Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Çağlayan Adliyesi’nde şehit edilen Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın vücuduna 5 değil 10 kurşun isabet ettiği gösteren hastane raporunun incelenmesi gerektiğini söyledi. Feyzioğlu, “Birisi beş kurşun diyor ardından 10 kurşun çıkıyor. Bu olayın incelenmesi lazım. Bu olayın sonuna kadar incelenmesi lazım.” dedi.

Metin Feyzioğlu, 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla Anıtkabir’i ziyaret ederek Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesine çelenk bıraktı. Ardından kucağına baro üyesi avukatlardan birinin kız çocuğunu alarak ziyaretçi defterini imzalayan Feyzioğlu, burada deftere yazdıklarını okudu. Feyzioğlu deftere, “Üstünlerin hukuku yerine hukukun üstünlüğünü savunmaya yılmadan devam edeceğiz. Biz bu şerefli mücadelenin sonunda milletimizi avukatlar olarak aydınlığa çıkaracağız. Bu mücadelenin sonu herkes için adalettir. Türk milletinin eşit yurttaşlık paydasında bir büyük kucaklaşmayı gerçekleştirmesidir.” diye yazdı.

'AVUKATLARIN HEDEF TAHTASINA KONULMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ'

Anıtkabir’den ayrılırken de gazetecilerin sorularını cevaplayan Feyzioğlu, ilk olarak “Mussolini’nin çok ünlü bir sözü var tarihe geçmiştir. ‘Avukatlar olmasaydı ben İtalya’yı mükemmel idare ederdim’ diyor. Bir de bugün Anıtkabir’deyiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün çok ünlü bir sözü var. Ankara Hukuk Fakültesi’ni açılışında ‘Bu büyük müesseseyi açarken duyduğum mutluluğu hiçbir teşebbüsümde duymadım’ diyor. Biz Mustafa Kemal Atatürk’ün ışıklı yolundan giden Cumhuriyet avukatlarıyız. Dolayısıyla bu ülkenin keyfi bir şekilde yönetilmesine ve avukatların da hedef tahtasına konulmasına izin vermeyeceğiz. Avukatlara yönelik her saldırı aslında vatandaşa yönelik saldırıdır. Bunu halkımızın çok iyi bildiğini de biliyoruz. Türkiye’de son 5 yıldır milletimiz iyi ki avukatlar var iyi ki barolar var diyor. İşte bu mücadelenin bir sonucudur bu.” değerlendirmesinde bulundu.

Ardından Çağlayan Adliyesi’nde dün avukatların polis tarafından aranmak istenmesiyle yaşanan tartışmaları değerlendiren Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, “Gelelim dünkü olaylara. Öncelikle hepimizin içi yanıyor. Bir meslektaşımızı kaybettik. Aynı sırada okuduğumuz aynı okullardan mezun olduğumuzu bir arkadaşımızı bizim gibi bir hak savaşçısını kaybettik. O yüzden ayrımız gayrımız yok bizim. Bugün restleşme günü değil. Bugün hakikaten birlik beraberlik günü. Birlikte teröre karşı akılcı çözümleri üretme günü.” dedi.

'ERDOĞAN HEDEF SAPTIRMAK İÇİN AVUKATLARI GÖSTERİYOR'

Feyzioğlu, ardından da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi: “Peki bunun yerine Cumhurbaşkanından kaynaklanan yaklaşım nedir? Türkiye’deki güvenlik açığını istihbarata zaafını Türkiye’nin terör örgütlerinin oyun alanı haline getirilmiş olmasını bir kenara bırakıyor. Bu konulardaki şahsi sorumluluğunu da sorumsuzluğuyla kapatıp hedef saptırmak anlamında avukatları gösteriyor. Sanki sorumluymuş gibi. Niyeymiş? Bir terörist piyasadan 20 liraya bir avukat cübbesi almış, koluna takmış, onunla girmiş. Peki sizin adliyeyi emanet ettiğiniz güvenlik kimlik sormuş mu? Kimliğini okuyucudan geçirmiş mi? Türkiye’nin en güvenilir kimliğine sahibiz biz. İddia ediyorum adliyeye her gün işi dolayısıyla girenlerin içinde avukatlar kadar güvenli giriş yapan başka hiçbir kesim yok. Biz avukat hakim savcı aynı statüde mesleğimizi yerine getirmemizi engellemeyecek, yıldırmayacak şekilde taramaya hiçbir zaman hayır demedik. Hakim de duyarlı kapıdan geçecek, savcı da geçecek, avukat da geçecek, adliye personeli de geçecek. Bugün Türkiye’de en büyük sorun ‘ben hakimim hiçbir şekilde ne kimlik gösteririm ne duyarlı kapıdan geçerim’ diyenlerle savcılar, ‘hayır ben geçmem’ diyor veya adliye personeli Türkiye’nin güvenlik anlayışı ‘Mehmet abi nasılsın’ şeklinde hemşehrinin hemşehriye duyduğu güvenle sınırlı. Böyle bir keyfilik olmaz.” dedi.

'SALI GÜNÜ HSYK BAŞKAN VEKİLİ İLE GÖRÜŞECEĞİZ'

Türkiye’nin bir ateş çemberinin ortasında yaşadığını belirten Feyzioğlu, “Ve teröre karşı hepimizin can güvenliğini koruyacak makul tedbirlere ihtiyaç var. Biz bu tedbirleri görüşmek üzere HSYK Başkan vekilinden randevu talep ettik. Salı günü kendisi Ankara’ya geliyormuş. Randevu talebimize cevap geldi. Kendisiyle görüşeceğiz. Adalet Bakanı’ndan da randevu talep ettik. Verirse görüşürüz. Vermezse sorumluluk elbette bu tedbirlerin ortak akılla geliştirilmemesinden doğan sorumluluk siyasi iktidara aittir.” dedi.

'MEVZUATI UYGULAYALIM'

Nasıl bir öneri sunacaklarının sorulması üzerine ise Feyzioğlu, “Bizim önerimiz şu: mevzuatı uygulayalım. Hiç kimse kimseye keyfilik yapmasın. Hakim, savcı, avukat kapılarını aynı yapacağız, aynı yapmak zorundayız. Hakim, savcı, avukat aynı kapıdan girecek, aynı uygulamaya tabi olacak. Buna direnmenin bana birisi mantığını anlatsın.” dedi.

'HAKİM SAVCI VE AVUKAT AYNI KAPIDAN GİRSİN'

X-Ray’den da geçip geçmeyeceklerinin sorulması üzerine ise Fayzioğlu, “Bizim buna itirazımız yok ki, çantamızı biz X-Ray’e koyarız. Biz duyarlı kapıdan da geçeriz. Uçağın pilotu duyarlı kapıdan geçmiyor mu? Uçağın mürettebatı çantasını X-Ray’e koymuyor mu? Ben bu uçağı uçuruyorum ben duyarlı kapıdan geçmem diyen bir pilotun havaalanına girebildiğini gördünüz mü? Peki ülkenin hakimi savcısı niçin buna karşı çıkar? Biz şunu söylüyoruz: Aynıyız, eşitiz. Bizim eşitliğimizin kaynağı halkımızın çok iyi anlamasını istirham ediyorum, bizim eşitliğimizin kaynağı halkın hakkını, yurttaşın hakkını savunuyor olmamız. Yani devletin hakimi ve cumhuriyetin savcısı karşısında vatandaşı savunan avukat. Dolayısıyla Cumhuriyet savcısı hakim ve avukatın eşitliği avukatın yurttaşı savunuyor olmasından. Orada yurttaş eşit aslında. Bu eşitlikten vazgeçtiğimiz anda yurttaşlarımız devletin karşısında zayıf duruma düşerler. İşte oradan Mussolini’nin lafına geliriz. ‘Avukatlar olmasaydı ben bu devleti öyle güzel yönetirdim ki.’ Ama biz varız ve bu devleti hukuk devleti olarak yönetmek zorundalar. Üstünlerin hukukuna karşı hukukun üstünlüğü arkadaşlar. Biz bunun için varız.” şeklinde konuştu.

'HASTANE RAPORU OLAYI SONUNA KADAR İNCELENMELİ'

Ardından Feyzioğlu’na Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başsavcılığın, şehit savcı Kiraz’ın vücudundan 5 kurşun çıktığını açıklamalarına rağmen hastane raporunda 10 kurşun yer aldığının ortaya çıkmasına ilişkin değerlendirmesi soruldu.

Metin Feyzioğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: “Nitekim şu siyasiler biraz sussalar da işin sorumluları işlerini yapsalar, herşey Türkiye’de doğru düzgün gidecek. Sayın Cumhurbaşkanı her işin içinde. İlgilenmediği, müdahil olmadığı, yönetmeye kalkışmadığı hiçbir yer yok. Her siyasi boğazına kadar her işe müdahale etmek zorunda hissediyor kendini. Bir durun, bir kenarda durun. Bir Cumhurbaşkanının burada yapması gereken böyle bir kriz halinde Cumhurbaşkanından Türk milletinin beklediğidir. Ayrıştırmak bölmek parçalamak değil gelin aynı safta buluşalım sarılalım demektir. Bir başbakanın yapması gereken bir siyasi parti genel merkezinden kriz yönetmek değil, birlik beraberlik mesajlarını hepimizin başbakanı sıfatıyla başbakanlıktan vermektir. Dolayısıyla biz Türkiye’nin yönetiminde hepimizin Cumhurbaşkanını görmek istiyoruz. Hepimizin Başbakanını görmek istiyoruz. Bunu anlamak çok mu zor? Dolayısıyla birisi beş kurşun diyor ardından 10 kurşun çıkıyor. Bu olayın incelenmesi lazım. Bu olayın sonuna kadar incelenmesi lazım. Terör örgütlerine sömürülecek iklimi atmosferi yaratanlar bizatihi bu açıklamaları durup durup yapanlardır. Gezi’de öldürülenlerin faillerinin bulunmaması için çaba sarf edenler veya bu izlenimi yaratan açıklamalar yapanlar kanlı terör örgütü de böyle bir eylemi suistimal edecek böyle bir olayı suistimal edecek bir eylem yapma iklimini armağan etmişlerdir. Biz 77 milyonun kucaklaşmasını sağlamak istiyoruz. Kan dökülmesine son diyoruz. Terörle akılcı bir şekilde mücadele edelim diyoruz. Merkeze de insanı koyalım diyoruz. Hukukun üstünlüğü.”