Halkın Demokrasi Partisi (HDP) Adana ve Mersin il teşkilatlarına yönelik yapılan bombalı saldırılar Adana’da geniş katılımlı bir eylemle protesto edildi.
Patlamanın yaşandığı HDP Adana İl Teşkilatı'nın önündeki eyleme vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.

Eylemde konuşan HDP Genel Başkan Yardımcısı ve Adana milletvekili adayı Meral Danış Beştaş, olayın üzerinden 27 saat geçmesine rağmen faillerinin yakalanamamasını kınayarak, olayın failinin hükümet olduğunu ileri sürdü. Patlamadan bir gün önce çok görkemli bir şekilde Adana mitingini yaptıklarını hatırlatan Beştaş, "Bu mitingi, Çukurova’nın direnişini, Çukurova halklarının dayanışmasını, barış istemini kabul etmediler, tahammül edemediler, biz adresi biliyoruz. Sağa sola sapmasınlar, hedef şaşırtmasınlar." dedi.

'MANŞETLERİNDE NEREDEYSE 'SEVİNDİLER' DİYEBİLECEK KADAR YÜZSÜZ VE ALÇAKLAR'

Şamil Tayyar'ın dün açıklama yaparak, 'Bu, HDP’ye can simidi atmaktır' dediğini aktaran Beştaş, "Kendi medyaları, bizim neredeyse kendi kendimize bomba attığımızı söyleyecekler, manşetlerinde neredeyse 'sevindiler' diyebilecek kadar yüzsüz ve alçaklar, bunu kabul etmiyoruz. Bu sadece ve sadece Türkiye halklarını kandırmaya yöneliktir. Biz onların medyasını da, televizyonlarını da, başbakanlarını da, cumhurbaşkanlarını da, başbakan yardımcılarını da çok iyi biliyoruz ve yakından izliyoruz. Bugüne kadar neler söylediklerini, bizi nasıl tehdit ettiklerini çok yakından biliyoruz. Bu nedenle sahte sözlere, sahte gözyaşlarına, sahte kınamalara ihtiyacımız yok, bunun hesabını 7 Haziran’da göreceğiz, cevabımızı sandıklarda vereceğiz." şeklinde konuştu.

'CUMHURBAŞKANI'NA HAKARET EDENİ ANINDA BULUP CEZALANDIRIYORLAR AMA'

Olayın üzerinden 27 saat geçmesine rağmen hâlâ fail, tek bir gözaltı olmadığını dile getiren Beştaş, sözlerine şöyle devam etti: "Bir kişi Cumhurbaşkanı'na hakaret edince, konvoyuna selam vermeyince, el kaldırmayınca aynı dakikalarda gidip gözaltına alabiliyorlar, herhangi bir saldırıda, sözlü saldırıda bile avukatları tutuklayabilecek kadar hızlılar, IŞİD’e gönderdikleri TIR’ları soruşturan savcıları tutuklayacak kadar da hukuk tanımazlar. Karar veren hakimleri, tutuklayacak kadar hukuk tanımazlar ama saldırı bize olunca ve saldırıyı onlar organize edince, bizim saldırının faillerini ortaya çıkarmıyorlar. Nerede failler, Emniyet ne yapıyor, 27 saattir Adana Valisi, İçişleri Bakanı, bu ülkenin başbakanı neden hâlâ cevap vermiyor, biz failleri istiyoruz."

Dünden bu yana defalarca başvurmalarına rağmen 'hâlâ kamera kayıtlarının incelendiği' cevabını aldıklarını vurgulayan Beştaş, "Hâlâ kamera kayıtlarında tespit yapamamışlar, bir araç gelmiş, burada durmuş, yukarıya bir vatandaş çiçek götürmüş. Bunu tespit etmek en fazla yarım saattir, bu konuda yalan atıyorlar. Vali, İçişleri Bakanı ve Adana Emniyet Müdürü derhal istifa etmek durumundadır. Biz, Adana’dan şu çağrıyı yapıyoruz; bu Vali, bu Emniyet Müdürü, bu İçişleri Bakanı ve Başbakanı artık seçim güvenliğini tehdit eder noktaya gelmiştir. Vatandaşın seçim iradesini tanımamaktadır. Biz de çalışmalarımızı daha da hızlandırarak buna cevap vereceğiz." ifadelerini kullandı.

TAHİR ELÇİ: KARANLIK ODAKLAR BURADA KATLİAM YAPARAK TÜRKİYE'NİN BARIŞINI HEDEFLEDİLER

Saldırı üzerine Adana’ya gelerek eyleme destek veren Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi de HDP binalarına yapılan saldırıların demokratik özgürlüklere, demokrasiye, halkın iradesine, serbest ve özgür seçim hakkına, Türkiye’nin demokratik geleceğine ve halkların birlikte yaşama iradesine, barış içerisinde yaşama iradesine yöneltilmiş haince bir saldırı olduğunu ifade etti.

Karanlık odakların burada bir katliam yaşatarak insanları, Türkiye’nin barışını hedeflediklerini söyleyen Elçi, "Özellikle Çukurova’nın, Adana’nın, Mersin’in toplumsal hassasiyetini gözeterek, toplumsal dokusunu gözeterek halkları, insanlarımızı karşı karşıyı getirmeyi amaçladıklarından hiçbir şüphemiz yoktur. Aslında, bu saldırı geliyorum diyerek geldi. Biz Diyarbakır Barosu olarak 4 Mayıs 20015 günü, yani tam 15 gün önce HDP’nin birçok merkezine yapılan saldırıların bilançosunu çıkardık ve bu tehlikeli gidişata dikkat çektik. Neredeyse ortalama bir gün HDP’nin bir merkezine saldırı yapıldığını tespit ettik ve yetkililerin dikkatini çektik. Bu gidişat Türkiye’de seçim güvenliğini, özgür ve serbest seçim hakkını ortadan kaldırıyor dedik, önlem alın dedik. Ama ne yazık ki hükümet, yetkililer gerekli önlemleri almadılar ve bu iki il merkezine yapılan saldırı neredeyse geliyorum diyerek geldi." dedi.

Seçim güvenliğinin olmadığı, HDP’ye her gün bir saldırının yapıldığı, seçmenin baskı altına alınarak sindirilmeye çalışıldığı bir seçim süreci sonunda çıkacak sonuçtan hiç kimsenin yarar sağlayamayacağının altını çizen Elçi, "Böyle bir seçimin sonucu meşru olmayacaktır. Eğer Türkiye’deki hükümet yetkilileri, resmi rakamlar bu seçim sonucunun meşru olmasını istiyorlarsa, eğer halkın iradesine gölge düşürmesini istemiyorlarsa, eğer uluslararası toplumun bu meseleye müdahil olmasını istemiyorlarsa, örneğin, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı özellikle seçim güvenliğinin olmadığı ülkelerde seçim süreçlerini izlemekte ve ortadaki tabloya ilişkin raporlar hazırlayarak dünya kamuoyuna sunmaktadır. Buradan hükümet ve diğer partilere sesleniyorum, bu gidişatı görün ve hep birlikte HDP’ye yapılan saldırıların karşısında tutum alın, karşı çıkın, aksi takdirde sizin de alacağı sonucun bir anlamı olmayacaktır." diye konuştu.

ÇITIRIK: ARTIK TÜRKİYE'DE KİMSENİN KENDİ YASINA ACI TUTMA DÖNEMİ BİTMİŞTİR

Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık da dün patlayan bombaların, Türkiye’nin toplumsal huzur ve barışına, kardeşliğina ve Türkiye’nin demokratikleşme sürecine atılan bombalar olduğunu ifade etti. HDP’nin de Siyasi Partiler Yasası'na ve Anayasa'ya uygun olarak kurulmuş bir parti olduğuna vurgu yapan Çıtırık, şöyle dedi: "Kimsenin artık kimseyi yok saymadan, ötekileştirmeden, kamplaştırmadan, birbirine tahammül ederek bu süreci götürmesi gerekir. Ama gerek siyasi iktidar, gerekse kaçak sarayın sakini Türkiye’nin toplumsal huzur ve barışını ısrarla bozacak eylem ve söylemler içerisine girmektedirler. Farklılıklara tahammül ediniz, farklılıkları yok saymayınız, toplumu bizden olan ve olmayan şeklinde ötekileştirmeyiniz, bu anlamda yapılacak olan seçimler, eğer ki meşruiyet yönünden tartışılacaksa, en başta seçim barajlarıyla tartışılmalıdır ve daha sonra da kendisine rakip olarak gördüğünüz siyasi partilerin il başkanlıklarına yapılacak saldırılarla kimse bir yere varamayacaktır. Diğer siyasi partilere de sesleniyorum, gönül isterdi ki onları da burada görelim. Türkiye’de artık kimsenin kendi yasına acı tutma dönemi bitmiştir. Bitmelidir de. Nasıl Adana’daki MİT TIR'ları sorunu sadece Adana Barosu’nun sorunu değilse, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 12 yaşında katledilen Nihat Kazanhan’ın sorunu da sadece Şırnak’ın değil, hepimizin sorudur."

Vatandaşların sık sık 'Seni başkan yapmayacağız' diye slogan attıkları eyleme, odalar, Mersin Barosu, meslek temsilcileri ve çok sayıda sivil toplum örgütü de destek verdi.