Gazeteci ve araştırmacı yazar Orhan Koloğlu, basının özgür olması ve basını demokrasi ile düşünmemiz gerektiğini söyledi. Koloğlu, “Basın herkesin fikrini açık bir şekilde açıklamasında serbest olduğu bir yapıda olması lazım aksi takdirde bu basın olmaz.” dedi. Koloğlu, iktidara yaklaşan gazetelerin tirajının düştüğünü de belirtti.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Tan Evi Kültür avlusunda, 'Basın-İktidar İlişkileri' konulu bir toplantı düzenledi. Programa Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Üyesi gazeteci ve araştırmacı yazar Orhan Koloğlu, konuşmacı olarak katıldı. Açılış konuşmasını yapan TGC Başkanı Turgay Olcayto, ”Bizim anlayışımıza göre basın özgürlüğü halkın gerçekleri, doğruları bilgilenme hakkıdır. Türkiye’de maalesef böyle bir ortamda tanı bir kez daha öğrenmek, yine bu tahrik nedeniyle bu yıkımı yeniden gündeme getirmek boynumuzun borcu diye düşünüyoruz." ifadelerini kullandı

Basının Abdülhamit döneminde geliştiğini ifade eden Orhan Koloğlu, “Abdülhamit çok eleştirilen ama hakikaten çok zeki bir adamdır. Basını çok iyi anlıyor ve bizde basının gelişmesi tamda onun zamanındadır. Ama karşı şeyler yazılmasın diye kontrol başlar buda çok tabiidir. Abdülhamit’in okur yazarlığı artırmada müthiş bir rolü vardır. Hatta bizde ilk kadın yazarlar onun döneminde gazetelerde başlar.” diye konuştu.

“Basın dediğimiz zaman demokrasi ile birlikte düşünmek zorundasınız.” diyen Koloğlu, “Basın herkesin fikrini açık bir şekilde açıklamasında serbest olduğu bir yapıda olması lazım aksi takdirde bu basın olmaz. Demokrasi tek düşünce değildir. Demokrasi çeşitli fikirlerin bir ara gelip tartışmasıdır. Demokrasinin bir bedeli olur. Düğmeye basar gibi demokrasiye geçiş olmuyor.” şeklinde konuştu.

1960’lı yıllarda gazetelerin çok zor şartlarda çıktığını vurgulayan Koloğlu, “Devletin verdiği ilanlar gazeteleri yaşatıyordu. Reklamlar gelişmemişti. DP Akşam’ın ilanlarını kesti. Gazetenin tirajı artarken gazete batıyordu. Benden haberleri daha yumuşak yapmamı istediler. Tabi gazete kapanmasın diye bende hak verdim. Beni görevden aldılar. Dikkat edin Nisan 1960 bir ay sonra askeri darbe oldu. Askeri darbe reklamları açtı bir ben açıkta kaldım. Gazetecinin geliri çok düşüktü. Başka işlerde yapıyorduk. Bugün gazeteciler için bazı şeyler söyleniyor. O zaman hiç böyle şeyler yok. Simit ve çaydan başka bir şeyi yoktu.” açıklamasını yaptı.

İktidara yaklaşan gazetelerin tirajının düştüğünü belirten Koloğlu şunları dile getirdi: “Demek ki halkı ilgisi meselesi vardı. Ama hala Türkiye’deki okur yazar halen yüzde kırktı. Yani toplumun tabanı halen ağasıyla iş yapıyor. Bizdeki basının hakikaten büyük bir yükseliş göstermesi hakikaten ancak 1970’te başlar. Yani toplumun değiştiği anlaşıyor. Bizde de basın büyük sermayenin yönetimi altına giriyordu. 1990’lı yıllarda 237 kitap yasaklandı. 796 gazeteci hakkında 632 dava açıldı. 218 hapis cezası ile sonuçlandı. 44 gazeteci hakkında toplamda 4 bin yılı geçen hapis cezaları verildi. Bunlar resmi bilgiler. İktidara gelen ben kaybetmeyim. Bunun için gazeteyi çıkaran mekanizmaları ele geçirip onlarla yönetmek eğer kaçarsa da tamamen yok etmeye girildi. Günümüze geldiğimiz zaman gördüğümüz bir şey var; ben 20. yüzyılda kaldım, 21. yüzyıla gelseydim bende içerideydim.”

Koloğlu, "Okadar tuhaf bir şey oldu ki gazetecilik mesleği olarak tamamen apayrı toplumu eğlendirme şeyi var. Bugün AKP’ye destek veren gazetelerde dahi sonsuz kadın resmi var. Onunla ilgili elimde koleksiyonlar var. Bir gazete 28 çıplak kadın resmi var. Bir yandan yok çıplak giyinmeyin şeyi var ama bu onların kendi gazeteleri." şeklinde konuştu.