Gazeteciler Cemiyeti tarafından yayımlanan raporda, gazetecilerin haberden men edilemeyeceği vurgulanarak, “Muhabirlerin habere ulaşmalarının engellenip yaka paça toplantıdan çıkartılması dönemin acı bir fotoğrafı olarak hatırlanacaktır.” ifadeleri kullanıldı. Muhalif gazetecilere yönelik akreditasyonun Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) kadar uzandığına dikkat çekilen raporda, “Medyada ötekileştirme, ayrıştırma, hedef gösterme, tetikçilik ülke gerçeği oldu.” denildi.

Gazeteciler Cemiyeti, 'Özgürlük için Basın Projesi' Nisan ayı raporunu yayımladı. Raporda, hükümet kanadın muhalif gördüğü medya organlarına yönelik giderek yaygınlaşan akreditasyon uygulaması eleştirildi. Gazeteciler Cemiyeti’nin Özgürlük için Basın (ÖİB) projesinin Nisan ayı raporunda “Hunharca katledilen bir savcının cenaze töreninde, Cumhurbaşkanlığı'nda, Bakanlık'larda veya bir firmanın ticari sunumunda basının bir kısmının dışlanması, ötekileştirilmesi, ayrımcılık uygulanması insanlık suçudur. Gazeteciler haberden men edilemezler.” denildi. Raporda şu değerlendirmelere yer verildi: “Gazetecinin basın kartının işlevsiz bırakılması, habere ulaşmasının engellenmesi veya habere ulaşımın ‘seçilen’ medya mensuplarına verilen bir imtiyaz olarak sunulması kabul edilemez. Böyle bir anlayışın demokratik yönetimin en temel dayanaklarından bilgi edinme, bilgiye serbest ulaşma ve basın özgürlüğü yoluyla bilinçli tercih yapabilme haklarının açık ihlali olduğu aşikârdır. Akreditasyon adı altında bir süredir medyanın bir bölümüne yönelik uygulanan Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlıklar ve tüm devlet kurumlarına giriş ve haber takip etme yasağı yaygınlaşarak devam etmektedir. Sansürün yeni bir türü olan akreditasyon uygulamasına demokrasinin en kutsal kurumlarından olan yasama organında da görülmeye başlanması üzücüdür. TBMM Başkanlık Divanı’nın 'TBMM Basın ve Yayın Mensuplarının Çalışmaları Hakkındaki Yönetmelik’te 'redaksiyon' adı altında Parlamento muhabirliği kartı iptal edilen muhabirlerin sarı basın kartı ile dahil Meclis yerleşkesine giriş yasağı getirmesi endişe verici bir durumdur. Böyle bir gelişme ‘cezaların düzeltici olması’ ilkesiyle de çelişirken, gazeteciye basın kartıyla bile habere ulaşım izni vermeyerek adeta idam cezası uygulanmaktadır.”

MEDYADA HEDEF GÖSTERME ÜLKE GERÇEĞİ OLDU

“Medyada ötekileştirme, ayrıştırma, hedef gösterme, tetikçilik uzun süre ülke gerçeği oldu.” denilen raporda, talimatla manşet atılması, aynı gün içinde aynı başlık ve içerikle bir düzineden fazla yayın organında haber ve yorum yayınlanmasının sıradanlaştığı savunuldu. 7 Haziran’da yapılacak genel seçimler için siyasi parti liderlerinin propaganda çalışma ve etkinliklerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ‘tartışmalı’ şekilde yer aldığına dikkat çekilen raporda, Erdoğan’ın 'yeni Anayasa', 'Başkanlık' sistemine geçiş için bir parti için destek çağrısında bulunmasının, Anayasa'da yer alan Cumhurbaşkanları'nın tarafsız kalma ilkesine ters düştüğü ve bu konuda şikâyetlere yol açtığı belirtildi.

GAZETECİNİN YAKA PAÇA ÇIKARTILMASI DÖNEMİN ACI BİR FOTOĞRAFI

Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın tutukluluğun devam ettiğine dikkat çekilen raporda Hizmet Hareketi'ne yönelik kampanyanın da devam ettiği öne sürdü. ÖİB raporunda şu ifadelere yer verildi: “Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nda 13 medya kuruluşuna akreditasyon engeli uygulanması bu yeni tip sansür uygulamasının Cumhurbaşkanı'nın eşinin katılacağı özel şirket toplantılarına, Başbakan'ın katılacağı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği etkinliklerine kadar uzanması, ‘istenmeyen’ muhabirlerin habere ulaşmalarının engellenip, bir örnekte görüldüğü gibi yaka paça toplantıdan çıkartılması ise dönemin acı bir fotoğrafı olarak hatırlanacaktır.”

AKREDİTASYON TBMM’YE KADAR UZANDI

Raporda, Türk medyasının büyük bir kısmının haber alma özgürlüğünün akreditasyon adı altında kısıtlanması sansür ile sınırlanması uygulamalarının çok ciddi boyutlara ulaştığı vurgulanarak “Gazetecinin basın kartının işlevsiz bırakılması, habere ulaşımının engellenmesi veya ‘seçilen’ medya mensuplarına verilen bir imtiyaz olarak sunulması kabul edilemez.” denildi. Böylesine bir anlayışın, demokratik yönetimin en temel dayanaklarından olan bilgiye serbestçe ulaşma yoluyla bilinçli tercih yapabilme haklarının açıkça ihlali olduğuna vurgu yapılan raporda, sansürün yeni bir türü olan akreditasyon uygulamasının TBMM’ye kadar uzandığı hatırlatıldı. TBMM’de yapılan yeni düzenlemenin bir nedenle Parlamento basın kartları iptal edilen gazetecilerin artık sarı basın kartıyla bile Meclis çalışmalarını takip etmekten mahrum edilmelerine imkân verdiği hatırlatıldı ve bu durumun esef verici olduğu ifade edildi.