Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi (GÜSAM) Başkanı Ercan Taştekin, 2014 yılında kayıp çocuk sayısının yüzde 15,3 oranında arttığını belirterek, “Bu korkunç bir rakam. Bu, ailelerimizin ilgisizliğini, devletin bu konulardaki politikalarının başarısızlığını gösteriyor.” dedi

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dün açıkladığı 'Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuklar- 2014’ verilerini değerlendiren eski Emniyet Müdürü Ercan Taştekin, verilerde ne kadar çocuğun halen kayıp ve aranmakta olduğuna dair bir bilgi olmamakla birlikte ortaya çıkan rakamların çok yüksek olduğunu söyledi. Başta aileler olmak üzere devletin tüm birimlerinin bu verileri iyi okumaları gerektiğini dile getiren Taştekin, “Düşünün her yıl artan oranda ailelerin yavruları kayboluyor. Bu korkunç bir tablo. Bu veriler, ailelerin ilgisizliğini, devlet politikalarının başarısızlığını ortaya koymuştur. ” diye konuştu.

KAYIP ÇOCUKLAR İLE İLGİLİ MEVZUAT YOK

Taştekin, kayıp çocuklarla ilgili hukuk sisteminde hiçbir düzenlemenin olmadığına dikkat çekerek, “Kayıp çocuk ve şahıslarla ilgili usul hukukunun oluşturulması ve polisin her türlü bilgiye en kısa sürede ulaşması ile ilgili düzenlemelerin yapılması şart.” dedi.

İLK BİR KAÇ SAAT HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR

Taştekin, güvenlik birimlerinin bu tür vakalarda nasıl bir yöntem izlemesi gerektiğini şöyle anlattı: “Kayıp çocukların araştırılması ve soruşturulmasında yapılması gereken işlemler standartlaştırılması son derece önemli. Ayrıca kayıp vakalarında ilk birkaç saatte yapılacak işlemler hayati önem taşır. Maalesef uygulamada sıklıkla ailelerin gereksiz kayıp müracaatında bulunması güvenlik birimlerimizi duyarsızlığa itmekte. Ailelerimiz bu konuda titiz davranmalılar. Çalışmaların etkinliğini artırabilmek için ilk yapılması gereken binlerce kez gereksiz kayıp müracaatıyla karşılaşılsa da her yeni kayıp çocuk müracaatına son derece duyarlı olunmalı. Şayet, ‘biraz bekleyelim, gelişme olmazsa araştırırız’ yaklaşımı çocuğun bulunmasını mutlak surette zorlaştıracaktır. Kayıp çocuk soruşturmalarında, müracaat aşamasında son derece duyarlı ve profesyonel davranmak, muhtemel kayıp sebebini ve kayıp türünü ivedilikle belirlemekle birlikte ilgili birimler arasında süratle koordinasyon sağlamak son derece önemli. Kayıp çocuk konusunda, birbirinden habersiz çalışmalar ve yahut ‘bu benim işim değil, diğer birimin işi’ anlayışı bu konuda yapılan önemli bir hatadır. Kayıp çocuk soruşturmalarında başarı, öncelikle uygulamada yapılan yanlış ve eksikliklerin giderilmesine bağlıdır. Mevlana der ki; ‘ Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak onu aramamaktır.’ Ayrıca, kayıp çocuklar olgusu yarattıkları güvenlik boşluğu sebebiyle toplumsal huzuru ve yaşamı tehdit eden sosyal bir sorun haline gelebilir. Unutmayalım ki belirsizlik ölümden beterdir.”