Anayasa Mahkemesi (AYM) eski Başkanı Haşim Kılıç, Sulh Ceza Hakimliklerinin hukuka aykırı olduğunu söyledi. Kılıç, “İkinci bölüm bana göre önemliydi. İtirazen bakılan bu sistemde, itiraza bakacak olan mercilerin belli olması, bir ikiye, iki üçe şeklinde devam ediyordu. Verilen karara kimin bakacağı açıkça belli. Bu bence Anayasa'ya uygunluk noktasında isabetli bir düzenleme değildi. Bu konuda benim içinde olduğum 5 kişi buna muhalif kaldı. Bunun dışındaki arkadaşlarımız da Anayasa'ya uygun dedi. Ben itiraz bölümünün Anayasa'ya aykırı olduğunu söyleyen birisi olarak, o bölüm için burada bir kez daha tekrarlamış olayım.” dedi.

"SEÇİM BARAJI"

Kılıç, Ankara’da katıldığı bir programda, AYM’nın gündemlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Seçim barajı hakkında konuşan Kılıç, “Hepinizin de bildiği gibi bütün siyasi partiler seçim barajının kötü olduğunu büyük bir samimiyetle ifade ediyorlar. Ne kadar samimi, onu sizler takdir edin. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir seçim barajı yok. Seçim barajı bugün, istikrar adına temsilde adaleti çok ciddi anlamda sıkıntıya sokan bir gelişmeyi bünyesinde getirmiştir. Bu doğrudur, bu dava bizim önümüze geldiğinde, bütün siyasi partiler bunun AYM’nın işi olmadığını, bunun kendilerinin işi olduğunu söylediler. Ben bu davaya girmedim. O kadar çok geldiler ki üzerimize, şahsıma o kadar çok geldiler ki. O günkü şartlarda böyle bir olay gerçekleşir miydi, gerçekleşmez miydi? AYM’nin yapacağı çok fazla bir şey yoktu. AYM’nin o barajı kaldırma şeyine de sahip değildi. Çok daha ileri gidilseydi AYM, ‘Bu hukuka aykırı, bu baraj çok yüksek, burada bir hak ihlali var belki’ diyebilirdi. Ama bunu kaldıracak olan yasama organıdır. Onun kaldırması gerekir. Şu anda değişen bir şey yok. AYM öyle de dese böyle de dese, eğer bu barajı siz yüksek görüyor iseniz, o zaman buyurun oturun değiştirin bunu. Değişmiyor maalesef. Çünkü partilerin bu işine geliyor biraz da.” ifadelerini kullandı.

"9 TANE MİLLETVEKİLİ HAPİSTE YATIYORDU, BUNLARI ÇIKARMAK AYM’NIN İŞİ MİYDİ?"

AYM’nın bazı konularda elini taşın altına koyduğunu vurgulayan Kılıç, "AYM bu barajda olduğu gibi başka konularda da, siyasi konularda da elini taşın altına sokarak olayları çözme yoluna gitti. 9 tane milletvekili hapiste yatıyordu, bunları çıkarmak AYM’nın işi miydi? Yıllarca bekledi AYM, bu çok önemli hak ihlalinin ortadan kaldırılması gerekliydi. Kimse kılını kıpırdatmadı. 9 milletvekilin arkasında 1 milyon insan temsilcisiz kaldı. AYM bireysel başvuru ile zorlamayla da olsa olayı çözmeye çalıştı ve çözdü. Her şeyi yargı kurumundan beklemek çok insaflı olmasa gerek.” şeklinde konuştu.

DERSHANELER KONUSU

Dershanelerin kapatılması ile ilgili kanun hakkında da konuşan Kılıç, "Bilinçli bir şekilde, isteyerek geciktirme gibi bir durum yok. Hem yöneticilik yapıyorum, hem davalara giren bir başkandım. Bunun raporunun hazırlanması epey bir süreç aldı. Bizim arkadaşlarımızın raporları hazırlanırken biz onlara bir şey söylemeyiz. Onlara baskı yapmayız. Bu çerçevede arkadaşımız yazdı, getirdi ama ondan sonra da başka konular devreye girdi. Benim dönemimde bu davaya bakılamadı. Süreç devam ediyor. Ortada bir dava var. Benim bunun hakkında konuşmam çok doğru olmaz. Ben şuna inanıyorum ki orada bulunan arkadaşlarımız bunu en iyi görüşecekler, konuşacaklar Anayasa'ya ve vicdanlarına uygun bir karar çıkaracaklar.” değerlendirmesinde bulundu.

“BU BENCE ANAYASA'YA UYGUNLUK NOKTASINDA İSABETLİ BİR DÜZENLEME DEĞİLDİ”

Sulh Ceza Hakimlikleri ile ilgili de konuşan Kılıç, şöyle devam etti: "Bununla ilgili kararı biz verdik. Sulh Ceza Hakimliklerince verilen kararların sırası ile birincinin verdiği karara ikincisinin bakabileceği, böyle numara sırası ile devam edip gidiyordu. AYM, bu konuda şu kararı verdi; Sulh Ceza Hakimliklerinin kurulabileceğine, bununla ilgili verilmiş onlarca karar var. Bugün Sulh Ceza kurulur. Dün nasıl özel yetkili mahkemeler kaldırılmışsa, bu kaldırılması ne kadar Anayasa'ya uygunsa, yeni bir mahkemenin kurulması da Anayasa'ya bu kadar uygundur. Bu, yasa koyucunun takdir alanında bir şey. AYM olarak, ‘Biz bu Anayasa'ya aykırı’ diyemezdik. Zannediyorum, bu bölüm oybirliği ile reddedildi. İkinci bölüm bana göre önemliydi. İtirazen bakılan bu sistemde, itiraza bakacak olan mercilerin belli olması, bir ikiye, iki üçe şeklinde devam ediyordu. Verilen karara kimin bakacağı açıkça belli. Bu bence Anayasa'ya uygunluk noktasında isabetli bir düzenleme değildi. Bu konuda benim içinde olduğum 5 kişi buna muhalif kaldı. Bunun dışındaki arkadaşlarımız da Anayasa'ya uygun dedi. Ben itiraz bölümünün Anayasa'ya aykırı olduğunu söyleyen birisi olarak, o bölüm için burada bir kez daha tekrarlamış olayım."