Fethullah Gülen Hocaefendi’nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında verilen yakalama kararı ile ilgili açıklama yaptı. Fethullah Gülen ile ilgili medyada çıkan haberlerde hukuki değerlendirmeler bulunmadığını belirten Albayrak, "Bu bilgiler ışığında net olarak söylenebilir ki İnterpol Genel Sekreterliği kırmızı bülten çıkartmayacak ve ABD de iade talebini mahkemeye dahi intikal ettirme gereği duymayacaktır. Bu kararlar iddiaların mesnetsiz ve hukuksuz olduğu için verilecek, ayrıca bu kararlar Türkiye’nin hukuksuz taleplerde bulunduğunu da maalesef tescil edecektir." dedi.

Günlerdir medyada Fethullah Gülen hakkında kırmızı bülten çıkartıldığı, bulunduğu yerde gözaltına alınarak Türkiye’ye getirileceği şeklinde hukuki olmayan değerlendirmelerde bulunulduğunu belirten Albayrak, bu iddiaların hiçbirisinin doğru olmdığını ifade etti. "Bu iddiaların hiçbirisi doğru değildir." diyen Albayrak, hukuka aykırı olduğunu değerlendirdikleri bir yakalama kararı sonrasında, ne tür aşamaların olacağı ve hangi durumlarda kırmızı bülten kararı verilebileceği hususunu maddeler halinde açıkladı. Hukuka aykırı olarak bir yakalama kararı verildiğini vurgulayan Albayrak, kırmızı bültenin bir soruşturma ya da kovuşturma kapsamında hakkında tutuklama kararı çıkartılan kişinin yurt dışından iadesinin sağlanması için İnterpol'e üye ülkeler tarafından aranmasını temin etmek amacıyla İnterpol Genel Sekreterliği tarafından alınan polisiye bir tedbir olduğunu hatırlattı. Bir kimsenin yurt dışından iadesini sağlanmak amacıyla aranmasını teminen, İnterpol Genel Sekreterliği tarafından kırmızı bülten çıkartılması talebinde bulunulabilmesi için, öncelikle istenilen kişi hakkında mahkemelerce çıkarılmış yakalama kararının bulunması gerektiğinin altını çizen Albayrak, şüpheli veya sanık durumundaki kişiler hakkında uluslararası kırmızı bülten çıkarılması için, soruşturma aşamasında cumhuriyet başsavcılıklarınca, kovuşturma aşamasında mahkemelerce talepte bulunulabileceğini hatırlattı. Albayrak ayrıca kırmızı bülen talebinin, 16 Kasım 2011 tarih ve 69/4 sayılı 'Suçluların İadesi ve Hükümlü Nakli Konularında Adlî Makamlarımızca Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar' konulu Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün genelgesine uygun olarak hazırlanılan kırmızı bülten evrakının cumhuriyet başsavcılıkları veya mahkemeler tarafından Adalet Bakanlığına gönderilmesi suretiyle yapılabileceğini söyledi.

"YERİ TESPİT EDİLİP YAKALANDIĞINDA İADESİ İÇİN YETERLİ DELİL BULUNMAYAN BİR ŞAHIS İÇİN KIRMIZI BÜLTEN DÜZENLENMESİ TALEBİ DOĞRU DEĞİL"

Adalet Bakanlığı’nın yaptığı işlemlere de değinen Albayrak şu bilgileri verdi: "69/4 sayılı Genelgenin 18. paragrafında belirtildiği üzere; ‘Türkiye’de bir suç işleyip yurt dışına kaçtığı duyumu alınan bir kimsenin yurt dışında Türkiye’ye iadesi amacıyla arattırılmasını teminen İnterpol Genel Sekreterliği tarafından kırmızı bülten çıkartılması talebinde bulunulabilmesi için, öncelikle bu kişi hakkında mahkemelerce tutuklama kararı veya şahıs mahkûm edilip cezası kesinleşmişse, hükmedilen cezanın infazını teminen Cumhuriyet Başsavcılığınca çıkarılmış yakalama emrinin bulunması gerekmektedir’ şeklindedir. Temel mantık olarak kırmızı bülten, yeri tespit edildiğinde ve yakalandığında ancak iadesi istenebilecek şahıslar için tanzim edilir. Bir şahsın sadece ifadesinin alınması için kırmızı bülten düzenlenmez. Sadece ifade alınması uluslararası adli yardımlaşma yoluyla yapılacak bir işlemdir. Yeri tespit edilip yakalandığında iadesi için yeterli delil bulunmayan bir şahıs için kırmızı bülten düzenlenmesinin talep edilmesi doğru değildir. İadesi için yeterli delil bulunmadan kırmızı bülten talebinde bulunsa dahi İnterpol Genel Sekreterliği talebi değerlendirirken bu şartların varlığını arayacağından böyle bir durumda talep olumlu karşılanmayacaktır. Kırmızı bülten yalnızca bir şahsın iadesi amacıyla tanzim edilir. Şahsın iadesi şartları oluşmadığı durumlarda yani suçlamaların ciddi olmadığı durumlarda kırmızı bülten talep edilemez, edilse de İnterpol Genel Sekreterliği tarafından dikkate alınmaz. Adli makamlarca hazırlanan ve Adalet Bakanlığına iletilen kırmızı bülten evrakının öncelikle Adalet Bakanlığı tarafından genelgeye uygun olup olmadığı denetlenmektedir. Adli makamların talep evrakında istenen belgeler ve delil içeriği açısından eksiklik varsa evrak ilgili adli makama geri gönderilmektedir. Eksiklik yoksa evrak kırmızı bülten talep edilmesi için İçişleri Bakanlığına iletilmekte ve bu Bakanlık tarafından da bir eksiklik bulunmadığı takdirde kırmızı bülten düzenlenmesi için merkezi Fransa/Lyon’da bulunan İnterpol Genel Sekreterliğine kırmızı bülten başvurusu iletilmektedir."

"TALEPTE BULUNAN DEVLETİN DELİL DURUMUNU KENDİSİ İÇİN YETERLİ GÖRMESİ YETMEYECEK"

İnterpol Genel Sekreterliğinin öncelikle taleplerin gerekli olup olmadığı hususunda değerlendirme yaptığının altını çizen Albayrak, "Tutukluluk yerine adli yardımlaşma yoluyla alternatif yöntemlerle kişilerin ifadelerinin alınmasının daha makul bir yöntem olduğu durumlarda talep kabul edilmemektedir. Kırmızı bülten düzenlenmesi halinde şahıs aranmaya başlayacağı için İnterpol Genel Sekreterliği bu şekilde bir polisiye tedbiri uygulamadan önce o şahısla ilgili şahsın vatandaşı olduğu ülkenin mahkemesinden verilmiş bir tutuklama kararı veya yakalama kararı olmasını aramaktadır. Sadece talepte bulunan ülkenin mahkemesinde verilmiş bir tutuklama kararı veya yakalama kararı olması yeterli olmayıp, şahıs yakalandığında suçun vehameti ve mevcut delil durumu itibariyle iadesi mümkün olması halinde kırmızı bülten düzenlenecektir. Talepte bulunan devletin suçu vahim olarak tarif etmesi mevcut delil durumunu kendisi için yeterli görmesi yetmeyecek, talep uluslararası hukukun temel prensipleri ve dünyada yaygın kabul görmüş hukuki teamüllere uygunluk arzettiği ölçüde kabul görecektir. Bu şekilde keyfi uygulamalara neden olacak başvuruları engellemek ve zaman içersinde kırmızı bültenin her durumda kullanmasından doğan sorunların önüne geçilmek istenmektedir." ifadelerini kullandı.

"HANGİ SOMUT VE SUÇ TEŞKİL EDEN EYLEMLERİ OLDUĞU DELİLLERLE ORTAYA KONULMALI"

İnterpol'ün örgüt suçlaması hakkında yaptığı değerlendirmeler hakkında da bilgi veren Albayrak, şöyle devam etti: "İnterpol Genel Sekreterliği tarafından bir örgütün terör örgütü olarak kabul edilmesi için öncelikle Genel Sekreterlik Hukuk birimi tarafından olumlu görüş bildirilmesi ve Genel Kurulda örgütün terör örgütü olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Genel Sekreterlik devlet ve hükümet düzenini değiştirmek amacıyla kurulmuş ve bu amacı gerçekleştirmek için sivil insanları öldürdüğü sabit olan bir örgüt için bile amacının politik ve siyasi olduğunu belirterek 'terör örgütüdür' şeklinde bir niteleme yapmaktan çekinmekte ve siyasi suçlarla ilgili bir işlem yapmanın İnterpol'ün Anayasası olarak kabul edlen Tüzüğün 3. Maddesine aykırı olduğu gerekçesi ile kırmızı bülten düzenlenmesi talebini reddettiği bilinmektedir. İnterpol, terör örgütü olduğu AB, Avrupa Konseyi ülkeleri ve ABD tarafından kabul edilen grup üyeleri hakkında ise genellikle bu polisiye tedbirin uygulanması gerektiği düşüncesindedir. Terör örgütü olduğu AB, Avrupa Konseyi ülkeleri ve ABD tarafından kabul edilen suç örgütlerinin üyeleri hakkında sadece üye olduğundan bahisle kırmızı bülten düzenlenmemekte, talebe konu şahsın hangi somut ve suç teşkil eden eylemleri ile terör örgütünün eylemlerine dahil olduğunun delillerle ortaya konulmasını beklemektedir. Kırmızı bülten düzenlenmeden önce ya da düzenlendikten sonra kırmızı bülten düzenlenen şahısların avukatları İnterpol Genel Sekreterliğine başvurarak şahıs hakkındaki kırmızı bültene dayanak belgelerin birer örneğini isteyebilmekte; bilahare, kırmızı bülten düzenlenen suça ve dosyaya ilişkin itirazlarını Genel Sekreterliğe sunabilmekte; bunun üzerine, Genel Sekreterlik ilgili ülkeden ek bilgi talep edebilmekte; ek bilgilerin yetersiz olduğu kanaatine varıldığında ise kırmızı bülten kaldırılabilmektedir."

"HER ÜLKE KIRMIZI BÜLTENE FARKLI BİR DEĞER ATFEDİYOR"

Kırmızı bültenin uluslararası bir tutuklama kararı olmayıp İnterpol'e üye olan 180’in üzerindeki ülkelerden her birisinin kendisine farklı değer atfettiği ve suçluların tespitine yarayan polisiye bir işbirliği aracı olduğunu kaydeden Albayrak, "Ülkelerin kırmızı bültene değer atfetmelerine göre 4 kategori bulunmakta; bazı ülkeler kırmızı bülteni herhalükarda uygulanması gereken bir tutuklama emri gibi görmekte, bazıları ise hiçbir durumda kendilerini bir şey yapma zaruretinde görmemektedir. ABD ve Anglo-Sakson ülkeleri kırmızı bültene en az itibar eden ve bu bülten uyarınca en az işlem yapan ülkeler grubunda yer almaktadır. Kırmızı bültene hukuki geçerliliği olan bir belge değil bir polisiye enstrüman değeri atfeden çoğunluk Batı ülkeleri hakkında kırmızı bülten çıkarılan şahsı kendi ülkesinde tespit eder etmez durumu ilgili ülkeye bildirmekte ve o ülkenin kendisine iade talebi göndermesini istemekte, ancak bu evrak gelinceye kadar bir özgürlük kısıtlaması çoğunlukla olmamakta ve sadece kırmızı bülten düzenlenmiş olması iadenin de mümkün olacağı anlamına gelmemektedir. Kısacası iade işleminde ülkelerin çoğunluğu itibariyle iade talepnamesinin içeriğine, inandırıcılığına ve delillerin ciddiliğine bakmakta İnterpol Genel Sekreterliğinin yapmış olduğu değerlendirmeyi yeterli görmeyip kendileri değerlendirme yapmaktadır. ABD mevzuatı kırmızı bülten gerekçesi ile yakalama tedbiri alınmasına imkan vermemektedir. ABD makamları kişi hakkında bir kırmızı bülten bulunsa bile mutlaka iade evrakının kendilerine iletilmesi ve iade talebinde bulunulmasını şart koşmaktadır. İade evrakı gittiğinde öncelikle ABD Adalet Bakanlığı çok sıkı bir inceleme yapmaktadır. Zira ABD Adalet Bakanlığı tarafından mahkemeye sunulan bir iade talebi kabul edilmediği takdirde Bakanlık bunu ciddi bir prestij zedelenmesi olarak görmekte, bu nedenle bu süreçteki değerlendirmelerini titizlikle yapmaktadır. Yapılan başvurunun mahkemeye iletilebileceği değerlendirdiğinde dosya iade konusunda bir karar vermek üzere Federal Mahkemeye gönderilmektedir. Mahkeme iadesi istenen şahsın ve avukatının savunmalarını aldıktan ve dosya içerisinde yer alan bilgiler değerlendirildekten sonra talebin hukuka uygun ya da uygun olmadığı şeklinde karar vermektedir. Bugüne kadar ABD tarafından Türkiye’ye terör örgütü üyesi olduğu iddia edilen herhangi bir şahıs iade edilmemiştir." dedi.

"TÜRKİYE’NİN HUKUKSUZ TALEPLERDE BULUNDUĞUNU DA MAALESEF TESCİL EDECEKTİR"

Albayrak, İnterpol'ün bir şahıs hakkında terör örgütü üyesi olduğundan bahisle kırmızı bülten düzenlemesi için öncelikle bahsi geçen terör örgütünün İnterpol tarafından terör örgütü olarak değerlendirilip listelerine bu şekilde geçirilmesi, arkasından bu şahsın belirtilen terör örgütünün eylemlerine hangi somut aktiviteleriyle katıldığının ve bunların suç teşkil eden yönlerinin delileriyle birlikte ortaya konulması gerektiğinin altını çizdi. Delilleri inandırıcı bulunmayan başvuruların reddedildiğini aktaran Albayrak yazılı açıklamasını şöyle tamamladı: "Bu bilgiler ışığında net olarak söylenebilir ki, İnterpol Genel Sekreterliği kırmızı bülten çıkartmayacak ve ABD de iade talebini mahkemeye dahi intikal ettirme gereği duymayacaktır. Bu kararlar iddiaların mesnetsiz ve hukuksuz olduğu için verilecek, ayrıca bu kararlar Türkiye’nin hukuksuz taleplerde bulunduğunu da maalesef tescil edecektir. Yapılacak bu şekilde bir başvuru ile İnterpol Genel Sekreterliği örgüt anlayışımızın değiştiğini ve bir dizi senaryosundan örgüt çıkartılmaya çalışıldığını görecek. Bu talebi kabul etmediği gibi bu başvurunun oluşturacağı olumsuz hava nedeniyle bundan sonra yapılacak başvurular da değerlendirilmeyecektir. Bunun sorumluluğu da elbette bu talepte bulunulmasını isteyen ve yapanların üzerinde olacaktır. Sayın Fethullah Gülen’in ABD’de ikamet adresinin bilinmesine, adli yardım talebi ile ifadesi alınmak istendiğinde ifadesini bulunduğu yerde verebileceği bilinmesine rağmen bu şekilde bir işlem yapılması işlemin hukuki olmadığını göstermektedir. Sayın Gülen beraatle sonuçlanan daha önceki iddialarla ilgili olarak adli yardımlaşma talebi gereğince ABD adli makamlarında ifade vermiştir. O zaman dahi Amerikan savcısının iddiaların ciddiyetsizliğine karşı şaşkınlığını izhar ettiği de bilinmektedir. Bu soruşturmada adli yardım talebi yoluna başvurmaksızın algı yönetimi ve genel seçim sürecinde iç siyaset malzemesi olarak kullanmak amacıyla, bu girişimden sonuç alınamayacağı bilinmesine rağmen kasten bu yolun seçilmesi yapılan bu işlemin siyasi olduğunu tek başına ortaya koymaya yeterlidir."