlayacaktır. Anlamayana da anlatmak bizim görevimizdir.”