Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, “Bir terör örgütü varsa bu terör örgütünün yine gerek bilimsel doktrine, gerek Yargıtay içtihatlarına göre yargı tarafından belirlemesi gerekir.” dedi.

Feyzioğlu, Türkiye Barolar Birliği’nde düzenlenen ‘Sivas Katliamının 22. Yıl Dönümü Yüzleşme’ konulu programdan önce basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Feyzioğlu, CHP’nin seçim sonrası elde ettiği sonuçlarla ilgili yaptığı yorumları Türkiye Barolar Birliği Başkanı sıfatı olarak değil, vatandaş sıfatı ile yaptığını aktardı. Ne dediğinin açık olduğunu vurgulan Feyzioğlu, “Çarpıtmak isteyen çarptırtır. Ne dediğimi benden duymak isteyen de sosyal medyama girer ve öğrenebilir. Beni benim kaynaklarımdan takip etmelerini rica ederim.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin hükümetsiz kalmaması, ilkeler çerçevesinde bir koalisyonun kurulması görüşünde olduklarını vurgulayan Feyzioğlu, “Bakanlık paylaşımından çok daha önce ve önemli olanı hükümetin hangi ilkeler etrafında kurulacağıdır. Bu noktada Barolar Birliği'nin avukatlık kanunu başta olmak üzere yargının tarafsızlığının sağlanması konusu öncelikli olmak kaydıyla görüşleri kamuoyuna duyurulmuştur.” şeklinde konuştu.

“SEFERBERLİK, GÖREV EMİRLERİNE KADAR HAZIRLANMIŞ DURUMDA”

Türkiye’de hükümet kurulmasından daha önemli konuların olduğuna değinen Feyzioğlu şöyle devam etti: “Türkiye’de çok daha ivedi yakın ve açık tehlike arz eden bir başka durum var. Bu da Türkiye’nin Suriye politikası ve Suriye’ye yönelik askeri operasyon ihtimalinin fikir aşamasından uygulama aşamasına geçişte belli bir yol kat etmiş olmasıdır. Duyduğumuza göre seferberlik, görev emirlerine kadar hazırlanmış durumda. Bu son derece endişe verici ve tehlikeli bir gelişmedir. Türkiye’nin uluslararası hukuktan saparak dünyayı karşına alarak bir askeri operasyonun içerisinde kalması fevkalade yanlış olur. Çünkü hem pek çok devleti, bu çerçevede Rusya’yı, Çin’i ve İran’ı karşımızda görürüz. Hem ciddi bir ekonomik yaptırımlar dizisi ile karşılaşabiliriz. Kontrol bir şekilde sınırlarımızın uzun bir şekilde açık kalması sebebi ile Türkiye’nin bilmediğimiz yerlerinde yerleşmiş binlerce IŞİD militanından oluştuğu tahmin edilen hücreleri temizlemeden çok büyük terör saldırılarını tetikleyebiliriz. Bu söylediklerim, hele hele büyük devlet olma iddiasında olan bir devlet için üzücü hususlar. Bir gerçekliğin de fotoğrafını çekmekte fayda var.”

Gerek uluslararası hukuktan doğan hükümlülükler, gerek anayasanın emrettiği 'yurtta barış dünyada barış' ilkesi çerçevesinde komşuların toprak bütünlüğüne saygılı olmak gerektiğinin altını çizen Feyzioğlu şunları kaydetti: “Bu çerçevede Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduğumuzu ilan ettiğimiz ve uyguladığımız takdirde Suriye hükümetinin IŞİD terör örgütü ile yine uluslararası hukuka uygun şekilde ve sivilleri hedef almaksızın mücadele etmesi ve kısa sürede başarıya ulaşması mümkün. TSK ister kara kuvvetleri ile sınır geçsin, isterse geçmiyor gibi yapıp hava kuvvetleri ile ve sınırdan uzun menzilli ya da silahlarla askeri operasyon yapsın, sonuç itibarı ile topraklarımızın dışından bir operasyondan söz ettiğimize göre bahsettiğim bütün sakıncalar doğabilecektir.”

“TERÖR ÖRGÜTÜ, BİLİMSEL DOKTRİN VE YARGI TARAFINDAN BELİRLENİR”

Feyzioğlu, Sulh Ceza Hakimliği’nin tutuklama gerekçesi ile ilgili olarak kırmızı kitaba atıf yapmasını ise şu şekilde değerlendirdi: “İdarenin belirlediği ölçütlere göre idarenin belirlediği bir takım yapıların varlığı ya da yokluğu konusunda kesin bilgi sahibi olmadan yargının kişileri varsayılan terör örgütlerine mensubiyeti sebebi ile tutuklaması anlamına geliyor. Biz kırmızı kitaplar öncesinde beyaz kitaplara karşı çıktık. Bir terör örgütü varsa bu terör örgütünün de yine gerek bilimsel doktrine, gerek Yargıtay içtihatlarına göre yargı tarafından belirlenmesi gerekir.”