Gaziantep Baro Başkanı Bektaş Şarklı, 1 milyonluk araç alımıyla gündeme gelen Diyanet İşleri Başkanlığı(DİB)’nın 5 milyar 442 milyon liralık bütçesiyle 13 bakanlığı solladığını belirterek, "Diyanet ve Diyanet Vakfı'nın hesapları incelenmelidir. Sayıştay raporları 2013 ve 2014 yılında, TBMM’ne dahi sunulmadığından harcamaların nasıl yapıldığı bilenememekte, bu durumda yolsuzluk iddiaları da artmaktadır." dedi.

Sayıştay Başkanlığı tarafından açıklanan 2012 yılı denetim raporuna dikkat çeken Şarklı, "DİB’in ve Diyanet Vakfı’nın harcamaları, bedelinin 1 milyon TL olduğu iddia edilen araç alımı olayında olduğu gibi, keyfi ve herhangi bir denetime tabi olmadan fütursuz bir şekilde harcama yaptığı görülmektedir. Sayıştay tarafından açıklanan 2012 yılı denetim raporuna göre gerekli mali rapor ve tablolar ile bilgi ve belgeler DİB tarafından sağlanamadığı için herhangi bir görüş bildirilememektedir. Denetim raporunun detayları incelendiğinde idarenin teslim ettiği bilanço ve faaliyet sonuçlarının hatalı olduğu, rehberlik ve teftiş kurulunun hazırladığı raporların sunulabilecek nitelikte olmadığı, defter, mali tablo ve belgelerden büyük bir kısmının temin edilemediği anlaşılmaktadır. Söz konusu kurumun 2012 bütçesi 4,3 milyar TL'dir ancak defterleri düzgün tutulamadığı için hesabı da sorulamamaktadır. Sayıştay raporlarının açıklanması ve Diyanet Vakfı da dahil olmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tüm hesaplarının Devlet Denetleme Kurulu tarafından incelenmesi gerekmektedir." açıklamasını yaptı.

DİYANET'İN REKOR BÜTÇESİ 13 BAKANLIĞI GERİDE BIRAKIYOR

DİB'in bütçesine dikkat çeken Şarklı, "2014 yılı rakamlarına göre Orman ve Su İşleri, Kalkınma, Gümrük ve Ticaret, Gençlik ve Spor, Ekonomi, Çevre ve Şehircilik, Bilim, Sanayi ve Teknoloji ile AB Bakanlığı’nın toplam ödenek teklifi ancak Diyanet’e ulaşabiliyor. Genel Devlet Bütçe ödeneklerinden en fazla pay alan kurumların başında gelen Diyanet, 5 milyar 442 milyon liralık bütçesiyle 13 bakanlığı sollayarak en yüksek ödenek alan 13. kurum oldu. Örneğin, Türkiye genelinde kentsel dönüşüm projesini gerçekleştirecek olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na 1.3 milyar liralık ödenek verilirken, Diyanet’e yaklaşık dört kat ödenek verilmesi öngörülmüştür." şeklinde konuştu.

DİYANETİN NORMAL BÜTÇESİ DIŞINDA BİRÇOK EK GELİRİ BULUYOR

Diyanet Vakfı'nın yan gelirlerininde hayli fazla olduğun kaydeden Şarklı, "DİB'in normal bütçe gelirlerinin yanında yardımlar, bağışlar, kira gelirleri, cami altı dükkanlar, otopark, GSM operatörlerinden camilere baz istasyonu gelirleri gibi büyük gelir kalemleri ile birçok bakanlık bütçesini geride bıraktığı ortadadır." dedi.

DİYANET'İN KADROLARI BAŞKA KURUMLARA GEÇİŞ ÜSSÜ YAPILIYOR

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın son on yılda personel sayısının yüzde 69,95 oranında arttığına dikkat çeken Şarklı, çıkarılan kanunlarla DİB’e aldığı personeli diğer kurumlara sınavsız olarak geçiş yaptırma yetkisini elde eden hükümetin, bu kurumu kendi kadroları için diğer kurumlara bir geçiş üssü olarak da kullandığının altını çizdi. Şarklı, kadro sayısı sürekli arttırılırken ve tahsis edilen kadroların şu anda 23 bini boşken, yılda ortalama 2 bin diyanet kadrosunun diğer devlet kurumlarına yatay geçiş yaptığını kaydetti.

'TÜRKİYE’DEKİ DEĞİŞİK İNANÇ GRUPLARINA RAĞMEN AYRIMCILIK YAPILIYOR'

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan 2012 Uluslararası Din Özgürlüğü Raporu'na göre Türkiye’de Müslümanların yüzde 70'ini Sünniler oluştururken, Alevi kesimin genel nüfusu oranının yüzde 20 civarında olduğunu hatırlatan Şarklı, şu bilgileri verdi; "Caferiler olarak bilinen topluluğun nüfusa oranı ise yüzde 3'tür. Hristiyanlar 0.4 yüzdür. Yaklaşık 20 bin kadar da Yahudi nüfus bulunmaktadır. Türkiye'de 60 bin Ermeni Ortodoks, 20 bin Süryani, 2 bin 270 Rum Ortodoks, 15 bin Rus Ortodoks, 7 bin Protestan, 25 bin Katolik, 5 bin Yehova Şahidi, 3 bin Keldani yaşamakta olduğu belirtilmiştir."

Türkiye'deki değişik inanç gruplarına rağmen Diyanet İşlerinin Başkanlığı’nın ayrımcı, sadece resmi devlet dini ve ideolojisine uygun faaliyet yürüttüğünü söyleyen Şarklı, "Anayasa’nın 136 maddesinde belirtilen 'Laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışmayı ve bütünleşmeyi…' ilkesine ve yine Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan '…demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devlet…' ilkesine uygun hareket etmediği görülmektedir. Tam tersine ayrımcı, sadece resmi devlet dini ve ideolojisine uygun faaliyet yürütmektedir. Toplumda bulunan değişik din ve inanç gruplarına yönelik herhangi bir hizmeti veya çalışması bulunmamasına ve Türkiye’de yaşayan-çalışan tüm insanların vergisinden diğer kurum ve kuruluşlardan daha fazla gelir elde etmesine rağmen ayrımcı siyasetin tam da göbeğinde yer almaktadır." açıklamasını yaptı.