Twitter fenomeni Fuat Avni’nin gazeteci, savcı ve polislerin de olduğu yaklaşık 200 kişilik gözaltı listesi oluşturulduğunu duyurması tepkilere neden oldu. Gazeteci Aydın Engin, "Kirli işler yapan devletlerin yaptıklarını yazmak gazetecinin asli görevidir." dedi. Aslı Aydıntaşbaş ise "iktidarın seçim arifesinde böyle bir şey yapmayı göze alabileceğini düşünmüyorum. Ancak olmayacağını düşündüğümüz şeyler oluyor maalesef." ifadelerini kullandı.
Derya Sazak da "Bu, Türkiye’yi açık faşizme götürür." şeklinde konuştu.

Çok sayıda operasyonun önceden duyuran Twitter fenomeni Fuat Avni, muhalif medyaya yönelik yeni bir operasyonun olacağını duyurdu. Fuat Avni’nin iddiasına göre seçimden önce gazeteciler, yargı mensupları ve polislere geniş bir operasyon yapılacak. Bu iddialara medya mensupları, yargı camiası ve akademisyenlerden büyük tepki geldi.

AYDIN ENGİN: KİRLİ İŞLERİ YAZMAK GAZETECİNİN GÖREVİDİR

Muhalif gazetecilere gözaltı ve hapis tehdidinin eski bir hikaye olduğunu söyleyen Gazeteci Aydın Engin, “Kirli işler yapan devletlerin yaptıklarını yazmak gazetecinin asli görevidir. Bunu yapınca da devletler onları cezalandırmak isterler. Nixon zamanında Watergate rezaletinde de böyle olmuştu. Wikileaks belgelerinde de böyle olmuştu. Dolayısıyla şaşılacak bir yanı yok. Ülkede namuslu, mesleğini yapmak isteyen, halkın haber hakkını savunmak isteyen gazeteciler var oldukça bu tür olaylar devam edecek. Hükümet suçüstü yakalandı. Suçu örtülemeyecek kadar ayan beyan olduğu için de zorbalığa başvuruyor ve zorbalığın anlamı da hapse atmakla tehdit ediyor. Ne yapalım, kuştan korkan darı ekmez. Hükümete ve istihbarat servisine çok yakın bir gazeteci, ‘Can Dündar’ı ve öbür gazetecileri seçimden alın içeriye ki size karşı kullanmasınlar.’ Yani dünya kamuoyunda rezil olacağız zaten de hiç olmazsa seçim sırasında oyumuz düşmesin düşüncesinden ibaret.” dedi.”

ASLI AYDINTAŞBAŞ: DEMOKRASİDE HIZLA GERİYE GİDİYORUZ

Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş, iktidarın gazeteciler ve ifade özgürlüğü noktasındaki uygulamalarını şöyle değerlendirdi: “iktidarın seçim arifesinde böyle bir şey yapmayı göze alabileceğini düşünmüyorum. Ancak olmayacağını düşündüğümüz şeyler oluyor maalesef. Türkiye’de gazetecilerin gözaltına alınmakla anılması, gazetecilerin gözaltına alınmasının hala bir ihtimal olarak belirmesi, demokraside ileriye değil hızla geriye gidiyoruz. Sadece ifade özgürlüğü boyutunda değil kuvvetler ayrılığı noktasında da sıkıntılar olduğu aşikar. Türkiye’nin bir Avrupa Birliği adayı olduğunu unuttuk. Bunu söylediğimizde sanki bir mizah gibi geliyor. Türkiye’nin ihtiyacı olan demokratik daralmak değil tam tersine bir reform süreci. Önümüzdeki seçimlerin de buna vesile olacak bir normalleşme yaratmasını diliyorum. İktidarın, uluslararası imajını çok fazla dikkate aldığını sanmıyorum açıkçası. Türkiye son bir iki yıldır telafi edilemez bir itibar kaybına uğradı zaten. İktidarın, uluslararası itibarını düşünmekten ziyade farklı hesaplarla hareket ettiğini düşünüyorum.”

DERYA SAZAK: BU, TÜRKİYE'Yİ FAŞİZME GÖTÜRÜR

Böyle bir uygulananın Türkiye’yi açık bir faşizme götüreceğine dikkat çeken Gazeteci Derya Sazak, “Söylenti düzeyinde de olsa demokratik bir ülkede, bir hukuk devletinde bunlar olacak işler değil. Bu Türkiye’yi açık faşizme götürür. Değişik nedenlerle onlarca, yüzlerce gazeteciyi tutuklama hiçbir yerde, özellikle batı demokrasilerinde kabul göremez. Ne yazık ki başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere medyaya karşı çok sert söylem geliştiriliyor. Doğrudan o söylemlerden kaynaklanan soruşturmalar açılıyor. En son Cumhuriyet’e açılan soruşturma ve Cumhurbaşkanı’nın Can Dündar’a yönelik, ‘Bunu ona bırakmam, bedel ödeyecek’ sözleri, bundan sonra olacaklara kötü bir işaret. Gazete gazeteciliğini yapacak. Hiçbir demokratik ülkede bir cumhurbaşkanı beğenmediği gazetecilerle uğraşmaz. Çünkü bu şahsi değil kamusal bir görev. 7 Haziran’da seçime gidiyoruz. Seçim sonucu ne olursa olsun, medyaya ve yargı mensuplarına yönelik bu davranışlar kabullenilemez. İktidar gücünüzü sizin gibi düşünmeyenlere yönelttiğiniz zaman demokratik olma iddianızı kaybediyorsunuz. Darbe dönemi örneklerinin bir sivil iktidar tarafından neredeyse birebir uygulanması Türkiye’yi açık bir faşizme doğru götürüyor.” şeklinde konuştu.