Sultangazi Gazi Mahallesi'nde eve dönen Mehmet Emin Akgül (18), iddiaya göre DHKP-C üyeleri ve uyuşturucu çeteleri arasında yaşanan silahlı çatışmada kalbine isabet eden mermiyle hayatını kaybetti. Olayı üstlenen DHKP-C, aileden özür diledi. Yetkililerin ilgisizliğine tepki gösteren Mehmet Emin Akgül’ün ağabeyi Yıldırım Akgül, “Burada devlet, hükümet diye bir şey yok. Gazi Mahallesi kendi başına bir ülke.” diye isyan etti.

Edinilen bilgiye göre olay, 24 Şubat’ta akşam saatlerinde meydana geldi. İddiaya göre, yüzleri maskeli ve ellerinde pompalı tüfek bulunan DHKP-C'li bir grup ile uyuşturucu çeteleri arasında çatışma çıktı. Çatışma sırasında staj yaptığı bankadan çıkarak arkadaşıyla evine dönen lise öğrencisi Mehmet Emin Akgül (18) çatışmanın ortasında kaldı. Olayın meydana geldiği yerden uzaklaşmak isteyen Akgül kalbine, arkadaşı ise bacağına isabet eden kurşunla yere yığıldı. Arkadaşının haber vermesi üzerine olay yerine gelen aile, Mehmet Emin Akgül'a hastaneye götürdü. Genç, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olaydan bir süre sonra DHKP-C, yaptığı yazılı açıklamayla olayı üstlenerek, aileden özür diledi. Ancak yetkililerden aileye kimse ulaşmadı.

Gazi Mahallesi’nde hergün çatışmaların yaşandığını vurgulayan ağabey Yıldırım Akgül, mahallenin kendi başına bir memleket haline dönüştüğünü belirtti. Devletin mahalleyi kendi haline bıraktığını kaydeden Akgül, şöyle konuştu: “Gazi Mahallesi’nde benim kardeşim öldü. O günden beri ne kimse kapımızı çaldı ne de geldi. Belediye, karakol, devlet, emniyet müdürü, başbakan, cumhurbaşkanı kimse gelmedi. 'Oy zamanı oy arasıdır, barış sürecidir, oydan dolayı ortalık karışmasın, şu olmasın bu olmasın. Suçsuz, günahsız benim kardeşim işten eve gelirken yolda ölüyor. Gazi Mahallesi’nin öyle bir durumu vardır ki; biz 27-28 yıldır burada yaşıyoruz inanın burada devlet diye bir şey yok. Kimse gelip bana burada devlet var demesin. Burada devlet, hükümet diye bir şey yok. Gazi Mahallesi kendi başına bir ülke mi diyeyim, memleket mi diyeyim, il mi diyeyim. Sanki Meksika’daki o aşırı mahallelerde oluyor ya insanlar insanları vuruyor yani burası kendi adına devlet demiş ki ‘Kardeşim burası sizindir istediğinizi yapın ki istediğinizi edin’ burası böyle bir yer. Her Allah’ın günü inanın burada çatışma oluyor. Hiç kimse de kılını kıpırdatmıyor. İnanın her gün burada insanlar ölüyor. Ama başka zaman kendi başkanlıklarından ahkam kesmeyi, insanlara prim yapmayı biliyorlar. İlk önce kendi vatandaşlarına, halkına, yurttaşlarına, mahallesine baksınlar. Faillerini bulmak için hiçbir şey yapmadılar. Zaten kişiler kendilerini sitelerinde özür diliyorlar, biz yaptık diyorlar, üstlerine alıyolar. Onlar özür diledikleri halde devlet tarafından kimse ne elini ne parmağını hiç kimse alo deme tenezzülünde bile bulunmak istemiyorlar. Kardeşimin kanı yerde kalmasın.”

'BURASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ, DEVLET BU KADAR MI ACİZ?

Siyasilere de sitem eden baba Cemil Akgül, “Ben orada yüzü maskeli insanlar gördüm. Silahı böyle uzatmış, ‘Orada biri vurulmuş’ dediler. Döndüm çocuğun zaten montu yerde. Üzerine gittim çocuk son nefesini veriyor. Ve onların önünde de yani elini uzatan her kimse bilmiyorum ama onların 15-20 metre ilerisinde polis, akrep dediğimiz araçla onların ilerisinde gidiyordu. Yani ışıklar hani yanıyor ya üzerinde farkettim ben bunu gözümle gördüm. Yani şu gördü bu gördü değil yani. Ve çocuğumu can havliyle hastaneye kaldırdım kendi imkanlarımızla. 15 gün oldu devletin herhangi bir yetkilisi neden kapımı çalmadı? Olayı kimin arasında olduğunu bilmiyorum ama olay belli DHKP-C üstlenmiş. Ve o gün ölen hiç kimse masum değildir diye makale yayınladılar kendi sitelerinde. Ve bir hafta sonra ne olduysa bizden yani ailesinden özür yazısı tekrar yayınladılar. Bu belli yani! DHKP-C bu olayı üstlendiği halde devlet gelip bu olayı soruşturmadı seyrediyor resmen. Ben ölen çocuğumun oraya gidiyorum yüz metre ötede polis oradaysa neden onları görmüyor. Bu 6-7 aydır Gazi Mahallesi’nde her gün bu olaylar var. Ateş düştüğü yeri yakıyor derler ya yani bu ilk değil. Yani bu devlet, güvenlik güçleri bu kadar mı aciz? Yetkililerden isteğim bu olayların üzerine sözde değil gerçekten gidilsin ve çocuğumun kanı yerde kalmasın. Yani Gazi Mahallesi başka bir ülke değil. Burası Türkiye Cumhuriyeti, hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Ve benim çocuğum suçsuz günahsızdı. Sigara içmiyordu bile. Çumhurbaşkanı, başbakan buraya, Gazi Mahallesi’ne gelsinler. Ankara’da oturup da ahkam kesmesinler.” diye konuştu.

'UYUŞTURUCU VARSA DEVLET YOK MU?'

DHKP-C'yi de eleştiren Cemil Akgün, örgütün kendini güvenlik gücü gibi gördüğünü söyledi. Bir suç varsa bunun devlet tarafından araştırılmasını isteyen Akgül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Onlara göre biz uyuşturucunun peşindeler de o aradan vuruldu. Bu kadar basit mi? Var ise o uyuşturucu, peşinden gidiyorsan senin yoldan geçen her vatandaşı taramak mecburiyetin mi vardı? Burada devlet yok mu? Devlet gelsin araştırsın."

'CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN’A MEKTUP YAZDIM AMA GERİ DÖNEN OLMADI'

Cumhurbaşkanlığına ve Başbakanlığa olayı anlatan bir mektup yazdığını belirten Mehmet Emin Akgül’ün kızkardeşi Kümra Akgül ise “En üst mercilere yazı gönderdim. Kendi acımı paylaştım. Böyle böyle bir olayın yaşandığını söyledim onlara. Bütün bilgilerimi de paylaştım onlarla ama hiçbir şekilde bir telefon, bir mail, hiçbir şey almadım onlardan.” dedi.