Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın ‘AK Parti senin taşeronun mu?’ sözlerini değerlendirerek, “Bir siyasi iktidar temsilcisi tarafından söylenmiş çok sorumsuz sözlerdir bunlar. Ne demek taşeron olmak. Eğer aracı olmak gerekiyorsa, taşeronluktan kastedilen şey buysa, biz barışa ve çözüme köprü oluruz. Bundan da hiçbir biçimde rahatsızlık duymayız. Barışın ve çözümün taşıyıcısı oluruz.” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, HDP Genel Merkezi’nde, Kamu Şirket Çalışanları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (KAŞİÇ) heyetiyle görüştü. Burada, basın mensuplarının sorularını cevaplayan Yüksekdağ, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın HDP’ye yönelik 'AK Parti senin taşeronun mu’ sözlerini değerlendirdi. Yüksekdağ, şunları kaydetti: “Yalçın Akdoğan’ın açıklamaları aslında 7 Haziran seçimlerinde yaşadıkları yenilginin hezeyanıdır. Başka bir açıklaması yok. Mantıklı ve reel dayanakları olan bir açıklama değil. Şu an siyasi iktidar cephesinde bir telaş, bir rahatsızlık, huzursuzluk, hazmedememe durumu olduğunu çok iyi biliyoruz. Hazmedemedikleri şey şuydu. HDP’nin 7 Haziran’da çok büyük bir başarı elde etmesiydi. Yalçın Akdoğan 7 Haziran seçimleri öncesinde dilekler diliyordu. Temennilerde bulunuyordu. ‘HDP barajı geçemezse süper olur, hatta geçerse de kötü olur' türü tehditkar yaklaşımlarda gösterebiliyordu. Ama bugün 7 Haziran seçiminin arkasında bütün tehditlerinde, bütün olumsuz kehanetlerinde boşa çıktığını görüyorlar bu tabi ki çok ciddi bir hezimet durumu ve tablosu. Ben bu hezimetin acısının HDP’den çıkarılmaya çalışılması olarak algılıyorum.”

BARIŞ VE ÇÖZÜM İÇİN EĞER BİRİLERİNİN TAŞERON OLMASI GEREKİYORSA ŞÜPHESİZ BİZ OLURUZ

"Barış ve çözüm için eğer birilerinin taşeron olması gerekiyorsa şüphesiz biz oluruz." diyen Yüksekdağ, şu ifadeleri kullandı: “O nedenle bir siyasi iktidar temsilcisi tarafından söylenmiş çok sorumsuz sözlerdir bunlar. Ne demek taşeron olmak. Eğer aracı olmak gerekiyorsa, taşeronluktan kastedilen şey buysa, köprü olmaksa barışa ve çözüme ki odur. Biz barışa ve çözüme köprü oluruz. Bundan da hiçbir biçimde rahatsızlık duymayız. Barışın ve çözümün taşıyıcısı oluruz. AKP de eğer barışa ve çözüme bir vesile olmaktan rahatsız olmasaydı bugün bu sonucu da görmemiş ve yaşamamış olacaktı. Çünkü Türkiye halkı barışı savunanı takdir eder. AKP hükümeti barışı ve çözümü yeterince savunmadığı, barış ve çözüm idaresinin siyasetinin arkasında durmadığı için halk AKP hükümetini değil, HDP’yi takdir etmiştir. Bu da demokratik bir takdir. Türkiye barışı ve halkların kardeşliği her hükümetten, her koalisyondan, her siyasi partiden daha değerlidir. Sayın Akdoğan’dan da, bizden de daha değerlidir.”

KENDİSİNE MUHTAÇ HALE GETİRME SİYASETİ SERGİLİYOR

Yalçın Akdoğan’ın ‘biz yoksak çözüm süreci de olmaz, HDP’liler bana soruyor ne olacak bu süreç’ açıklamalarını da değerlendiren Yüksekdağ, şöyle konuştu: "HDP’liler elbette ki her dönemde siyasi sorumluluk gereği sorarlar. Biz ilk başta yaptığımız siyasi olgunluğumuz ve sorumluluğumuz gereği yaptığımız açıklamaların hiçbirisini bir zayıflık olarak değerlendirme sığılığına, çiğliğine düşmemeli hiç kimse. Biz bir siyasi partiyiz. Meclis'e girdik. Parlamento çatısı altında olduğumuz müddetçe Türkiye’de koalisyon kurulması aynı zamanda bizim de sorunumuzdur. 'Bu bizim sorunumuz değil' diyerek hiçbir şey yokmuş gibi davranmadık ve konuşmadık. 'Her zamanda koalisyon oluşturulması süreçleri işletilecekse HDP üzerine düşen sorumluluğu yerine getirir' dedik. Türkiye siyaseti ne süreçler gördü. ‘AKP yüzde 50, 48, 45 almayınca dünyanın sonu gelmeyecek’ dedik. Dünyanın sonu gelmedi de. Bundan sonra da gelmeyecek. Türkiye’de siyaset ve halkımızın gösterdiği teveccüh kendi kanalında kendi açtığı yoldan ilerleyecek. O nedenle AKP hükümeti cephesinde şöyle bir siyaset izleniyor. ‘Benden sonrası tufan, bakın ben olmazsam felaket olur’ söylemi ve yaklaşımı sergileniyor. Bu çok yanlış ve dayanaksız bir anlayış. Bu yaptığı tespitin gerçeğe dönüşmesi için de krizi ve gerilimi tırmandırıyor. Kendisine muhtaç hale getirme siyaseti sergiliyor.”

Türkiye’de vatandaşın verdiği siyasi tercihin halkın kimseye mecbur olmadığının ibret vesikası olduğunu söyleyen Yüksekdağ, herkesin seçim sonuçlarına çok iyi bakması gerektiğini kaydetti. Yüksekdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık AKP’nin bu iddiası çökmüştür. Bunun getirdiği çaresizliği yaşıyorlar. Bundan sonraki dönemde de gerek koalisyon kurulması sürecinde, gerekse de çözüm sürecinin devam ettirilmesi konusunda tutarlı bir duruş sergilemeye devam edeceğiz. Bu konuda tutarsızlığa düşen hükümetin kendisidir. Her şeyden önce temel tutarsızlık şudur. Bu zamana kadar üzerinde durduğunuz ve ‘biz başlattık’ diye övündüğünüz çözüm ve barış sürecini eğer kendi iradenizle bitiriyorsanız bundan daha büyük tarihsel bir tutarsızlık yoktur. Bunun töhmeti altından da kimse kolay kolay kalkamaz. Şimdi ne oldu da kendi başlattığı ve tek sahibi olduğunu iddia ettiği bu süreçten vazgeçme söylemine sarılıyor. Bugün çözümün ve barışın sürdürülebilmesinin dinamikleri tam tersine daha da çoğalmış ve güçlenmiştir. HDP gibi bir parti grubu bugün Meclis çatısı altında barış için çalışacak. Bundan büyük fırsat mı olur?”