Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, CHP ve MHP'nin kapatılması için çalışma yapılacağı yönündeki iddialara sadece gülüp geçtiğini belirterek, "Ne diye kapatsınlar? Türkiye'de parti kapatmaları bitti. Bugüne kadar hangi parti kapatmaları, hangi işe yaradı? Parti kapatmalara hep karşı durduk. Gülüp geçiyorum. Gülüp geçmeyeceğim bir noktaya iş gelirse aynı gemideyiz, hepimiz çok büyük zarar görürüz. Böyle bir saçmalığın Türkiye'de gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum. Son kertede akıllı insanlar, bu akıl fukaralarına gerekeni söylerler." dedi.

Bazı ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Balıkesir'e gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, Balıkesir Barosu'nu ziyaret etti. Baro Başkanı Yaşar Meyvacı ile görüşen Feyzioğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

'BURSA'DAN İZMİR'E 'TÜRKİYE ADALETİNİ ARIYOR' YÜRÜYÜŞÜ BAŞLIYOR'

5 Nisan Avukatlar Günü'nde Bursa'da düzenlenecek mitingin ardından, "Türkiye Adaletini Arıyor" adı altında İzmir'e kadar bir yürüyüş başlatacaklarını belirterek, "Bursa'dan yürüyerek Balıkesir'e Kuvay-i Milliye topraklarından geçeceğiz. Buradan yine yürüyerek Manisa, oradan da İzmir'e geçeceğiz. Büyük bir yürüyüş olacak. Tüm siyasi partilerin üzerinde olacak. Herhangi bir siyasi partinin sloganı, desteği ve karşıtlığı olmaksızın, 77 milyonun eşit vatandaşlık ve adalet paydasında buluşması için büyük bir yürüyüş başlatacağız. Tüm siyasi partilerle Türkiye'yi kucaklaştıracak olan güç demokrasidir, insan haklarıdır. Anayasa'nın ilk üç maddesinde tartışmasız buluşmak olduğunu anlatacağız." dedi.

Bir soru üzerine, Meclis'te görüşmeleri devam eden İç Güvenlik Paketi'ne ilişkin de açıklamalarda bulunan Feyzioğlu, HDP'nin talebi üzerine bazı maddelerin tekrar gözden geçirilecek olmasına tepki gösterdi. Sadece HDP'nin değil, bütün toplumun talebinin dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Üç hafta önce 33 baro başkanının Ankara'da buluştuğunu belirterek, partilerin Meclis grup başkan vekilliklerini ziyaret ettiklerini ifade etti. Ziyaretleri, "Yapmayın, toplumu germeyin. Güvenliği, demokrasiyi askıya alarak sağlayamazsınız." haykırışı olarak niteledi. Siyasi partilerin üzerinde bir çalışma yaptıklarına dikkat çekerek, "Yoksa HDP ile pazarlıkla değiştirmek şudur: İmralı ziyaret edildi. İmralı, 'Bakın, bu paketi çıkarırsanız sorun yaşarsınız.' dedi. Bu bir başka olaydır. Bu 77 milyonun hassasiyetini dikkate alan bir yaklaşım değildir. Ben 77 milyonun hassasiyetini dikkate alan bir yaklaşımı tercim ederim. Umarım öyledir." dedi.

Metin Feyzioğlu, Twitter'da "Fuat Avni" adlı hesabın ana muhalefet partisi CHP ve MHP'nin kapatılması için çalışma yapılacağı yönündeki iddiaları içinse, "Sadece gülüp geçiyorum. Ne diye kapatsınlar? Türkiye'de parti kapatmaları bitti. Bugüne kadar hangi parti kapatmaları, hangi işe yaradı? Parti kapatmalara hep karşı durduk, çünkü parti kapatmalar, partilerin içerisindeki radikal ve demokrat unsurların mücadelesinde, radikal unsurları hep biler. Demokrat unsuların ise geri çekilmesine neden olur. Partilerin iç iktidar kavgasında hep radikaller hakim olur. Örneğin Adalet ve Kalkınma Partisi'ne kapatma davası açılmamış olsaydı, belki bugün Adalet ve Kalkınma Partisi daha demokrat bir parti hüviyetini kazanabilirdi. CHP ve MHP'ye açılacak bir kapatma davası, demokrasinin askıya alınmasıdır. Böyle bir sistemin demokrasi olması söz konusudur değildir. Gülüp geçiyorum. Gülüp geçmeyeceğim bir noktaya iş gelirse aynı gemideyiz, hepimiz çok büyük zarar görürüz. Böyle bir saçmalığın Türkiye'de gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum. Son kertede akıllı insanlar, bu akıl fukaralarına gerekeni söylerler." ifadelerini kullandı.

'ENDİŞENİN AÇTIĞI KAPIDAN DİKTATÖRLÜK HEVESİ SOKULUR'

İç Güvenlik Paketi ile ilgili yanlış bir siyaset yürütüldüğüne işaret eden Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, şöyle devam etti: "Türkiye'de yakın gelecekte canlı bomba eylemlerinden endişe ediliyor. Hangi sebeplerle vahşi terör örgütlerinin hedefine koyulduk? Bunun mutlaka sorgulanması lazım. Burada ağırlıklı olarak korkulany IŞİD ve PKK'nın bombalama eylemlerinden endişe ediliyor. Bu korkuyu ve endişeyi siyasi iktidarıny parmak sallayarak, 'Siz ne derseniz deyin, biz bu yasayı geçireceğiz.' demek yerine, muhalefet liderlerinin genel başkalarını toplayıp ya da Meclis'te bir kapalı oturumda bunu anlatmalıydı. Bu güvenlik endişesinin açtığı kapıdan içeriye bir de diktatörlük hevesini sokmak var. Burada iyi bir dur, bir frene bas. Valiye ve kaymakama, polise istediği kişiyi gözaltına alma yetkisi vermesinin iç güvenlikle ne ilgisi var? Bir ceza soruşturmasında, dünyanın hangi demokratik devletinde vali ve kaymakam polise talimat verir? 'Şunu içeri alın, bunu içeri alın, şu gazeteciyi götürün, şu STK başkanını alın.' İç güvenlikle ne ilgisi var? Savcıdır yetkilisi. Savcı talimatı verir, gereği yapılır. İçişleri Bakanı, Başbakan ve onların fiili amirliğini hiçbir zaman bırakmamış olan Cumhurbaşkanı, istediği kişiyi sokaktan toplatıp 48 saat içeri attırabilir. İşte budur vahim olan. Bu yetkiler, yarın iktidarlar değişir, bir başkasının eline geçer. Vicdanlı, ahlâklı ve mantıklı düşünmek lazım. Bizim 77 milyonun doğrusunu bulmamız lazım. Bu tehlikelidir ve iç güvenlikle ilgisi yok."