Benzerine Türk filmlerinde bile az rastlanacak olay Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesine bağlı Bozhöyük kasabasında yaşandı. 1993'te Kıbrıs'ta vatani görevini yaptıktan sonra Uzman Çavuş olan Adem Kök, memleketi Kahramanmaraş'ta göreve başladı. O dönemde kentin kırsal bölgesine yerleşmeye çalışan terör örgütü PKK'ya karşı verilen mücadelede görev alan Kök, Gavur Dağı, Elbistan ve Ekinözü'nde operasyonlara katıldı. Son görevinde Ekinözü ilçesi Kavaklı Köyünde birliğiyle birlikte operasyona çıkan Kök, atılan bir el bombası ile 8 silah arkadaşıyla birlikte şehit oldu. Tokaç ailesinin evine ise ateş 1998 yılında düştü. Ömrünün baharında vatani görevini yerine getirmek üzere askere giden Resul Tokaç, Bingöl kırsalında katıldığı bir operasyonda vurularak şehit oldu. Kök ve Tokaç ailelerin kaderleri ise 2000 yılında kesişti. Tahir Bey köyünden olan Kök ailesinin oğlu Sabit, dayısı ve halasına gittiği Mürsel köyünde çeşme başında karşılaştığı Tokaç ailesinin genç kızı Özgül'e gönül verdi. Bunun üzerine şoförlük yapan Sabit, genç kızı ailesinden istetti. Ancak Tokaç ailesi ilk önce kızı vermeye yanaşmadı. Şehit kontenjanından sağlık memuru olarak göreve başlayan Özgül'e olan aşkının peşine düşen Sabit, genç kızı kaçırdı. Daha sonra aileler barışırken, genç çift de dünya evine girdi. Çiftlerin mutlu evliliğinin ardından önce Dilara adında bir kız dünyaya gelirken Özgül, 2004 yılında ise yeniden hamile oldu. Maddi imkansızlıklar sebebiyle ikinci bir çocuğu dünyaya getirmeye cesaret edemeyen Sabit ve Özgül, bebeklerini aldırmak için hastaneye gittiklerinde ise büyük bir sürprizle karşılaştılar. Doktor tarafından yapılan kontrolde Özgül'ün ikiz çocuğa gebe kaldığı ortaya çıktı. Bunun üzerine çocuklarını aldırma fikrinden vazgeçen Kök çiftinin nur topu gibi iki erkek evladı oldu. Bu mutlu haberle yeniden dünyaya gelmiş gibi sevinen şehit babası Tahir Kök ise torunlarına gelininin ve oğlunun şehit kardeşleri Adem ve Resul ismini koydu. Bugün 6 yaşına gelen ikizler Adem ve Resul, anasınıfında eğitime başlarken öğretmenleri bile onları ayırt etmekte güçlük çekiyor. Oğlunu teröre kurban veren şehit babası Tahir Kök, torunlarını kucağına alarak oğlunun şehit oluşunu anlattı. Yeniden o günlere dönen Kök, torunlarının doğmasıyla yeniden dünyaya gelmiş gibi olduğunu belirterek şunları söyledi: "Saat 7'de çıkartmaya gitmişler. Vakit müsait olmayınca, hava da çabuk kararmış, bir kayanın dibinde beklemeye başlamışlar. Bu arada anarşistler 'dur kimdir o' çağrısı yapmışlar. Baştaki teğmen 'Adem teslim olalım' demiş. Oğlum da 'Teğmenim teslim olsak da bu adamlar bizi öldürür, olmasak da' demiş. Teğmen bayrağı çekmiş anarşistlerin üzerine gitmiş. Bu arada benim oğlan ateş emri vermiş ve çarpışmaya başlamışlar. Bir müddet çatıştıktan sonra onlar el bombası atmışlar, çocukları heder etmişler. 8 asker ve 1 köy koruyucusu orada şehit olmuşlar. Sabaha kadar teröristlerin cenazesini bir yeşil taksi taşımış, bizimkiler ise sabaha kadar cenazeyi alamamışlar. Adem oğlum, 8 asker, 1 koruyucuyla orada şehit oldu. Bunları da Cenab-ı Allah verince, birine Resul ismini, gelinimin kardeşinin adını, buna da benim oğlumun adını verdim. Dünyaya yeniden gelmiş gibi seviyorum işte bunları. Vatan sağ olsun." Şehit Uzman Çavuş Adem Kök'ün kardeşi Sabit ise ilk önce eşiyle tanışmasını anlattı. Eşiyle kaderinin birlikte yazıldığını dile getiren Gök, "Ben devamlı dayımlara, halamlara gidiyordum o köye. Çeşmenin yanında bekliyordum, eşim de oraya geliyordu, orada gördüm. O zaman tanışmıştım, sonra istettim vermediler. Kendisi Kahramanmaraş'ta göreve başlamıştı. Bayağı gün geçtikten sonra kaçırdım. Bir daha eve gidemedi, yanımda kaldı" diye konuştu. Kayınbiraderi Resul'le aynı dönemin askeri olduğunu dile getiren Kök, "Ben Kıbrıs'ta askerliğimi yaptım. Süleyman Tokaç'ın oğlunun şehit düştüğü haberini öğrenince alay benim başıma yıkıldı. Çünkü benim ağabeyim de şehit olmuştu. O duyguyu ben yaşadım, bir de arkadaşımdı Resul. Bizim kaderlerimiz bir yazılmış hanımımla. İkimiz de annelerimizi çok küçük yaşta kaybettik. Sonra bu acı olaylar başımıza geldi. Ama Allahın hikmeti 'bir ölür bin doğarız' diye buna denir. Allah bize 'ben sizin kardeşinizi aldım ama geri 2 evlat veriyorum' der gibi evlatlarımızı verdi. Şükürler olsun bugünlere. Biz de bunları 'ağabeyimiz' diye seviyoruz. Ağabeyim rahmetlik solaktı, adının sahibi de şu anda solak. Her şeyi aynı yani" ifadelerini kullandı. Ağabeyini son gördüğü anı anlatırken gözyaşlarını tutamayan Kök, PKK' yandaşlarının meydanlara inmesine ise tahammül gösteremediğini söyledi. Psikolojisinin bozulduğunu belirten Kök sözlerini şöyle tamamladı: "Bizim harman yerimiz var. Gittiğimde yemin ediyorum sanki hala gelecekmiş gibi. O giderkenki mahzun bakışı sanki gelmeyecekmiş gibi o son baktığı an hala gözümde. Hala gelecekmiş gibi, inanamıyor insan. Ben çok acı gördüm, ablamı da gelinlik çağında kaybettim, annemi kaybettim, amcamı kaybettim, çok yakın insanlarımı kaybettim ama böyle bir acı görmedim. Lanet olsun hepsine. Yeni Ademler geliyor ama televizyonlara bakamıyoruz, psikolojik dengemiz bozuluyor artık. Şimdi PKK gösterileri yapıyorlar, en azından 93'te bu şekilde ortaya çıkıp meclise girmiyorlardı. Benim öyle psikolojik dengem bozuluyor. Ve inanıyorum ki bütün şehit aileleri de, şehit kardeşleri de, şehit babaları da aynı şekilde." 1998 yılında şehit olan Resul Tokaç'ın kız kardeşi Özgül Kök ise yaşadıklarını gözyaşları içerisinde anlattı. Allah'ın bir taraftan alırken, diğer taraftan verdiğini söyleyen genç kadın hayata tutunmaya çalıştıklarını kaydetti. Kök, "Kardeşim 1998'de şehit oldu Bingöl'de. Annemle beraber oturuyorduk akşam saat 9 gibi telefon çaldı, hiçbir şey olmamış gibi 'oğlunuz Resul Tokaç şehit oldu' dediler. Hiçbirimiz inanamadık, 1 saat boyunca ağladık. Sonra komşular duydu sesimizi. Dayanılacak gibi bir şey değil. Aklımızdan hiç çıkmıyor. Konuşmak bile istemiyorum. Komutanının hayatını kurtarmış. Yoldan giderken o sırada vuruluyor. Aradan yıllar geçtikten sonra eşimle tanıştım. Önce kızımız oldu. Hatta biz ikinciyi istemedik, eşim istemedi aldıracaktık. Hastaneye gittik. Doktor bakarken ikiz olduğunu söyledi. İkiz olduğunu öğrenince vazgeçtik ve çocuklarımız dünyaya geldi. Biri benim ağabeyim, diğeri eşimin ağabeyinin ismi. Allah bir taraftan alıyorsa, diğer taraftan veriyor işte. Bu şekilde hayata devam ediyoruz" şeklinde konuştu. Asker selamı vermeyi ihmal etmeyen küçük Adem büyüyünce asker olmayı istediğini söylerken, Resul ise doktor olacağını belirtti. Daha sonra şehit ailesinin tüm fertleri Uzman Çavuş Adem Kök'ü mezarı başında ziyaret ederek dua ettiler. [URL=http://www.haber46.com.tr/gallerydetails.asp?id=731#]GENÇ ÇİFT, ŞEHİT AĞABEYLERİNİN ADLARINI İKİZ ÇOCUKLARINDA YAŞATIYOR[/URL]