Çeşitli üniversitelerin halk sağlığı ana bilim dalı öğretim üyeleri tarafından kurulan Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Başkanı Prof. Dr. Türkan Günay, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre; Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) önerdiği hava kalitesi sınır değerleri dikkate alındığında Türkiye'de hava kirliliği yaşanmayan bölgenin bulunmadığını söyledi. Bursa'ya yapılması planlanan termik santralin insan sağlığına zararlı olduğunu savunan Günay, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri arasında sera gazı salınımı en hızlı artan ve hava kirliliği açısından en kötü durumda olan ülkenin Türkiye olduğunu kaydetti.

Bursa Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi'ne yapılması planlanan termik santrale yönelik tepkiler sürüyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve HASUDER Başkanı Prof. Dr. Türkan Günay, dernek yönetim kurulu üyeleri Doç. Dr. Çiğdem Çağlayan ve Alpaslan Türkan'ın katılımıyla Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) Yerleşkesi'nde 'Kömürlü Termik Santrallerin Sağlık Etkileri' konulu bir basın toplantısı düzenledi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre DSÖ’nün önerdiği hava kalitesi sınır değerleri dikkate alındığında Türkiye'de hava kirliliği yaşanmayan bölgenin olmadığını öne sürdü.

EN KİRLİ HAVA ÜLKEMİZDE

Türkiye'de hava kalitesinin DSÖ hava kalite rehberinde belirtilen hava kalite değerlerinin altında olduğunu belirten Prof. Dr. Günay, şunları kaydetti: "Hava kirliliğinin artmasında çevreyi hiçe sayan sanayileşme ve özellikle fosil yakıt kullanımı önemli rol oynamaktadır. Ülkemiz, OECD ülkeleri arasında sera gazı salınımı en hızlı artan ve hava kirliliği açısından en kötü durumda olan ülkedir. Halen 80’e yakın kömürlü termik santral planlama aşamasındadır. Ülkemizde 2030 yılına kadar toplam elektrik üretiminin yarıya yakını bu santrallerden karşılanacaktır. Bunun da toplum sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olacaktır. Kömürlü termik santraller; hava kirliliği, su kaynaklarının kirliliği, toprak kirliliği yanı sıra yüksek su tüketimleri ile su kıtlığı, kül atıkları ile katı atık yönetimi sorunlarına neden olurken küresel ısınmaya da katkı sunar. Oluşturdukları kirlilik ile ekosistemleri bozar; canlıların yaşam şansını azaltır. Kullanılacak son/yeni teknolojiler de bu olumsuz etkileri ortadan kaldıramaz. Kömürlü termik santraller, büyük miktarda havada asılı toz parçacıkları(PM2,5) sülfür dioksit ve nitrojen oksit salınımı yanında, civa gibi ağır metaller, dioksin, polisiklikaromatik hidrokarbonlar gibi kalıcı organik kirleticileri ile çevreyi kirletmektedir. Bu kirleticiler solunum sistemi hastalıkları, kalp damar hastalıkları, erken doğum, beyin gelişiminde bozukluk gibi çok sayıda hastalığa neden olur. Bu hastalıkların en bilinenleri; bronşit, amfizem, akciğer kanseri, astım, kalp krizi, kalp ritim bozuklukları ve kalp yetmezliğidir."

Kömürlü termik santraller konusunda tüm dünyada artan sayıda tepkiler ve bunun paralelinde alınan kararların bulunduğuna dikkat çeken HASUDER Başkanı Prof. Dr. Günay, şöyle devam etti: "DSÖ'nün Nisan ayında yayınladığı rapora göre; 2010 yılında DSÖ Avrupa bölgesinde hava kirliliğine bağlı yaşanan yaklaşık 600 bin erken ölüm ve hastalıkların ekonomik yükü 1,6 trilyon dolardır. Bu rakam, neredeyse 2013 yılında bütün Avrupa Birliği’nin gayri safi milli hasılasının 1/10’una denk geliyor. Açıklanan veriler, Türkiye’nin de 70 milyar 386 milyon dolarla gayri safi milli hasılasının yüzde 6’sını hava kirliliğinden dolayı kaybettiğini ortaya koyuyor. Hava kirliliğinin azaltılması 2016 yılında yapılacak olan Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (UNECE) toplantısının en önemli konularından biri olacaktır."

TERMİK SANTRALLERİN SAĞLIĞA MALİYETİ 10 MİLYAR LİRAYI AŞIYOR

HASUDER Başkanı Günay, Sağlık ve Çevre Örgütü (HEAL) öncülüğünde yapılan ve derneğin de destek verdiği bir çalışmada, Türkiye’de kömürlü termik santrallerin sağlık maliyetlerinin yılda 10.7 milyar lira olarak hesaplandığını dile getirdi. Prof. Dr. Türkan Günay, "Bu, kömürlü termik santrallerin yol açtığı hava kirliliğine maruz kalmakla ilişkilendirilen erken ölümler, kronik hastalıklar ve kalp sorunları nedeniyle oluşan ekonomik yüktür. Her yıl en az 2876 erken ölüm, yetişkinlerde 3823 yeni kronik bronşit hastası, 4311 hastane başvurusu. Bu çalışma,Türkiye’de PM maruziyeti nedeniyle oluşan sağlık sorunlarının yüzde 20’sinin termik santrallerde yakılan kömürden kaynaklandığını söylemektedir. Bu maliyeti insanımız sağlığı ile yaşamı ile ödemektedir. Başta kömürlü termik santraller ve çimento fabrikaları olmak üzere kömür yakılarak enerji elde edilen yerlerde çevre ve insan sağlığı olumsuz etkilenecektir. Kullanılacak son/yeni teknolojiler bu olumsuz etkileri ortadan kaldıramayacaktır. Bu nedenle son teknoloji uygulandığında sağlık etkisinin olmayacağı, kömürlü termik santral inşasının kabul edilebilir olduğu şeklindeki görüşler kabul edilemez." diye konuştu.