Hatay Valisi Ercan Topaca, akaryakıt kaçakçılığını ekim ayından itibaren asgari seviyeye indirdiklerini ve bu konuyu şehrin gündeminden düşürdüklerini iddia etti.

2014 Yılı Güvenlik Hizmetleri Değerlendirme Toplantısında konuşan Vali Topaca, kamu düzenini ve asayişi bozan bir anlamda da terör olaylarının finansmanında da kullanıldığını düşündükleri akaryakıt kaçakçılığı ile mücadelelerinin devam ettiğini aktardı.

Hatay'da akaryakıt kaçakçılığının 2012 yılına dayandığının altını çizen Topaca, “2014 yılının mayıs ayından itibaren bu süreç daha etkili bir şekilde uygulanmaya başlanmış, benimde göreve başladığımdan bu yana üzerinde hassasiyetli durduğum akaryakıt konusunu, öldürücü darbeyi ekim ayında yapmış olduğumuz operasyonla vurmak sureti ile kentimizin gündeminden düşürdük.” dedi.

2014 YILINDA 10 MİLYON 962 BİN LİTRE KAÇAK MAZOT YAKALANDI
Geçen yıl yapılan operasyonlarla Hatay’da 10 milyon 962 bin 118 litre kaçak motorin ele geçirildiğinin altını çizen Topaca, 2013’te bu rakamın 7 milyon 789 bin 717 litre olduğunu ifade etti. Son 5 yılda ele geçirilen kaçak motorin miktarının ise yaklaşık 22 milyon litre civarında olduğunu vurgulayan Vali Topaca, “Bu miktar akaryakıt kaçakçılığı ile mücadele kapsamında ele geçirilen miktardır.” diye konuştu.

Akaryakıt kaçakçılığı dolayısı ile Türkiye’nin dolaylı şekilde teröre destek oluyormuş gibi bir havanın oluşturulmaya çalışıldığını anlatan Vali Topaca, “Aslında akaryakıt kaçakçılığı bu bölgede çok eskilere dayanan bir sosyal olgudur. Cumhuriyetin ilk yıllarında da buna benzer olaylar olmuş. Devam eden yıllarda da olmuş. Yani her dönemde az veya çok, zaman zaman sınır ticareti ölçeği ve kapsamında da miktarların arttığını görüyoruz.” açıklamasında bulundu.

Özellikle 2011 yılından itibaren akaryakıt kaçakçılığının bölgede devlet açısından da çok büyük maddi kayıplara, vergi gelirlerinde önemli düşüşlere, yol açacak boyutlara ulaştığını belirten Topaca, “Bu yasa dışı faaliyeti engellemek tabi devletimizin en temel fonksiyonudur, görevidir. Bizde bu kapsamda aldığımız tedbirlerle özellikle sınırda sınırın sıfır noktasında kara kuvvetlerine bağlı unsurlar, jandarmamız ve emniyetimizin ortak yaptığı operasyonları planladık ve yaptık. Bu rakamları çok cüzi rakamlara düşürdük. O köylerimizde bu faaliyetler tamamı ile sona erdi.” şeklinde konuştu.

Kaçakçılık olaylarının düzenli bir seyrinin olmadığını, yıllar itibari ile rakamların inip çıktığını da belirten Topaca, “Bunun önde gelen sebeplerin başında siyasi kararlar etkili olabilir. Komşu ülkedeki durum etkili olabilir. Kanunlardaki değişikliklerle bağlantılı olabilir. Aldığınız tedbirlerle bağlantılı olabilir. Buda, yani daha önceki yıllarda çok büyük kaçakçılık vardı da önlenmiyordu anlamına gelmesin. Son dönemde karşı tarafta devlet otoritesi olmadığı için, Suriye’de bir iç savaş olduğu için yasa dışı yollarla bu işin ticaretini yapma eğilimi yükseldi. Devlet yoksa birileri o boşluğu dolduruyor. Netice itibari ile Suriye’de iç savaşın başlamasından itibaren de o boşluk birileri tarafından doldurulmaya ve piyasaya sürülmeye çalışılmış. 2012 yılından itibaren bu soruna çare aranmaya başlanmış ve kademeli olarak 2014 yılında bu işi sıfırladık. Burada önemli olan kararlı bir duruş sergilemektir. Her ne kadar bu işlerin bazı sosyal sonuçları varsa da devlet olarak biz yasa dışı bir ticarete kaynağının nereye gittiği belli olmayan bir ticarete izin vermemiz mümkün değil. Biz Hatay olarak bu sorunu şimdilik çözdük. Tekrar Hatay’ın gündemine gelmesine de izin vermeyeceğiz.” dedi.

HATAY'A TAYİNİM ÇIKINCA HERKES BANA ACIDI
Valiler kararnamesi açıklandığında Hatay’a gideceğinin duyulmasının ardından herkes kendisine acıdığını dile getiren Vali Topaca şunları söyledi: “Ben dostlarımı teselli etmek durumunda kaldım. Geldim gördüm ki Hatay’ın hak etmediği bir şekilde Türkiye kamuoyuna yaşanan bazı olaylardan dolayı çok sorunlu bir il gibi gündeme gelmiş. Bu algıdan dolayı en büyük zararı bu kent ve bu kentin insanları görüyor. Terör olayları başlayınca, işte Reyhanlı saldırısı gibi bir iki tane olay olunca bu ile gelen turist sayısının 300 binlerden 50 binlere düştüğünü biliyoruz. Bunun ne anlama geldiğini de hepimiz biliyoruz. Otelleriniz tam dolmaz, işyerleriniz tam ticaret yapamaz, esnafınız çok kazanamaz. Şu anda 250 bine yakın Suriyeliyi misafir ediyoruz. İnsanlar ekmeğini paylaşıyor. Ne güzel yaşıyoruz. Sorunlarımız var. Bu kenti de hak ettiği yere çıkarmak hepimizin görevi."