Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, müzakere ya da çözüm süreci denilen sürecin, hükümetle ve özelde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile PKK arasında yürüyen ve kimsenin içeriğini aslında bilmediği bir süreç olduğunu söyledi.

Manisa Toplumsal Dayanışma ve Kültür Derneği (TDD) tarafından, Manisa Büyükşehir Belediye Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Türkiye'de Hukuk ve Demokrasi' adlı konferans öncesi gazetecilerin sorularını cevaplayan Metin Feyzioğlu, Türkiye’de hukukun dış politika ile çok fazla iç içe yürüdüğünü söyledi. Dış politikadaki gelişmelerin Türkiye’nin rejimini etkilediğini belirten Feyzioğlu, "Türkiye’nin hukuk sistemini etkiliyor, bunları konuşacağız hep birlikte. Ortadoğu’nun sınırlarının değişmesi, emperyal devletlerin bir takım menfaatleri uğruna yeni yapılandırmalar, Türkiye’de de rejimi zorluyor. Bunları konuşacağız." dedi.

HDP tarafından Abdullah Öcalan’ın Kandil’e yaptığı silah bırakma çağrısını da değerlendiren Feyzioğlu, "2013 yılında Öcalan’ın İmralı’dan yazdığı söylenen mektup, hükümetle birlikte yazılmıştır dediğim bir mektup, bir manifesto var. O zaten bir yol haritası. Dünkü 10 emri ya da 10 maddeyi bu yol haritası ile birlikte okumak lazım. Biz Türkiye’de kimsenin burnu kanasın istemeyiz. Bunu tartışmak söz konusu bile değil. Askerimizin, polisimizin, yurttaşlarımızın, saçının teline zarar gelsin istemeyiz. Kan dursun istiyoruz, bunda tartışma yok. Kanı durdurmak için, toplumsal barışı sağlamak için ne yapılması gerekir; işte bu noktadayız. Bugün müzakere ya da çözüm süreci denilen süreç, hükümetle ve özelde Recep Tayyip Erdoğan ile PKK arasında yürüyen ve kimsenin içeriğini aslında bilmediği bir süreç. Nerden öğreniyoruz içeriğini? Yine hükümetten değil, 10 emri okuyanlardan öğreniyoruz. Yani ‘İmralı böyle dedi’ diye öğreniyoruz, Abdullah Öcalan’ın mektubundan öğreniyoruz." ifadelerini kullandı.

Yapılan görüşmelerde Anayasanın ilk 3 maddesinin değiştirilip değiştirilmeyeceğini soran Feyzioğlu, "Bana birisinin ağız dolusu şunu söylemesi lazım; Anayasa’nın ilk 3 maddesini değiştirmek istiyor musunuz? Yani o 10 emirde Anayasanın ilk 3 maddesinin değiştirilmesi var mı? Müzakere masasında Anayasanın ilk 3 maddesini değiştirebiliriz sözü verdiniz mi? Bunu duyalım. ‘Hayır asla ilk 3 maddede bir değişiklik düşüncemiz yoktur’ desinler, ağız dolusu bir desinler devam edelim. Ama Türk milletini parçalara ayırıp, farklı milletler yaratıp, o farklı milletler üzerinden yeni bir yapılanma; sonuç itibariyle Türkiye’yi bugünden de kötü koşullara zorlar. 2010 tarihinde ‘yetmez ama evet’ diye bir yola çıktık. Bir sandala bindirildik. Bugün 2010’da ‘yetmez ama evet’ diyenlerin bir kısmı ya hapse girdi ya da ‘bin pişmanız’ dedi. Unutmayın bunu. Niye, çünkü düşünmediler. ‘Olsun bir kere değişsin de nasıl değişirse değişsin’ dediler. Biz kalıcı bir toplumsal barış için tartışmak zorundayız. Tartışmayı, konuşmayı ‘vatan hainliği, sen barış istemiyor musun?’ gibi duygusal salvoyla karşılamak bu millete iyilik ve hayır değildir. Biz tartışmak, konuşmak, öğrenmek istiyoruz. Bilmediğimiz bir konuda bir karanlığın içerisinde ilerlemek istemiyoruz. 77 milyonu bir karanlık tünelde kim götürüyor, rehberimiz kimdir? Bunu bilmeden olumlu yorumlar yapmakta tereddütlü davranıyorum." diye konuştu.

Feyzioğlu daha sonra konferansın yapılacağı salona çıktı. Salonu dolduran kalabalık tarafından coşkulu bir şekilde karşılanan Feyzioğlu, protokolde kendisi için ayrılan yere oturmak yerine salonun ortalarında bir alana oturdu. Salonu dolduranlar sık sık ‘Faşizme karşı omuz omuza’ ve ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganlarıyla tempo tuttu. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı okunmasının ardından kürsüye çıkan Feyzioğlu, 'Türkiye'de Hukuk ve Demokrasi' adlı konferansta konuştu.