Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Emrullah Taşındı, katarakt, hastalığının sadece yaşlılarda değil, her yaşta görülebileceğine dikkat çekti. Katarakt, hastalığının ilaçla tedavi edilemeyeceğini ifade ederek tek çaresinin ameliyat olduğunu kaydetti. Taşındı, “Fakoemülsifikasyon yöntemiyle yapılan katarakt ameliyatlarında, kesifleşen lens tabakası arka kapsülü korunarak ultrasonografik dalgalar yardımıyla parçalanıp alınarak, göz içi lenslerinin yerleştiriliyor. Bu yöntemin avantajı, küçük bir korneal kesiden tüm ameliyatın gerçekleştirilmesi ve göze dikiş konulmuyor.” dedi.

Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Emrullah Taşındı, ‘Katarakt’ hastalığı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Taşındı, katarakt hastalığının nasıl oluştuğunu aktardı. Taşındı, katarakt, göz bebeğinin arkasında bulunan ve görmeyi sağlayan, göz merceğinin saydamlığını kaybedip matlaşması olduğunu söyledi. Taşındı, katarakt hastalığının sadece yaşlılarda değil, her yaşta görülebileceğine dikkat çekti. Taşındı, ‘’Katarakt göz içindeki lensin saydamlığını kaybederek opak bir görünüm almasıdır. Hastanın yakın ve uzak görmesinde azalma ile belirti verir. Hastalık, gözlük kullanımı ya da ilaçla tedavi edilemez. Oluşmuş bir kataraktın tek tedavisi ameliyattır.’’ dedi.

Doç. Dr. Taşındı, kataraktın birçok tipinin olduğunu kaydetti. Diyabet gibi metabolik hastalıklar, kortizonlu ilaçların uzun süreli kullanımı, ani darbeler, doğuştan gelişen bir takım nedenler bu sebeplerden bazıları olduğunu vurgulayan Taşındı, kataraktın en sık yaşa bağlı ortaya çıktığını belirtti. Taşındı, “Görmeyi sağlayan, lensin opaklaşmasının durumuna göre hastalar önceleri uzak ya da yakın görme bozukluğundan şikayet eder. Opaklaşma arttıkça hem uzak hem de yakını görme, hastanın sosyal yaşantısını rahatsız edecek şekilde azalır. Katarakt, görmede azalmaya bağlı olarak ışığa hassasiyet, renklerde soluklaşma ve sararma, gece görüşünde bozulma, çift görme ve buna bağlı olarak gelişen okuma zorluğu gibi belirtiler verir. Bu durum kişinin günlük ve sosyal yaşantısını çok ciddi şekilde etkiler.” dedi.

AMELİYATTA GÖZE DİKİŞ KONULMUYOR

Taşındı, günümüzde en gelişmiş yöntem olarak uygulanan fakoemülsifikasyon yöntemiyle yapılan katarakt ameliyatlarında, kesifleşen lens tabakası arka kapsülü korunarak ultrasonografik dalgalar yardımıyla parçalanıp alınarak, göz içi lenslerinin yerleştirildiğini ifade etti. Kullanılan yöntemin avantajını açıklayan Taşındı, konuşmasına şu şekilde devam etti: ”Bu yöntemin avantajı, küçük bir korneal kesiden tüm ameliyatın gerçekleştirilmesi ve göze dikiş konulmuyor. Böylece gözde dikişe bağlı astigmatizma oluşmadığından hasta fonksiyonel görmeye çok kısa bir sürede kavuşuyor. Hastalar ameliyattan hemen sonra sosyal yaşantısını normal olarak sürdürebiliyor. Bu teknikle kişinin görmesini engellemeye başladıktan sonra, görme tamamıyla kapanmadan ameliyat yapılabiliyor. Günümüzde kişilerin aktivitelerinin artması kataraktı olan kişilerin daha kısa sürelerde günlük yaşamlarına dönmelerini gerektiriyor. Fakoemülsifikasyon yöntemi, şu anda gelişmiş ülkelerde en yaygın kullanılan yöntem. İyileşme süresinin kısa olması, ameliyat sonrası astigmatizma problemlerinin olmaması, enfeksiyon riskinin düşük olması başarılı bir ameliyat kadar, ameliyat sonrası iyi görmede çok önemli. Bu nedenle göz içine konulacak merceğin cinsi ve kalitesi sonucu oldukça etkiliyor.”

‘AMELİYAT SONRASI, GÖZ MUAYENELERİ AKSATILMAMALI’

Taşındı, katarakt ameliyatının gece yatış gerektiren bir ameliyat olmadığını söyledi. Hastanın aynı gün taburcu edildiğini aktaran Taşındı, “24 saat sonra göz bandajı açılıyor ve 48 saat içinde normal hayatına dönüş yapabiliyor. Bu süre içinde göze aşırı baskı yapılmaması, gelebilecek darbelerden kaçınılması gerekiyor. Ameliyat sonrası doktorun 2-4 hafta arasında gözlük ihtiyacına göre reçeteyi düzenlenmesi önemli. Katarakt ameliyatı olan kişiler 6-8 ay arasında düzenli olarak göz muayeneleri aksatmamalı.” uyarısında bulundu.